müziği insanın içine öyle bir sıkıntı verir ki, üç ay boyunca günde üç öğün mozart, bach, debussy falan dinleseniz düzelemezsiniz. kulaklarınızı aldırmanız gerekebilir.
bir de adını bilmediğim, gelinlerin sürekli kaynanaların, kayınpederlerin canına kast ettiği aile içi paranoya programları vardır ki epistemik melekeleri artık dibe vurmuş olan yaşlıları o paranoyadan bu paranoyaya sürükleyip dururlar. çevremden biliyorum, bu programın müptelası olan 5-6 ihtiyardan en az ikisi kendisi için neredeyse canını verecek olan oğlunu ve gelinini sürekli kendisini zehirlemekle falan suçlamaktadır... mesela kasıtlı olmadığı çok açık bir gıda zehirlenmesinden bütün aile birden zehirlense de ihtiyar adam çıkar ve yemeği yapan kişiyi kendi canına kast etmekle suçlar... ben eminim ki bunlar artık güçten düşmüş olan yaşlıları, aynı yaramazlık yapmaması için bir çocuğa hiç olmammış korkunç şeyler söylemek gibi, böyle sikindirik meselelerle korkutarak iktidar güçlerinin fetişisti haline getirmektir. bir ara stv'nin saçma çocuk programları vardı. fakat çocuklar oy veremeyeceği için yaşlılara yatırım yapmanın daha yerinde olduğu anlaşılmış belli ki... ananın *mına sok o prgramları stv koordinatörü, yönetmeni, yapımcısı her ne boksan diyorum kendisine... ayrıca rtük'e toplu halde şikayet edelim diyeceğim de hiçbir boku toplu halde yapamayacağımız gibi rtük'ün de pek skine takacağını sanmam.
beşinci boyut adlı programda zaman zaman matrix esintilerini hissedebilirsiniz. hiç unutmam salih amca birgün kurşunları havada yakalamıştı. vay be demekki istesek bizde yapabiliyormuşuz dedirten 'ekşın' dolu sahneleri vardır.
dizi diye verilen o iğrenç kesitlerin isimlerinin farklı olmasına rağmen hepsinin aynı amaç çerçevesinde aynı tarzda ve aynı şekilde gösterildiği ve buna karşılık fazla izlendiği gözden kaçmayan beyin yıkama sanayisinden çıkan program tiplemeleridir.