21 yaşında yakalandığı als hastalığı'na rağmen yılmadan çalışan ve 3 adet çok önemli kitap yazmış olan, kendisinin de söylediği gibi, insanların bütün vücutlarını kullanarak yaptıklarından çok şey yapmıştır o sadece parmaklarıyla. evrenin temel kanun (basic laws of universe)ları üzerine çalışmalar yapmıştır.
Hawking sekiz yaşındayken, kuzey Londra'dan 20 mil uzaktaki St Albans'a gitti. On bir yaşında St Albans okuluna kayıt oldu. Buradan mezun olduktan sonra babasının eski okulu Oxford Üniversitesi kolejine devam etti.
Babasının tıpla ilgilenmesini istemesine karşın, o matematiği seviyordu. Fakat okulun matematik bölümü mevcut değildi. Bu yüzden onun yerine fizik okumaya başladı. Üç yıl sonra doğa bilimlerinde birinci sınıf onur madalyasıyla ödüllendirildi.
Hawking daha sonra Kozmoloji (Evrenbilim) üzerine çalışmak üzere Cambridge'e gitti. O zamanlar Oxford'da evren bilimi üzerine çalışma yoktu. Cambridge'de danışman olarak Fred Hoyle'u istemesine karşın Dennis Sciama atanmıştı. Doktorasını aldıktan sonra ilk önce araştırma asistanı, daha sonra Gonville and Caius College'de profesör asistanı oldu. 1973'de Gökbilim Enstitüsünden ayrıldıktan sonra Hawking Uygulamalı matematik ve Kuramsal fizik bölümüne geçti. 1979'dan sonra matematik bölümünde Lucasian profesörü oldu. Bu profesörlük 1663 yılında üniversite parlemento üyesi olan Henry Lucas tarafından kurulmuştu. ilk olarak Isaac Barrow sonra 1669'da Isaac Newton'a verilmişti.
Hawking, evrenin temel prensipleri üzerine çalıştı. Roger Penrose ile birlikte Einstein'ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının, Big Bang'le başlayıp karadeliklerle sonlandığını gösterdi. Bu sonuç Kuantum mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı'nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Bu yirminci yüzyılın ikinci yarısının en büyük buluşlarından biriydi. Bu birleşmenin bir sonucuda karadeliklerin aslında tamamen kara olmadığını, fakat radyasyon yayıp buharlaştıklarını ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu. Diğer bir sonuç da evrenin bir sonu ve sınırı olmadığıydı. Bu da evrenin başlangıcının tamamen bilimsel kurallar çercevesinde meydana geldiği anlamına geliyordu.
Stephen Hawking 1960'ların başında 21 yaşındayken tedavisi olmayan Amyotrofik lateral skleroz(ALS) hastalığına yakalandı. Motor nöronların zamanla yüzde seksenini öldürerek sinir sistemini felç eden; ancak beynin zihinsel faaliyetlerine dokunmayan bu hastalık, Hawking'i tekerlekli sandalyede yaşamaya mahkûm etti. Ünlü bilim adamı, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiş olduğu için, koltuğuna yerleştirilmiş, yazıları sese dönüştürebilen bilgisayarı sayesinde insanlarla iletişim kurabiliyor. Kuantum fiziği ve kara deliklerle ilgili iddialarıyla, bugün yaşayan bilim adamları arasında dünyada en çok tanınan isimdir. Kitapları, 40 dile çevrildi; evrenle ilgili çılgın teorik bilgilerini popüler hale getirmek için gereken maddi bağımsızlığı sağlayacak ve Cambridge Üniversitesi'ndeki uygulamalı matematik ve teorik fizik laboratuvarını geliştirecek kadar da sattı. Hawking, hastalığıyla gizemli bir kişilik oluşturmaktadır. Son kitabı “Ceviz Kabuğundaki Evren”de, dünyanın büyük bir felaket ile karşı karşıya kalabileceğini belirterek uzayda insan kolonileri kurulmasını gündeme getirmişti. Bir fenomen haline gelen ve milyonlarca satan “Zamanın Kısa Tarihi: Büyük Patlamadan Karadeliklere” kitabı, Hawking'e asıl şöhreti getirmişti. ilk kitabının yayımlanmasından bu yana gerçekleşen önemli buluşların ardındaki sırrı açığa çıkaran “Ceviz Kabuğundaki Evren”, “Zamanın Kısa Tarihi”nin bir devamı sayılabilir. Yeni kitabıyla yazar, bizleri çoğu kez gerçeklerin kurmacadan daha şaşırtıcı olduğu teorik fiziğin en üst noktalarına çıkarıyor ve evrenin temel ilkelerine dair anlaşılır yorumlarda bulunuyor. Görelilik kuramından zaman yolculuğuna, süper kütle çekiminden süpersimetriye, kuantum teorisinden M-Kuramı’na ve bütünsel beyin algılanımına kadar evrenin bilinen en kışkırtıcı sırlarına kapı aralayan kitap, Einstein’in “Genel Görelelik Kuramı” ile Richard Feynman'ın çoklu geçmiş düşüncesini birleştirerek evrende olup bitenleri tanımlayabilecek eksiksiz ve tek bir teori geliştirmeye çalışıyor. Okur, kitabı bir bilimsel eser olarak algılayabileceği gibi, rahatlıkla bir bilim–kurgu romanı gibi de değerlendirebilir. Hawking'in “karmaşık önermeleri günlük yaşamdan çekip aldığı analojilerle resmetme becerisi” buna imkân tanımaktadır.
Stephen Hawking, Einstein’dan bu yana dünyaya gelen en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilmektedir. 12 onur derecesi almıştır. 1982'de CBE ile ödüllendirilmiş, bundan başka birçok madalya ve ödül almıştır. Royal Society'nin ve National Academy of Sciences (Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi (N.A.S.)) üyesidir.
Stephen Hawking yazdığı çocuk kitaplarıyla birlikte çocukları etkileyip onları evrenbilime yanaştırmıştır. Yazdığı kitaplar çocukların hayal dünyasını da genişletmiştir.
O kötürüm fizikçi Stephen Hawking ' zamanın kısa tarihini' nasıl yazar ki...Hani sağlam kafa sağlam vücutta bulunurdu"...Hawking mi zamansız, Ulu Önder mi bu lafı zamansız etti..Kime inanacağız , neye güveneceğiz...
zaman yolcuğunun olanağına inanan fakat geçmişe olamayacağını belirten fizikçi. eğer geçmişe bir zaman yolculuğu olsaydı, ona göre bu solucan deliği ile sağlanabilirdi. solucan deliklerinin radyasyon giriş çıkışları nedeniyle bir müddet sonra bir patlama yaratacağını öne sürüyor ya da bilinen paradokslardan büyük baba paradoksu'nu örnek göstererek geçmişe olan yolculuğun imkansız olduğu kanısına varır.
bir başka iddiası ise einstein'in görelilik kuramını ilerleterek kütlesi çok büyük olan gezegenlerin etrafında uzay aracı ile yapılan yolculukların uzay gemisi içindekiler için zamanı yavaşlattığı
ve dünyaya geri döndüklerinde zamanın onlara göre daha ilerde olduğudur. kısaca uzay gemisinde 1 sene geçiren mürettebat dünyaya döndüklerinde 2 sene geçtiğini görmeleri.
kendi hastalığının hayatını engellememesi için kendi yarattığı bir araçla insanlarla iletişime giren, uzay biliminin son noktası, kara deliklerin nirvanasıdır, azimli ve hırslı kişiliği beynin muhteşemliği kadar önemli ve örnektir.
tek umudunun evrenin niçin varolduğunu bulmak ve huzur içinde ölmek olduğunu açıklayan yüzyılımızın yaşayan dahisi. büyük patlamanın nasıl oluştuğunu bir gün insanoğlunun çözeceğine olan içten bağlılığını dile getirdi. günümüzden yaklaşık 500 yıl sonra mars'ın kendine ait bir dili, bayrağı ve para birimi olacağını, genetik mühendislerinin çalışmaları sonucu insan dnasında devrim yaratacak buluşlara imza atacağını bu sebeple insan zekasının ve ömrünün daha yüksek olacağını açıkladı. gelecekteki süper insanın özelliklerini şöyle sıraladı; radyasyona dirençli deri yüzeyi, zehirli gazları soluyabilme, enfeksiyonlara karşı bağışıklık(hastalıkların bitmesi) gibi. internet üzerinden de bulabileceğiniz into the universe with stephen hawking belgeselini muhakkak izleyiniz ve bu biliminsanın bizler için nasıl çaba sarfettiğini takdir ediniz.
kuramsal fizikte bir idoldür. her ne kadar günümüzde en az onun kadar yenilikçi ve zeki olan fizikçiler yaşasa da dramatik yaşam hikayesinin yanında geniş bir kitleye hitap eden kitaplarıyla, yaşayan en popüler fizikçi haline gelmiştir.
bu yaştan sonra tekrar fizikçi olup teorilerini götüne tıkacağım, ama adam özürlü olduğundan yapacağım şey ne kadar insan haklarına uygun olur bilmiyorum.
şakası bir yana kendisiyle oturup "uzay-zaman" üzerine sohbet etmek isterim.
birçok doğru söylüyor olması yanlışlarını ortadan kaldırmaz.
denilenin ve sanılanın aksine bir yaratıcıya inandığını düşündüğüm fizikçi. the universe in a nutshell (ceviz kabuğundaki evren) isimli kitabını okudum.
özet geçersek, big bang olmadan önce bütün evrenin bir ceviz büyüklüğünde olduğudur.
ama öyle bir ceviz ki içinde inanılmaz büyük bir kütle var.
kitabın sonunda hawking'in sorduğu soru şu;
son olarak curiosity adlı kendi yaptığı belgeselin ilk bölümünün en başında ateist olduğunu söylemiştir.
dünyanın en zekî adamı olarak kabûl edilen birinin bir yaratıcıya inanması, teist eşeklerin eşekliklerini ortadan kaldıracak sanrısı var sanırım. bu ne anasını satayım; sizin gibiler yüzünden albert einstein'a bile müslüş diyen dangalaklar var!
kendiyle sürekli çelişen, etrafındaki bilimsel yenilikleri takip edemeyen başka bir değişle zamanının gerisinde kalmış bilim adamı.
(bkz: bir brian greene değil)