Satranç kitabını başta yavaş yavaş sindire sindire okumak istedim. Ama bu gece çok da başarılı olamadım tek oturuşta bitirilen ama üzerine günlerce düşünmeyi gerektiren bir kitap bence. Şakaklarını zorlayacak kadar düşünmek, boşluk ve hiçlik. Okurken aynı şekilde yer yer hırslandım, çokça düşündüm, çaresiz hissettim.
Ölümden hep korkan bir insan oldum belirsizlik fikri beni hep ürküttü. Sonunda cennete gideceğimi bile bilsem ölmek isterim diyemedim. Kitap entelektüel ölümü anlatıyor. üzerine de düşününce rahat bir şekilde entelektüel ölüm yerine toprak olmayı tercih ederim diyebiliyorum.Vücudum çürürken Bakterilerin beni içten yok etmesini, dışarıdan da et sineğinin gözüme ve burnuma larva bırakmasını, yiyecekleri bitene kadar yaşamalarını, Daha sonra da ölen bu sinekleri yemek için başka böceklerin gelmesini yeğlerim. Entelektüel ölüm sonrasında Geriye bedenimi kontrol edemeyeceğim, düşünemeyeceğim korkunç bir boşluk kalacaksa kemiklerim kalana kadar bu doğal istilanın devam etmesini daha rahat kabul edebilirim. en azından doğal bir süreç. Ve doğa hiçbir insan kadar acımasız değil, adaletini de sorgulamaya ihtiyaç duymuyoruz.
Satranç kitabı ile bilinen bu yazar, satrancın sadece bir oyun değil, strateji ve öngörü kabiliyetinin önemini karakterler üzerinden güzel bir şekilde anlatmıştır. Ayrıca kibirin insanın düşmanı olduğunu da.
şuan satranç isimli kitabını okuduğum yazardır. genelde kahraman bakış açısı ile anlatımları betimlemiş. bir çok karakteri derine inmeden sadece vurgumalaması gereken yerleri açıklamış ve bununla da yetinmemiş her karaktere de ufak tefek anektotlar vererek karakterin özellikleri hakkında da bilgi, ön yargı edinmemizi sağlamış.
dostoyevski dickens ve balzac 3 lusunu ustad ve dunyanin en iyi 3 yazari olarak nitelendirmis komik yazar. bi ara bakicam kendisine de su ara jack london ile mesgulum.
Sabırsız yürek diye bir kitabına başladım şahsen hiç akıcı değil. Gereksiz betimleme yapıyor bence ya. Kaç gün oldu elime alıp okumuyorum yarıda bırakasım var.
dünün dünyası isimli kitabı elinizin altında bulunması gereken hümanist yazar. birinci dünya savaşını, öncesini ve sonrasını avrupalı bir hümanistin penceresinden okuduğunuzda dehşete kapılıyorsunuz. umarım bu büyük acılar ww1 ve ww2 ile sınırlı kalır. ve yine umarım ki yeni stefan zweig'lar dünün dünyası'nı yeniden yazmak zorunda kalmaz.
Satranç için çok güzel diyorlar henüz okumadım bilmiyorum ama ben sabırsız yürek diye başka bir kiyabını okuyorum bitmek üzere.
Aşırı sıkıldım. Çok fazla düşünce betimlemesi yapmış.
Bir de yazarın yazdığı en kalın kitap bu galiba diğerleri çok ince çünkü. Boşu boşuna uzatmış sanki, Bitse de başka kitaba geçsem diye bekliyorum resmen.
satranç, korku, bir kadının yaşamından 24 saat, bilinmeyen kadının mektubu, olağanüstü bir gece kitaplarını okuduğum yazar. yazdıkları bende psikolojik olarak büyük etkiler bırakıyor. tahlilleri ve ruhsal betimlemeleri çok etkileyici. otobüste , iş arasında okunabilecek cinsten kısa öyküler.
Empati yeteneği üst düzey olan yazar... Günümüz insanının bencil doğası, anlam barındırmayan yalnızlığı göz önüne alındığında Stefan Zweig'ın yazdığı biyografilerde kullandığı empati yeteneği elbette anlamsız gelecektir.
Ben de herkes gibi sevmek istiyorum fakat benim sorunum da şu.
Gittim adamın en kalın kitabı olan sabırsız yürekten başladım. mekan ve psikolojik betimlemeleri o kadar çok fazla ve gereksizdi ki kitap 2 ay süründü elimde. Kendimden hiçbir şey yakalayamadım kitapta. En son betimlemeleri atlaya atlaya okudum ve çok şükür bitti diye sevindim.
Şimdi satranç, bir kadının 24 saati falan bazı kitaplarını övüyorlar okuyayım diyorum ama hiç içimden gelmiyor beni yazardan soğuttu o kitap ya.
Populer mi değil mi bilmiyorum, kitapları kısa olduğu için okumaya uzun ara verdikten sonra küçük bir başlangıç olsun diye bir tanesini alıp okumuştum.
isminin telaffuzu şıtefağn olan yazar.