birgün, yanılmıyorsam ntv'de fenerbahçe'nin antrenmanı hakkında bilgi veren muhabir, deniz barış'ın kasığından sakatlandığını ama önemli bişey olmadığını anlatırken ekrana antrenman görüntüleri yansıyordu; deniz sakatlanınca, doktorlar yanına gidip şortunu indirmesi gerektiğini söyledi. deniz şortu indirince appiah yanına koşup, aletine bakıp kahkahalarla gülmeye başlamıştı. tabi biz de ekranda kopmuştuk...*
ankaraya gelirse ve muhtemelen kalacağı otelden çıkarılırsa her zaman ağırlayacağım futbolcu. severim kendisini, sevdiğim için de kısaca gelme lan diyorum.
fenerbahçe'den ayrılınca italya'ya, ingiltere'ye gidecekti, büyük yıldızdı, daha sakatlığı geçmeden büyük kulüpler peşinden koşuyordu falan. şimdi gide gide ankaragücü'ne gitmiş, kendisine gecekondu ile başarılar dileriz. malum denizlispor maçında mücadele etmişliği de vardır canla başla... *
sarı-lacivertli formayı giydiği dönemde sahada her zaman yüreğiyle oynayan baba futbolcu. ayrılış şekli hiç hoş olmasa da fenerbahçelilerin hala sevdiği bir futbolcu olarak kalacak appiah. psv'ye kırmızı kramponuyla attığı şık gol ve 4-0'lık derbide galatasaray'a sert bi vuruşla sağ köşeye çaktığı gol hala dün gibi aklımdadır.
bugün ankaragücünün ya da herhangi bir rakibin formasını giyerse de her zaman saygı duyulan bir futbolcu olur - olmalı. en azından appiah 35'inden sonra türkiye'ye gelip ''fenerbahçe'de çok mutluyum, fenerbahçe şöyle büyük kulüp, böyle büyük kulüp'' diyip ayrıldıktan sonra ''fenerbaçe şöyle kötü, fenerbahçe böyle kötü, fenerbahçe pis, fenerbahçe tü-kaka'' diyip ikiyüzlülük / nankörlük (artık ne derseniz deyin) yapmadı formasını giydiği kulübe. ayrıldıktan sonra en kötü beyanatı direkt yönetime olmuştur ki bu yönetim zaten elindeki ne değerli oyuncuları-hocalar'ı elinden çıkarıp, taraftarı kezman'lardan, güiza'lardan , carlos'lardan, josico'lardan vs.. bi dolu yalan topçudan medet umar hale getirdi..
luciano gibi sakatlanınca gönderilen taraftarın sevgilisi bir oyuncuydu. gene gelsin türkiye'ye doğruysa haber. hem gene sarı-lacivert forma giyecek sonuçta.
galatasaray tarafından çağrılıp kingston'la birlikte denendikten sonra, kingston beğenilmesine rağmen beğenilmeyen ve cebine uçak parası konmadan tesislerden gönderilen, havaalanında bir gazeteciden borç alarak italya'ya giden, sonra fenerbahçe'ye geldiğinde her galatasaray maçında intikamını alan siyahi futbolcu. Özellikle bir hazırlık maçında gol attıktan sonra kameranın yanına gelip o zamanın moda reklam filmi repliği olan "asfalt ağladı bea" cümlesini söylemesi kopartmıştır beni... ilgili gol için...
Edit: Aldığı borcu ödemek için, fenerbahçe'ye imza atmak için geldiğinde 3 gün boyunca o gazeteciyi arayıp bulan ve ödeyen bir dürüstlüğü de vardır... Büyüksün ne diyeyim.
fenerbahçe tarihinde ve taraftarlarının kalbinde takımda çok uzun süre kalmamasına rağmen büyük yer edinen ganalı... cristianıda sevdikte gönül emreyle yanyana izlemek isterdi be...
allah'tan belasını bulmuş futbolcudur. daha doğrusu kendi kendini yakmış futbolcudur. havalara girdi fenerbahçe'den ayrılıcam diye.. nooldu.. öttürürler adamı böyle işte.
not: galatasaraylıyım.
şu sıralar cfr cluj ve farul constanta ile görüşen, fenerbahçe'ye ödemek zorunda olduğu tazminatı üstlenecek bir kulüp bulmaya çalışan futbolcu. kendi kendini bitirmiştir.
eğer bu topları bi de olumlu kullanabiliyorsa gerçekten önemli bir artıdır bir futbolcu için. appiah da bu yönüyle gerçekten çok önemli bir futbolcudur.