başlığı görünce beni 2000'li yılların başlarına, gri rengine rağmen mutlu, huzurlu, kendi yağında kavrulan güzel günlere götüren, dünyanın bence en güzel ilk 5 şarkısından biri olan efsane parça.
insan geçmişin mutlu anılarını daha canlı tutarmış. bende de durum aynı. Birine aşık olmuştum daha sonraki dönemler. yaş 16-17 filan. ilk kez bara gitmiştim, bu şarkı çalmıştı mesela. Daha bir sürü anı bu parçayla ilgili.
insanın içinde bir şeyleri kıpırdatan, bir enerjiyi başka tür bir enerjiye dönüştüren parçadır kendisi. bir şeyleri değiştirmek için, tekrar başlamak için güç alınacak bir parçadır. illa bir kişiye duyulan aşk için değil, bütün yeni başlangıçlar için gazlayabilir insanı.
scorpions un ikon şarkılarındandır. çok severim. artık dinleyemediğim şarkıdır.
cevap vereyim scorpions abiler. soruyorsunuz ya "is there really no chance to start once again?" diye yok abi. o yalan. "you should give me a chance this can't be the end" bunu hele silin abi. boşu boşuna yüreğimizi dağlamayın olmayan şeylerle.
iyidir güzeldir ama 80lerde slow kaset derleyip sevgilimize yalaklanıyoruz modasının gereksiz yere yücelttiği şarkılardan bir tanesidir. Diğer örnekler arasında careless whisper, boat on the river veya hotel california var.
Fazla çalınmaktan ve bilen bilmeyen herkesin aaa enfes bir şarkı diye bilgiçlik taslamasından dolayı anti-kitlesini de oluşturmayı başaran şarkılardan biri daha.
Scorpions denince çok daha iyi alternatifleri var: (bkz: always somewhere)
ilk dinlediğimde bu ne ya demiştim, dinleye dinleye bağımlılık yaptı aylardır dinliyorum bir an olsun bıkmadım veya rastgele çaldığında kapattığım şarkılardan birisi olmadı.
Bendeki yeri ayrı olan mükemmel eser.
Her duyduğumda siyah/beyaz anılar canlanır gözümde. işin garip tarafı o anıları hatırlamak bana iyi hissettirmiyor. Arafta burakıyor bu parça. Hem iyi geliyor hem de kötü. Bu parçayı adam akıllı en son dinlediğimde bir otel odasındaydım. Geceyi sabah etmiş, sigaranın da paketiyle birlikte amına koymuştum. Sabaha kadar içinde bulunduğum çıkmaz durumu düşünüp durmuştum. Bir karar vermeye çalışmıştım. Bir yandan da bu parça çalıyordu. işte o yüzden hayatımın belki de dönüm noktası olan o anda, bu parça da çalıyor olduğu için şarkıyı her duyduğumda o anlar gelir aklıma. Ve iyi hissettirmez bana. Bu satırları neden yazıyorum, çünkü az önce yine bu parça çaldı. Ben açmadım..
on bin beş yüzüncü tekrarını dinlerken şarkının son saniyelerinde elin başa sarmaya hazırdır ama sen son tınıya kadar beklersin. o ana kadar gayet açık bir ingilizceyle iliklerine kadar işler. son saniyelerde tekrar tekrar niiiyooolaaa diye ünleyen şairin ne demek istediğini anlayamazsın bi an. açıp bakarsın sözlerine. şair orada 'need your love' demektedir. daha bi etkilenirsin. bi de bunu o an hayatını birleştirmeyi düşündüğün kişiyle yapmışsındır. aklıma gelen tek şey de kızımızın adı 'niyola' (neeyolo, neeyola vb.) olsun mu hayatımdır?