maddeleri oluşturan yapıtaşlarının tek boyutlu sicimlerden oluştuğunu ileri süren fizik kuramıdır.parçacık yaklaşımına yeni bir bakış açısı getirmiştir.
evrenin 10 boyuttan oluştuğunu ve bu boyutların kuantsal olarak sicimlerde mevcut olduğunu, kendine ait enerjiyle titreşemesi ve her her titreşimin farklı frekans yayarak farklı bir kuartz, bu kuartzlar birleşerek kuant, ve kuantlar birleşerek nötron, proton, elektron ve photonu oluşturan maddenin en küçük yapı taşı.
bizim bulundugumuz 3 +1 boyutu dik kestiklerinde olusturduklari seye tane, paralel olduklarinda ise dalga deniliyor... Kisaca le broglie kuantsal dalga boyu da bu sekilde aciklaniyor...
3 ayrı sicim teorisinin ayrı insanlar tarafından çalışılarak sonuçlar karmaşaya doğru gitmekte iken bir anda tümünün ortak sonuca varması ile ortaya süper sicim teorisi çıkmıştır.
Bu teori evrenin 11 boyutlu olduğunu iddaa eder. Evrenin yapıtaşı olduğu iddia edilen sicimlerin birbirinden bağımsız olarak hareket etmediği , bir zar gibi birbirine bağlı hareket ettiğini söyleyip zar teorisini (membrane theory [m-theory]) ortaya atmışlardır.
m-theory ise daha da pis bişey yapıp big bang teorisinin daha öncesi ile ilgili mantıklı açıklama yapmaya olanak sunmuştur.şöyle ki:
2 adet çok boyutlu zar birbirlerine doğru yaklaşır bunları gözünüzde amip yada bir hücre gibi canlandırabilirsiniz, ve birbirlerine değdikleri yerde iç içe geçip evreni oluştururlar. Birbirlerine değdikleri an big bang tir.
Tabi bunların hepsi bilim adamlarının teorileridir. Ama gerçekten insan oğlunun hayal gücünün sınırları yoktur.
Bu konuda en kolay ve anlaşılabilir bilgiyi BBc nin visions of the future belgeselinden alabilirsiniz.
her $eyi geçtim, içinde bulunduğumuz yahut bulunduğumuzu varsaydığımız dört boyutlu evrenin, daha yüksek boyutlarda bir ba$ka evrenin hologramı olabileceğini söylediklerinde kafamı zbam! efektiyle sağa soğa gömçürmemi$ değildim, aksine, hala duruyor yarası...
bayağı acayip bi' $ey. lateralus dinlerken girdiğim triplere ek olarak bunu okuyorum arada i$te, bir de üzerine sirius ufo ara$tırma merkezi'nin sitesindeki bilgilere veriyorum kendimi, var ya, bildiğin çiçek!
ama güzel $eyler. "aslında hiçbir $ey bilmiyoruz laaaan!" geyiği falan, hastasıyım!
iki parçacığı bir arda tutan kuvveti sicim gibi görür. yani iki parçacığı birbirinden uzaklaştırırsanız aradaki çekim kuvveti artacaktır. tıpkı gerilen bir ip gibi. ama kütle çekimi teorisi bunun tam tersidir. kütle çekimi teorisinde iki parçacık arasındaki uzaklık arttıkça çekim kuvveti uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak düşer.
Sicim teoremi son gelişmeler ışığında ince zar (membran denmektedir) teoremi olarak anılmaktadır. Parçacıkların bir membran gibi olduğu ve farklı boyutlarda büzüştüğü düşünülmektedir. Ancak ispatı yapılamadığından bir çok fizikçi tarafından kabul edilmemektedir.
hani çok dogmatik gelecek belki ama kuran'da Allah katında zaman ve mekan kavramı olmadığından bahseder. Hatta çoğunuz küçükken benzer şeyler duymuştur "cennet cehennem zaten var, kıyamet ne zaman kopacak bir bilgi yok çünkü Allah katında zaman mevhumu yok" vs. işte belki belirtilen teorinin varlığı cennet cehennemdir. Ya da ne bileyim lan çok alengirli mevzular bunlar, dalgamıza bakalım biz.
"evren tek bir patlamadan oluştuysa ve kökenimiz birse tüm evreni tek bir denklemle çözebilmeliyiz" fikrini açıklığa kavuşturmayı amaçlayan teoridir. mükemmel bir matematiksel alt yapısı vardır.
iki varlık arasındaki bilinen kuvvetleri, mesjacı parçacıkların, bu iki varlık arasındaki hareketiyle açıklar. ama ne olursa olsun yer çekiminin gizemini halen çözememiştir.
çok ağır bir konudur. merak edenler brian greene kitaplarıyla başlayabilirler. özetle evrenin matrix ayarında bir şey olduğu söylenebilir. her şeyin sadece 1 ve 0'dan oluştuğu bir dünya gibi; bütün evren, atomlar, maddeler, elementler, parçacıklar da sicim adı verilen küçük enerji ipliklerinden oluşur. bu ipliklerin titreşimine göre madde belirli özellikler alır.
ayrıca "sicim teorisi" daha doğru bir adlandırmadır.
Herşeyin teorisi olarak ta geçer m teoremiyle birleşmiş ve Stephanie Hawking abimiz bu gerçekse Tanrı'nın varlığına gerek yok demiştir. Neye dayanarak söyledi bilemiyorum. Ama şimdilerde Tanrı'yla arası biraz daha iyi. Sicim teoremi moleküllerin birbirine bağlandığını ve atom altı parçacıklarla teller oluşturduğunun teoremidir. Buna göre uzay zaman 11 boyutludur gün geçtikçe boyutlar artabilir bilim gelişiyor sonuçta. Sicim teorisi paralel evrene açılan kapı olarak görülebilir. Hawking reis iş mühendislere kaldı dediyse de bir çok şey aydınlatılamadı. Bilimde çok ileri gittik tezinin yanlışlığı sicim teoremiyle başlar.
maddenin en küçük yapıtaşının esasında parçacıklar değil, tek boyutlu ve bir kemanın teli gibi, değişik frekanslarda salınan sicimlerden oluştuğunu öne süren teori. ''değişik frekanslar'' ifadesi, burada farklı kütlelerdeki parçacıkları çağrıştırmalıdır. teori dahilinde, bu sicimlerin gözlemleyemeyeceğimiz kadar küçük olduğu öne sürülür. zaten teorinin kendisi de burada kaybeder. gözlemlenemez, sınanamaz, test edilemez bir unsur öne sürmesiyle zayıf bir teori olarak kalmıştır. ancak doğal bazı olgulara getirdiği açıklamalar mantıklıdır.
ne var ki, doğadaki gerçekler mantıklıdır, ancak mantıklı olan her fenomen, doğa tarafından gerçeklenmeyebilir.
fiziğin temel modellerinden birisidir. yapı taşı olarak standart modelde kullanılan boyutsuz noktalar yerine, tek boyutlu uzanıma sahip sicimler kullanılmaktadır. bu temel yaklaşım farklılığı, parçacıkları noktalar olarak tasvir eden modellerde karşılaşılan bazı problemlerden sakınılmasını sağlamaktadır.
kuramdaki temel fikir, gerçekliğin esas bileşenlerinin rezonans frekanslarında titreşen ve planck uzunluğunda olan (10-35 mm civarı) sicimler olduğudur.
sicim denilen yapı taşlarını gözlemlememiz neredeyse imkânsız olduğu ve dolayısıyla bu teori büyük ihtimalle hiçbir zaman test edilemeyeceği için, şu an fizikçilerin en çok tartıştıkları konulardan biri de, bu kuramın, fiziksel bir kuram mı yoksa yalnızca felsefi bir teori mi olduğudur.
