anlamıyorum amk diye çığlıklar atarak izlediğim filmdir. düşünmekten başım ağrıdı yemin ediyorum. anlama çabasıyla hakkında birsürü yazı okudum ve sonunda gerizekalı olduğuma kanaat getirip pes ettim.
ryan gosling'e asigim. beraber hep sigara ictik filmi izlerken. film bitince de nasi bu filmi bunca zaman izlememisim diye kendime kizdim.
----spoiler----
film boyunca henry aslinda sam deyip durdum. he herkes tyler durden zaten dimi. degilmis. kafa yormadan anlayamiyonuz sonunu birazcik kafam karisti ama az dusununce cogu sey oturuyo.
ayrica intihar ederken yanina yedek bi tiras bicagi alcak kadar hayatindan nefret etmek.
henry ile beraber sigara icmek icin bile izlenir. neyse iste olurken bizi de oldurdun henry. stay with me stay with me.
bu zamana kadar neden izlemedim deyip kendime kızmama neden olmuş, sonrasında sıcağı sıcağına yazmak istediğim film.
2005 yapımı, başrollerde ewan mcgregor, naomi watts, ryan gosling'i izlediğimiz, marc forster'ın gerilim, gizem ve drama kategorisindeki filmi.
öncelikle mekanlar ve kamera geçişleri çok başarılı. sanat yönetmeni coşmuş. film bittiğinde yazılar bitene kadar izledim. müzik seçimi hem filmin atmosferiyle müthiş örtüşüyor hem de müthiş bir ziyafet yaşatıyor.
konusuna gelince, başka bir psikiyatrdan transfer şizofren hastasının intiharına engel olmak isteyen dr. sam foster'ın gizemli hikayesinde, derinlere indikçe hiç bir şeyin göründüğü gibi olmadığı, hayal ve gerçekliğin birbirine karıştığı bir dünyada buluyoruz kendimizi.
film boyunca küçük ipuçları ile kişilik bölünmesi falan derken bambaşka bir sonla hikaye noktalanıyor. spoiler vermek istemiyorum, ama bazı anlaması güç şeklinde yorumlar gördüm, aslında finaliyle gayet bağlıyor, bir david lynch filmi gibi 8 bilinmezli denklem değil.
ayrıca imdb puanını düşük buldum, totalde film gayet olmuş bence. damn you imdb.
aslında ''kötü sanatın, iyi sanattan daha trajik bir güzelliği vardır, çünkü insanın başarısızlığını belgeler'' diyerek, imdb ve gişeye zaten gerekli cevap verilmiş.
ucundan spoiler
--spoiler--
son sahnede dr. foster'ın gördüğü imgelerden etkilenip, lila'yı kahve içmeye davet etmesi, insan zihninin bilinmezliklerine gönderme niteliğinde diye düşünüyorum. film boyunca dr. foster'ın henry'ye yardım ettiğini düşünülürken, aslında henry dr. foster'a yardım etmiştir. zaten henry umutsuz vakadır, hayalindeki karakterde ruhen tükenmiş, gerçek hayatta ise ağır yaralıdır ve ölümü zaten kabullenmiştir.
--spoiler--
hans babadan bi interstellar bestesi daha, beste adından da anlaşılacağı üzere kalmakla ilgili. dünyada kalmak, uzaya çıkmamak. filmdeki o küçük kızın babasına kalması için ısrar etmesi, baba gitme nolur demesi ama gitmezse olacaklardan bihaber olması gibi şeyleri zihnimizin bi köşesinde tutalım. beste inişli çıkışlı, sanki ne zaman ne olacağı belli değil gibi, beste yine aynı filmdeki dust bestesine benziyor aslında. onun inişli çıkışlı versiyonu, aynı çaresizlik burada da hissediliyor, üstüne ne zaman ne olacağı belli olmayan bi durum var. bestelerin birbiriyle güzel bi ilişkisi var bu bağlamda.
dejavu ve paradokslarla harmanlanmış kıyıda köşede kalmış 2005 yapımı mükemmel bir film.
ayrıca Ryan Gosling in oyunculuğuda fevkalede etkileyici. dram gerilim sevenler için tavsiye edilir.
içime oturan filmlerden biridir, ryan'ın performansı taktire şayandır https://galeri.uludagsozluk.com/r/1483340/+ Ayrıca görselliğe ve sahne geçişlerine diyecek laf yoktur, izlemeyen varsa fazla düşünmesin.
Herşeyin başlangıcı olan kelimenin söylenmeye utanılması sonucu ağızdan çıkan kelime, belki bir son ifade edebilir ama başlangıca gidiyorsa mutlu son muhtemeldir.