ocak ayında fourfourtwo ya şubat ayında futbol extra ya mart ayında goal e kapak olmuş insan.
yani son 3 aydır alış veriş merkezlerinin dergi reyonlarında size doğru bakan bir resmini görebildiğiniz kişi.
bazı futbolcular takımlarıyla özdeşleşirler takım büyüdükçe onlarda büyür ya da tam tersi,bunun en büyük örneklerindendir gerrard. (totti,del piero vs.) arada sırada hakemi aldatmaya yönelik hareketler yaparak gönlümdekini yerini sarssa da dünyanın en önemli futbolcularından olduğu su götürmez bir gerçektir.
bu hafta ki real madrid maçında sahadaki yerini alamazsa takımını olumsuz olarak ciddi şekilde etkileyecek insandır. zira son iki maçta torres in varlığına rağmen yokluğu çok ciddi hissedilmiştir.
Bar çıkışı karıştığı olay ile birlikte Şahsımda Büyük hayal kırıklığı yaratmış futbolcu.. Ben bu adamı o kadar çok seviyordum ki Maradona, Miccoli ve Lucarelli ile birlikte fotoğrafını odamın duvarlarına astığım tek yabancı oyuncuydu.. Arkadaşlar ile yapılan takımında hangi oyuncuyu görmek istersin muhabbetlerindeki ilk tercihimdi her zaman büyük kaptan gerrad. Sempati duyduğum liverpool takımının en önemli oyuncusu, lideri, her şeyi.. Hani sen oynamıyorsun sahada ama sana bile ekran başında güven veriyor o derece büyük sempati besliyordum kendisine karşı. Şimdi ise aklımı karıştırdı. Öyle bir lidere yakışmayan saçma bir kavga olayına karışması hani bir an böyle büyük bir güven kaybına sebebiyet verir heh aynen öyle oldu. ama yine de her daim yeri farklı isimlerden birisi olacaktır.
hayatının yediği çalım için buyrun izleyin efendim; http://tinyurl.com/5fwcnu
bu haraket sonrası bile beyefendiliğini korumuştur. bir ingilizden beklenmeyecek kadar beyefendidir. utanmasa sahaya smokinle çıkacak kapasitededir.
bar kavgası yüzünden dün gece 2.30 da tutuklanan dünyanın gelmiş geçmiş en efendi oyuncusu. kendisiyle birlikte 6 kişi nezarethaneye alınmış, saldırıya uğrayan 34 yaşındaki bir erkek ise yüzündeki hafif yaralanmalardan ötürü hastaneye kaldırılmış. liverpool fc'den bir açıklama yapılmadı henüz.
dünyanın gelmiş geçmiş en efendi, en iyi niyetli ve takımı için elinden gelenin en iyisini yapan nadir bir kaç futbolcudan biridir steven gerrard. başka var mı ki? maç boyunca hakemin verdiği bir çok yanlış karara gıkını çıkartmamış, eyi baalım demiştir. hele bir korner pozisyonu var ki köydeki dedem bile görmüş hakem görmemiş ve gerrard yine tepki vermemiştir. yaptırdığı penaltıdan sonra sadece tebrikleri eliyle kabul etmiş, atmış olduğu enfes penaltı golünden sonra da her şeyden çok sevdiği takımını beraberliğe taşıyıp bir puan kazandırdığı için deliler gibi sevinmiştir. onu eleştirenler onun yerinde olsalar penaltı pozisyonunda yere düştükten sonra bir iki dakika yerde kıvranırlardı muhtemelen. biz ne dersek diyelim gerrard liverpool takımına puan kazandırmaya devam edecek, dünya futbolunda olan zirvedeki yerini hiçbir şey değiştiremeyecektir.
Robbie Fowler in karizmasına asla ulaşamayacak futbolcudur. o ne öyle süperman gibi uçmalar sonra o penaltıya sevinmeler. delikanlı futbolcu o penaltıyı kullanmaz, kullansa da gol atmaz, gol atsa da sevinmez.
gören de 4 kasim 2008 liverpool atletico madrid macinda yaptırmış olduğu penaltıda yerlere yatıp saatlerce kıvrandığını zannedecek. arkadaşım rakip takım savunma oyuncusu arkadan bindirmiştir. gerrard da poziyonu takip ederken süratle ceza sahasına giriyordu. havada az da olsa bir çarpışma oldu ve darbe aldı. akabinde yere düştü. düşer düşez de kalktı.
hakem yanlış bir karar verdi diye piç olan neden gerrard oluyor anlamıyorum. ne futbolcular biliyoruz hiç darbe almadan dakikalarca yerlerde sürünüyorlar. siz öpün de başınıza koyun gerrard'ı!
4 kasım 2008 liverpool atletico madrid macinin son dakikalarinda yaptığı hareket her ne kadar profesyonellik sınırları içinde de olsa, gözümdeki değeri oldukça düşmüş futbolcu. temiz futbolun son temsilcilerinden biri olarak görürdük kendisini, yanılttığını geç de olsa anladık.
4 kasim 2008 liverpool atletico madrid macinda kendi yaptırdığı penaltıdan attığı golle beraber liverpool'a kazandırdığı zilyon puanlara bir yenisini daha eklemiştir. süphesiz ki kendisi son yılların -zinedine zidane'ı saymazsak- en iyi ortasaha oyuncusudur.
hami mandıralı'nın ingiliz versiyonudur. her açıdan. biraz daha yetenekli ya da biraz daha ingiliz olmasından kaynaklanan nedenlerden dolayı şan ve şöhrete kolay ulaşmıştır.
bu benzetmeyi hafife almayın. bir hami mandıralı hayranı olduğum kadar steven gerrard hayranıyımdır da.
bir takım düşünün. büyük bir takım. geçmişi nice başarılarla süslenmiş bir takım. ve bu takımın artık başarı sağlayamadığını, göz dolduran futbol oynayamadığını düşünün. sonra 17 forma numaralı bir defansif orta sahanın takıma katılmasıyla dengelerin bir anda değiştini düşünün. mesela ligin vasat bir takımıyla maç yaptığınızı ve iki sıfır geride olduğunuzu, ikinci yarıda oyuna bu yeni transfer, 17 numaralı defansif orta saha oyuncusunun girdiğini, akabinde bu delikanlının birisi 34, diğeri 32 metreden iki gol attığını ve bir de attırdığını düşünün. ve bunu sizin geriye düştüğünüz ya da düşmediğiniz her maçta istikrarlı bir şekilde yaptığını düşünün. düşünün de düşünün yani. steven gerrard böyle başladı liverpool kariyerine işte. daha sonra ise kariyerindeki tek fark, takımını başarıdan başarıya koşturması ve geriye düştüğü hemen hemen her maçta kurtarması dışında, oyuna sonradan girmesi değil, kaptan olarak ilk onbirde başlaması oldu.
kısacası dünya futbol seyircisinin zinedine zidane'dan sonra görmüş olduğu en iyi orta saha oyuncusudur.
+çok güçlü, kiminle olursa olsun omuz omuza pozisyonlarda ayakta kalır.
+topun nasıl oynanacağını bilir, oyun okuma yeteneği sayesinde takipten bir adım öndedir.
+topa çok sert ve isabetli vurabilir.
+liderlik vasfı vardır.
ayrıca, artılarına teknik, beceri ve bilimum futbol için gerekli şeyleri yazmıyorum. onlar olmasa zaten tanımı worldclass midfield olmazdı.
eksileri:
-profesyonelliği fazla gelişmemiştir, gerçek futbol taraftarı için eksi değil artı bir özelliktir.
-zaman zaman hırçınlığı başına dert açar.
transfer dönemlerindeki spekülasyonlara karşılık olarak liverpool kulubü başkanı tarafından 'gerrard bu kulüp ve şehirde ölecek daha neyi tartışıyorsunuz' denmesiyle kendisine bu derece bağlı bir kulübün varlığından haberdar olan ve bu bilinçle her geçen gün daha iyi bir performans sergileyen üst düzey futbolcu.
2008 2009 sezonu şampiyonlar ligi grup 2.maçında anfield road stadında psv eindhoven a son zamanlarda sıklıkla gördüğümüz frikik gollerinden bir tane daha atmış futbolcu.
