küçükken de küfürlü konuşan biri idi. pis.
ilkokulda biz "ali gel" diye fişle mişle uğraşırken bu "ali gel buraya zikmeyeyim belanı" yazar, 3134'e gönderir, mesajı alan ali de kan ter içinde koşarak gelirdi.
+ abi şu hatunu görüyor musun bak nası indragandi yapıyom izle...
- merhaba ben stevemcqueen'ın arkadaşıyım tanşalım mı ?
-- futbolcu muydu o ?
- yok deve,,, hindistan'ın eski türkiye büyük elcisi
-- sapık mısın nesin be, git başımdan !
- hadi lan ordan pis orospu
+ noldu olum ne diyo karı ?
++ ne biliym ya ankaraya gelince beni ara da, görüşelim de... saydı bişiler işte !!!
şu yoğunluğu kullanıp çok rahat para kazanabileceğini düşündüğüm yazar insanı. inşaat filmindeki gibi herkes bi dedikodu yaysa şerefsizim şeyh yaparız biz bu stevemcqueeni.*
kendisinin biyografisini okuduğumda uzun süre kendime gelemedim. "lan bu adam neymiş meğerim?" sorusunu sordum bir an için kendime. sonra da ayağa kalkarak şampiyonlar ligi müziği eşliğinde alkışladım. tanışmak nasip olur adamıdır kendisi.
hep büyük bir yalnızlık içinde olduğunu düşündüğüm yazar. onu anlatan turgut uyar'ın bir şiir var. bazı şiirler bir insana çok yakışır. bu şiirde benim ona yakıştırdığımdır.
aşkım da değişebilir gerçeklerim de
pırıl pırıl dalgalı bir denize karşı
yan gelmişim dizboyu sulara
hepinize iyi niyetle gülümsüyorum
hiçbirinizle döğüşemem
siz ne derseniz deyiniz
benim bir gizli bildiğim var
sizin alınız al inandım
sizin morunuz mor inandım
ben tam kendime göre
ben tam dünyaya göre
ama sizin adınız ne?
benim dengemi bozmayınız
elestirenlerin bile dikkatle takip ettigi yazar. acaba bugun ne yazacak diye bekliyor sonra nick altina entryler doseniyor. guldururken dusunduren, yeni cagin nasrettin hocasi. * haci kolay gelsin.
anne rahminde bir kaç saniye daha kalsa penis olarak dünyaya gelebilecek insanmış. allah'tan, bu s.iktiriboktan dünyaya * vaktinde gelmiş. çünkü; bu kadar çok küfretmesi ancak böyle yorumlanabiliyor. düşünsenize şöyle bir anı.
yer: hastane koridoru. kişiler: hemşire, steve'in pederi. ve, küçük steve.
-buyurun efendim, bir penisiniz oldu.
+efendim.
-pardon oğlunuz.
+nur topu gibi maşallah.
-top dediniz kaşlarını çattı.
+hadi ya.
"atem tutem ben seni, şekere katem ben seni" türküsünü söylediği kızı bile tutamayan yazar.
şekere katma olayını da beceremiyor. kıvamını tutturamıyor. kız ya böyle yapış yapış oluyor ya da şekeri az geliyor, kendin şeker katmak zorunda kalıyorsun.
hepsini geçtim bu adama "sende bluetooth var mı?" diye soruyorlar. "ben blue mulu tutamam" diyor.
bir keresinde dereye top kaçırmıştım. kendisi benden büyük diye abilik yapmak adına "bırak ben alırım" dedi. sonra çalıların arasından dereye indi ve topu yukarı attı. hatta topu öyle bir dikti ki, topun yere düşmesi 20 saniye sürdü.
dereden yukarı çıkmaya başladı, bir ağaç köküne tutundu, kök koptu ve elinde kaldı. dereye doğru yuvarlanmaya başladı. arada bir dallara tutunmaya çalıştı ama tutunamadı işte, çok tutarsız.
edit; "arif olan anlar" dedik, "ben sana yandım" manası içeriyor dedik nafile...
olsun ziyanı yok, senin canın saolsun, "zübük" yazsaydık görmezdik belki bu muameleyi.