Stephen King süpermarketteyken bir kadın yaklaşır yanına ve şöyle der:
"Sizi tanıyorum, siz Stephen King'siniz ve bu harika! Bir yazarla süpermarkette birlikteyim ve konuşuyorum. Ama kitaplarınızdan hiçbirini okumadım ve filmlerinizi seyretmedim. Çünkü korku romanlarını hiç sevmem."
"Peki, ne seversiniz?" diye sorar King.
"Mesela Rita Hayworth'u Seven Adam adlı filmi severim," diye cevaplar kadın.
King, "Onu da ben yazdım," dediğinde "Hayır, siz yazmadınız," olur aldığı yanıt. "Ben yazdım," diye yinelediğinde kadın inatla "Hayır, yazmadınız," diye ısrar eder.
Anlayacağınız kadını ikna etmenin imkânı yoktur. Kafasının içinde, üzerinde korku yazarları yazan bir kutunun içine atmıştır Kingi. Ve ona göre bu kutuda yer alan yazarların aşkla, meşkle işi olamaz.
Benim bir korku yazarı olduğum hakkında genel bir kanı var. Aslında Çağrı bir aşk hikâyesiydi. Aynı zamanda Büyücü ve Cam Küre de öyle. Ben ne yazarsam onu yazarım. Sınıflandırmaları pek sevmem. Kitaplarımı okuyan insanlar, vermek istediğimi yeterince anlıyorlar. Demek ki ben de kendimi sıkça açıklamak zorunda değilim...
bizim ona hediye vermemiz gerekirken 24 Eylül'de yayınlanacak The Shining devamı Doctor Sleep ile kendisi bize hediye verecek idolüm, hep yazsın istenen. Allah uzuuuuun ömürler versin.*
hayranlığımın "hayvan mezarlığı" ile başladığı yazardır. öyle etkileyici bir şekilde yazıyor ki sanki olayı yaşayan benim. sadistte bacaklarım ağrıyor gibiydi yada rüya avcısında karakter bir koku hissettiğinde bende hissediyordum. stephen king bir harika dostum!