muse un absolution albumunun 5inci sarkısı...
sozlerini vermek gerekirse;
I won't stand in your way
let your hatred grow
and she'll scream and she'll shout and she'll pray
and she had a name
yeah she had a name
and i won't hold you back
let your anger rise
and you'll fly and you'll fall and you'll burn
noone will recall
noone will recall
this is the last time i'll abandon you
and this is the last time i'll forget you
i wish i could
look to the stars
let hope burn in your eyes
and we'll love and we'll hope and we'll die
all to no avail
all to no avail
this is the last time i'll abandon you
and this is the last time i'll forget you
i wish i could
this is the last time i'll abandon you
and this is the last time i'll forget you
i wish i could
i wish i could
yorum budur dedirten şarkı...
aslında ahım şahım bir şarkı gibi gelmemektedir bana ama, söylerken katılan bambaşka havayla bambaşka bir şarkı olup çıkmaktadır. muse'a yakışır demekteyim ben de..
en sert şarkılarından biridir. nakaratı koparıcıdır.
stockholm syndrome ile stockholm sendromu nun aslında farklı başlık olası gerekmektedir. ve kanımca aslında farklı başlıklarken moderasyon un çalışmaları sonucunda başlıklar birleştirilmiş.
zira;
(bkz: stockholm sendromu)*
klibi termal kamera ile çekilmiştir. çok dikkatli bakılırsa arka planda dayak yiyen insanlar görülebilir.
esir alınan kişinin, kendisini esir alan kişiye aşık olması durumu. ilk olarak isveç'in başkenti stockholm'deki bir banka soygunu sırasında görüldüğünden dolayı bu isim verilmiş. fazlaca manidar bi olay. muse adlı gurubun bu anlamlı olayı şarkı haline getirmesinden sonra ise olay çok farklı, harika bir boyut kazanmıştır. şarkı muhteşemdir. dinlenilesidir.
(bkz: piçlere bak ne yapmışlar)
esir alinan kisinin ille de kendisini esir alana "asik" olmasini gerektirmeyen, sanildigi kadar emel sayin'li zeki alasya'li mavi boncuk tadinda gelismeyen psikolojik bir adaptasyon mekanizmasinin ortaya cikardigi olgudur. kisinin icinde bulundugu durumla beklentileri arasindaki ucurumu ya da yasamakta oldugu bilissel celiskiyi* azaltmak amaciyla kendisini esir alan kisiyle ozdeslestirmesi, onun degerlerini benimsemesi ve kacilirmasi olayina bu sekilde bir anlam katarak yasadigi psikolojik baskiyi minimize etmesi gibi islevleri olan bir savunma mekanizmasi olarak dusunulebilir. kacirilan ya da tecavuze ugrayan bazi kadinlarin da benzer tepkiler gelistirdigi bilinmektedir ki bu hem bu kadinlarin psikolojik butunluklerini koruyabilmelerini hem de genlerini istemedikleri bir baba tarafindan da olsa diger nesillere aktarmalarini saglayan bir surece yol acar.
üçüncü nakarattan sonra, şarkının bitiminden çok az önce; ya da daha kesin konuşmak gerekirse 04:33'teki 'i wish i could!' la başlayan ve şarkının sonuna dek süren kısma, kendi adıma 'kaos kısmı' adını taktım. çünkü şarkının o kısmı, bana öylesine bir duygusal kaos veriyor ki, ne düşüneceğimi, ne hissedeceğimi bilemiyorum o süre zarfında.
bunlar, tabii ki, sadece davulun başındayken hissettiklerim. hiçbir şarkıyı canlı dinlemeyi (tamam, belki blind guardian'dan the eldar hariç) bu kadar çok istememiştim. türkiye'ye bekliyoruz kendilerini efem.