orucunu tutarken amacı teorik olarak nefsini terbiye etmek olan ama bunda bile bir başka insanın sakatlığı ile dalga geçebilecek derecede samimiyetsiz ve insanlıktan çıkmış olanların bulunduğunu görmemize sebep olmuş insan.
aslında bunların hepsinin sebebi, artık bilimadamları da dahil olmak üzere çoğu insanın +1 e kadar inmiş olan tanrı adedini sıfıra denklemek istemleridir. bu bugün olmazsa da en fazla 100 yıla kadar olacaktır. müslümanın sıkıntısı da buradan geliyor. insanlığın gelişinden korkuyor. zeusa kibeleye osirise tapan mı kaldı? oysa ne kadar da güçlüyfüler zamanlarında. şimdi allahlarının başına da aynı şey geleceğini bildikleri için korkuyorlar, benim allahım da diğerleri gibi yoksa korkusu bu. ondan bu derece insanlık dışı davranıp sakat insanlarla dalga geçiyorlar.
son açıklamalarıyla birlikte uhrevî kafaları kızdırmıştır. düne kadar kontekst dışı alıntılarla kendisini öve öve bitiremeyenler, dünden itibaren yere yere bitirememişlerdir. çünkü teorik fiziğe dair yorumları, metafiziği dışlamıştır. tabiî kimse hawking dedi diye dinî hissiyatlarından sıyrılmaz. zaten ne hawking ne de bilimsel kafaya sahip başka bir kimse böyle bir beklenti içinde olmaz. keza bilimin temeli, falanca dediği için bir şeye inanmayı reddeder. bilim, duyularımıza dayanarak gözleyebildiğimiz ya da deneyleyebildiğimiz verileri kabûl etme üzerine kuruludur. hawking'in açıklamaları da yine bu deney ve gözlemler sonucunda ayyuka çıkan verilere isnattır. ama gelin görün ki hawking'i yerden yere vuranlar, gene falanca dediği için bir şeye inanmayı şiar edinmiş uhrevîlerden başkaları değildir.
önce şunu kabul edelim birader bu adam senden de benden de daha akıllı daha zeki. adam sana tanrı yok demiyor, evreni tanrı yaratmadı diyor. ya tanrı sadece yer çekimi denen şeyi yarattıysa ve sonrasını oluruna bıraktıysa?
kendisi ile oturup son yorumu ile ilgili olarak soru sorup teorik fizik tartışmak isteyenlerin bir kısmı aynı zamanda "allah yok dediği için çarpılan" insanların olduğuna inanan serseriler. düşün işte gerisini.
zamanın kısa tarihi isimli kitabını, akademisyenler ve bilim adamlarından ziyade ortalama bir zekaya sahip olan insanlar da anlayabilsinler diye oldukça basit kavramlar üzerinden ve basit ifadelerle yazmaya çalışmıştır. ortalama bir zekaya sahipseniz biraz dikkatli okumak kaydıyla adamın nelerden bahsettiğini anlayabilirsiniz.
şuna değinmeden de geçemeyeceğim; yıllarını çeşitli bilimsel araştırmalara vermiş, dünyanın en tanınmış teorik fizikçisini burada 3 kuruşluk aklıyla -güya- göt etmeye çalışanlar ne kadar komik duruyor, değil mi güntekin?
üstün ırk inancı taşıyan biridir. ırkçılığı tasvip etmez lakin einstein zevatının milliyetçilik hakkındaki bir sözü ile milliyetçiliğe cephe alanlara iyi bir örnek bu konuda .
hastalığı hakkında espri yapanlar keşke onun bu hasta halinde ürettiği kadar bir şeyler ortaya koysaydı. hiçbir kitabını okumadan,hiçbir fizik teorisini bilmeden sadece bir sözüne dayanarak bu adamla dalga geçmek ne kolay.
adam felçli olduğu için allah cezasını vermiş diyenlere, ne kör cahil insanlardır diyesim geliyor. ya tamam müslümsün anladıkta cehennem niye var arkadaşım. yada bu dünyada niye yaşıyorsun. sınav için değil mi? saçma çok saçma. böyleleri bazı yobazların sözlerine bakarak körü körüne bişeylere bağlanmış magdur insanlardır. körü körüne bağlanmak yerine biraz ilim irfan öğrense kitap okusa düzelecektir ama beyefendi uğraşmaz niye çünkü o bağlandığı adam alimdir. hasiktir ulan kodumun alimi neymişte dünyada cezaya uğramış ben böyle insanlara anca gülerim arkadaş. hemde dübürümlen. garip değilmi a sözlük tanrı cehennemi var edip birde dünyada niye ceza versin o zaman inanmanın ne anlamı kalır. **. *
ayrıca stephen hawking belkide haklı en az bizim kadar. o da insan bizde. sonuç olarak 1/2 ihtimal ya o haklı yada... sonuçta adam somut delillerle soyut bir kavramı yıkmaya çalışıyor saygı duymak lazım. araştırıp konuşuyor.
sanıldığının aksine ateist değildir. kendisine sorulan 'Yaşamınız boyunca evreni incelediniz ve uzayın derinliklerini dinlediniz. bulgularınızı ve sezgilerinizi fiziksel denklemlerle ortaya koydunuz. kara delikleri keşfettiniz. peki, tüm bu çalışmalarınızda tanrıyı gördünüz mü, onun gerçekten varlığı ile ilgili bir ipucunu bilimsel olaral elde edebildiniz mi? '' sorusuna ;
''Göremedim ama hissettim.'' cevabını vermiştir. bir daha düşünülmelidir.
discovery channel için hazırlanan ve yapımı neredeyse üç yıl süren into the universe with stephen hawking belgeselinin son kısımlarında dünya dışı medeniyetlerin var olabileceği konusunda inancını belirtmiş, ingiliz teorik fizikçi. hawking sunday timesda yayınlanan makalesinde bu konuda şöyle diyor: ''akıllı bir hayat formunun pek de karşılaşmak istemeyeceğimiz bir şeye nasıl dönüşebileceğini görmek için sadece kendimize bakmamız bile yeterli. onların* kendi gezegenlerindeki tüm kaynakları tüketmiş olarak büyük gemiler içinde olabileceklerini hayal ediyorum. bu gelişmiş uzaylılar bu sebepten dolayı muhtemelen, ulaşabildikleri gezegenleri fethetme ve daha sonra da onları sömürme amacı taşıyan göçebelere dönüşeceklerdir; eğer bir gün uzaylılar bizi ziyaret ederlerse, bence sonuç christophe colombun amerikaya ilk kez ayak bastığında olanlardan pek de farklı olmayacak, ki bilindiği gibi o zamanki gelişmeler amerikan yerlileri için pek de hoş olmamıştı.
son demecinde inançlıları kızdıracak açıklamalar yapmış olan genius.
''Nasıl ki evrim biyolojideki yaratıcı ihtiyacını sona erdirdi, yeni fizik teorileri de evrenin oluşumu konusunda yaratıcının rolünü gereksiz kılmıştır''.
discovery channel'de yayınlanan "stephen hawking's universe: the story of everything" adlı belgeselde;
"japonya'da bir kişi bana "evrenin sonu tokyo borsasını etkiler mi?" diye ciddi ciddi bir soru sormuştu. ona cevabım elindeki kağıtları satmak için acele etme olmuştu."
diyerek, bu anektoduyla aynı zamanda espritüel yönünü de ortaya koyan büyük fizikçi.
"modern fizik tanrıyı gereksiz kılmıştır" diyen kimse.
lâkin, eğer fizik tanrıyı gereksiz kıldıysa, insanı da gereksiz kılmıştır.
imdi, batılıyla aramızdaki birbirimizi anlamamaya vesile olan zafiyet, aklı insanın enfusî veya afakî dinamiklerinde konuşlandırdığımız yerin koordinatlarının taban tabana zıt olmasından kaynaklanır. bizde, Allah'ın ayetleri kainatı düşünmeye teşvik eder ve tefekkürün sırlı dünyasına "tezekkür" kapısından girebileceğimizi söyler. dolayısıyla, "yontulmamış insan" denilen cevherin içinde "tanrısal bir öz" bulunduğuna, bu haliyle meleklerin insana secde ettiğine iman ederiz. ehl-i tasavvuf da, felasife de bu özün varlığını şeksiz kabul etmişlerdir. ehl-i tasavvuf ise bu özü gün ışığına kavuşturmak amacıyla zikr halkalarının ve nefs terbiyesinin üstünde durmuş. halvet haline geçip kulluğun zirvesine çıkmaya niyet etmişlerdir.
dücane cündioğlu'nun "hira'sız islam olmaz" deyişi bu bağlamda bize kamil insan olmanın istikametini gösterir. hz. meryem'e susma orucunun tavsiye edilmesi aslında başkalarıyla konuşup, kalbini kirletmemesi içindir. yoksa "susma orucu" yalnızca kendinle konuşabilmen, Allah'ın hidayeti nasibiyle nefs (can) krokini -piri reis'in aldığı ilham ile dünyayı çizmesi gibi- çıkarabilmen için bir tavsiyedir. ibadet ise kulluk ve itaatdir. aklı kalbe yerleştirdiğimizde, ibadet etmeyen kalbin -bir manada aklın- hakikati keşfedemeyeceğini anlarız.
bu minvalde, gazalî'de "mukaşefe ilimleri" diye bir ilmi kategoriden bahseder. söz konusu ilimleri bize aşikâr beyan etmezken, aynı zamanda bu sırra vakıf olmanın ağır ve çileli bir süreç gerektirdiğine dair ipuçları verir. işte bu ilimler "marifetullah" sahibi ulema'da bulunur, ve itaatin temiz ürünüdür.
öbür tarafta, batı ise ters bacaklı ve maymunsal bir akıl anlayışına sahiptir. aynı zamanda kendi içinde de tezatları bulunduran, gene de bilimin her sahasına hovardaca zerk edilen alçak bir uyuşturucudur bu anlayış. tezatı ise şudur ki: darwinist yaklaşımlar ile "insanın ahsen-i takvim üzerine yaratıldığını" reddeten batı ve bilimler, insanın bir manada evrimini tamamlamadığını kabul ederler. halbuki insan en güzel şekilde yaratılmıştır. karşımızda duran iddia eksiklerle yaratılan bir türün elene, elene -birbirini öldürerek ve yenerek- şuanki "homo sapiens" 'e ulaştığını söyler. bu halde insan bir daha evrimleşip daha da mükemmel bir türe dönüşebilir. ratio (batılı anlamda akıl) 'ya hudutlarından fazla önem atfeden bu anlayış bahsettikleri aklın bir sonraki merhaleye göre eksik olduğunu ifade etmeyi unutur.
materyalist görüş ise insanı tanrısal öz'den koparır ve başıboş bir narsist, çamur deryasına batmış bir agnostike dönüştürür. bu babda, fizik ve biyoloji ise materyalizmin yıkım araçlarından 2'sidir. fizik ilahi ateşinden kopardığı insanı bu yüzden robotlaştırır.
robotlaşan insanın yerini robotlar dahi alabilir ve insana ait yükü taşıyabilir.
böyle başı boş insan gereksizdir. yani fizik insanı da tanrıyı da gereksiz kılmıştır. kendi kör iddiaları uğruna...