aslında yenebilirdik de. yani şartlar aslında o kadar da aleyhimize değildi. maçtan önce her iki takım taraftarları da yeneceklerinden çok emin konuşmuyorlardı. neticede dünyanın en önemli derbilerinden biri bu. değişkenleri sadece takımların sahada ortaya koydukları değil.
ben de maç kadıköy de olmasına rağmen umutlu bile sayılabilirdim gün itibariyle. hani en kötü yenilmeyiz diyordum. lorant'ı alman köylüsü olarak görmesem de terim'e denk bi teknik direktör olarak görmüyordum mesela. tuncay ve serhat akın galatasaray'a gol atmak için henüz yeterli olgunlukta değillerdi bana göre. ama işin doğrusu bir dünya kupası boyunca izleyip hayran olduğum ortega'dan da ölesiye tırsıyordum. buna karşılık hasan şaş'ımız vardı bizim de. chiristian'ı da getirmiştik o sezon, henüz yeterli form düzeyine ulaşamamış olsa da bu adam monaco'da ceza alanı dışından açı maçı gözetmeksizin manyak goller atmıyor muydu, bizde niye atmasındı.
bu duygular içinde bir grup fenerli arkadaşla birlikte fener tribünlerinde bi yer edindik. bu durumdan rahatsız olsam da maça gelen galatasaraylı taraftarların maç başlamadan stattan çıkarıldığını görünce kendimi şanslı saydım. belki de bu iyiye işaretti. bir kadıköy galibiyetine tribünden şahitlik edebilecek ender galatasaraylılardan biri olacaktım belki de. bi de bu stattan izlediğim ilk galatasaray maçıydı. allah'ım şimdi bile heyecanlanıyorum bak, sanki 6 tane yememiş gibi.
maç başladı, 6 tane yedik bitti. bu arada ortega kırmızı kart görmüş, bizim toplar direkten dönmüş, umut bağladığımız chiristian benim tribünde gösterdiğim gayreti bile göstermemiş falan filan. çok şey hatırlamıyorum 90 dakikaya ilişkin. çoğu bastırılmış anılar içinde yerini almış durumda. hatırladığım tek şey; ortaya futbol adına çok da bişey koyamamış fenerbahçe'nin fark atacağı belli olduğu andan itibaren, fena halde coşan fenerlilerin arasında (-ki benim galatasaraylı olduğumu arkadaşlardan başkası bilmiyor allahtan) kendimi yanlış düğün salonuna gelmiş konuk gibi hissetmemdi. bilmiyorum bunu çevreden farkeden oldu mu ama halim gerçekten komikti.
bu maçtan sonra, çok uzun süre televizyondan bile galatasaray maçı izleyemedim. uğursuzluğun bende olduğunu düşünüyordum ciddi ciddi. hatta şimdi bile türk telekom arena'daki ilk maça gidebilme ihtimalim varken gitmekten korkuyorum. ama haksız da sayılmam di mi?