Dahi çocuk olarak bilinirdi gençliğinde.
Filmleri de bu ünvanın hakkını verirdi.
Yaşlandıkça fanatik bir yahudi ırkcısına evrildi. Filmlerinin de seviyesi düştü.
Dip noktası da the bfg.
Nasıl da modası geçmiş bir filmdi.
O iğrenç devi hatırladıkça midem bulanıyor.
Okul hayatında başarısız olan çocukların hemen "Einstein da zamanında okuldan atılmış yea" bahanesine sığınması gibi sığınacak bir limandır bundan sonra benim için. Ee okul noldu bitmedi mi hala diyenlere hemen Spielberg de 33 senede bitirmiş diyeceğim bundan böyle. Hodri meydan, bırakın gelsinler.
hep şöyle bir geyik vardır: "filmini izleme kitabını oku bence. çünkü hayal gücünün sınırları yoktur." yanlıştır demiyorum ama hadi çıkıp bu sözü birde steven spielberg'e söyleyelim.. adam bize bi tarafıyla güler.. çünkü hayal gücümüzün sınırlarına dokunabilmiş bir yönetmen spielberg..
Bilimkurgu dalında oldukça iyi filmlerin yönetmenliğini yapan adam lakin Tim Burton gibi net bir türde devam etmediği için her seferinde beni şaşırtmayı başarmıştır.
Empire of the Sun, Schindler's List, Saving Private Ryan. bu adamın ne kadar iyi olduğunu anlamak için bunlardan sadece birini bile izlemek yeter. kabul etmek gerekir ki siyasi yönden bir amerikalı olduğu için mesela Saving Private Ryan'da "amerika tek bir askerini bile yüzüstü bırakmaz" propagandası güder. ama sanatı hiç bir şekilde sekteye uğramaz. benim için bu 3 filmi birer başyapıttır. özellikle de empire of the sun 2. dünya savaşında amerika ve japonya arasındaki savaşı anlatan, hiroşima ve nagazaki'deki patlamayı böylesine ince aktaran bir filmdir.
bu adam eger su anda dunya uzerinde olmasaydi 1980 sonrasi kalbur ustu amerikan filmlerinin hemen hemen ceyregi bizlerle olmayacakti. bu nedenle cok buyuk yonetmen ve sinema adamidir.
18 Aralık 1946 doğumlu ABD'li sinema yönetmeni, yapımcı ve senarist.
Tüm dünyada tanınmasını sağlayan film 1975 yapımı "Jaws" olmuştur.
Bu filmin başarısının ardından kapılar ona fazlasıyla aralanmış sırasıyla "Close Encounters of the Third Kind - Üçüncü Türden Yakınlaşmalar" (1977), 1941 (1979), "Raiders of the Lost Ark - Kutsal Hazine Avcıları" (1981), E.T. (1982), "Indiana Jones and the Temple of Doom" (1984), "Jurassic Park" (1993), "Schindler's List - Schindler'in Listesi" (1993), Amistad (1997), "Saving Private Ryan - Er Ryan'ı Kurtarmak" (1998), "Artificial Intelligence - Yapay Zeka" (2001), "Minority Report - Azınlık Raporu" (2002), "Catch Me If You Can - Sıkıysa Yakala" (2002), The Terminal (2004), "War of the Worlds - Dünyalar Savaşı" (2005), Munich (2005), The Adventures Of Tin Tin (2011), "War Horse - Savaş Atı" (2011) gibi filmlere yönetmen olarak imza atmıştır. O olmasaydı ne denize girdiğimizde köpekbalığı korkumuz olacak, ne birbirimize anlattığımız uydurma UFO hikayelerimiz olacaktı. Indiana Jones'u tanımayacak, dinozorlara bugünkü gözle bakmayacaktık. Bilgisayar oyunları içinde kendine özel bir yer edinmiş "Medal of Honor"un öyküsünün yazılmasına da azımsanmayacak ölçüde katkısı olmuştur.
Spielberg buraya yazmaya üşendiğim çok sayıda ödülün sahibi de olmuştur. Ama Schindler'in Listesi ve Er Ryan'ı kurtarmak ile 2 kez En iyi Yönetmen oscar'ı aldığını geçmek olmaz. Bu ödüle 4 kez de başka filmleriyle aday olmuştur. Bu yıl yönettiği "War Horse" filmi en iyi film dalında Oscar'a adaydır.
2012 yılı içinde "Lincoln" ve 2013 yılında da "Robopocalypse" filmlerini yönetmeyi planlamaktadır.
Steven Spielberg sinema tarihi içinde asla unutulmayacak, en önemli figürlerden biri olacaktır.
Bu önemli figürün bizi ilgilendirdiği son nokta ise 1915 Ermeni iddialarını konu alan bir film için Ermeni Ulusal Sinema Merkezi'yle masaya oturması. Şimdilik sadece Ermeni basınında yer alan haberlere göre Steven Spielberg ve senarist Steven Zaillian "soykırım" iddialarının 100. yıldönümünde vizyona girmesi öngörülen film için görüşmelere başlamış. Filmde ermeni aktörlerin yanı sıra dünyaca ünlü isimlerin de rol almasının beklendiği kaydedildi.
Eğer bu iddialar gerçekleşirse Türk tarafı olarak büyük bir darbe yiyeceğimiz garanti. Umudum Spielberg'in tıpkı Munich filminde yaptığı gibi olaylara tek yönlü bakmaması. Yaşanan acıları 2 tarafın da gözünden yansıtacağı için olası proje bizim avantajımız bile olabilir. Hatta bizim yetkililerin yerinde olsam hemen Spielberg'i davet ederek konuyla ilgili objektif bir film yapabilmesi için katkıda bulunabileceğimizi bildirirdim. Spielberg asla Oliver Stone'un "Geceyarısı Ekspresi" gibi bir filme imza atmaz. Yine de bir tehlike daha var: Spielberg bir yahudi. Bu filmi yapması için şu sıralar uluslararası ilişkilerimizin gergin olduğu israil'den ve yahudi lobisinden baskı yiyebilir.
artık yaşlanmış kişidir. son dönemlerde çıkan üç dizinin birinde; beş filmin ikisinde nerede ise onun imzası var.
ve çoğu tamamen fiyasko.
super 8 ve falling sky bunun en büyük örnekleri.
benim için spielberg aşağı yukarı catch me if you can sonrası bitmiştir. ki bu 10 yıllık süreçte de daha çok yapımcılığını üstlendiği filmlerle gündeme gelmiştir. en güzelini de yapmıştır. hollywood içerisinde genç yönetmenlere veya ustalık aşamasına geçmesi beklenen yönetmenlere daha çok şans tanınması amaçlı yapımcı olarak kalması da sevindiricidir.
eskilerden beğenerek izlediğimiz bir çok filmi var fakat benim favorim listemde kubrick, scorsese ve hitchcock gibi ustalardan çok sonra geleceği kesindir.