stargazer

entry32 galeri0
    32.
  1. Müzik tarihinin en iyi şarkısı. Müzik tarihinde ki en iyi vokal bu şarkı da aynı zaman da müzik tarihinin en iyi gitar solosu da bu şarkı da.
    1 ...
  2. 31.
  3. Müzik tarihinin en iyi şarkısıdır. O nasıl vokaller o nasıl gitar solosu ulan? Bu şarkıyı ve A Light in the Black'i Dio'nun sevmemesine hala şaşırıyorum, bana göre uzak ara en iyi vokal performansı Stargazer da ve adam Rising albümünün ilk diskini çok sevip ikinci diski yani Stargazer'ı sevmiyor, hakikaten aklım almıyor ya. Youtube da ki bir yorum bu şarkıyı harika özetliyor "it's not a music. This is a miracle".
    2 ...
  4. 30.
  5. Rainbow versiyonu efsane ötesi olan parça.
    1 ...
  6. 29.
  7. Rainbow'un en iyi şarkısı. Ana riff'i muhteşem ya, tüğleri diken diken ediyor, tarifsiz.
    0 ...
  8. 28.
  9. Ana riffi inanılmaz iyi. Herşeyi harika ama ana riffi ayrı bir efsane.
    1 ...
  10. 27.
  11. Rainbow’un kafa açan şarkısı.
    7 ...
  12. 26.
  13. blackmore'un dioyu alıp rainbow'u kurduktan sonra 1976 da çıkardıkları rising albümündeki 5. şarkıdır, hemen ardından stargazerin devamı niteliğinde olan a light in the blackgelir.

    bu aşmış şarkı yıldızlara erişip uçmaya kararlı bir büyücünün sayısız insanı kavurucu sıcakta ve yağmurun altında kırbaç ve zincirlerle hiç durmadan 9 yıl çalıştırmasını ve sonunda ölen insanların parçalarının da konduğu taştan bir kulenin yapımını anlatır. bu kule yapılırken çok sayıda insan ölür ama kalanlar umutla büyücünün uçmasıyla sefaletin biteceğini düşünür ve beklemeye koyulur. bundan sonra mükemmel bir blackmore solosu şarkıya girer ve stargazer'a yakışır bir solo atar tabi bazı insanlar blackmore dan daha iyi bir solo beklediklerini söyler ama yinede gitar iyi iş çıkarmıştır. uçma heveslisi büyücüye gelirsek taştan kulesine tırmanır ve tüm insanlar artık onu izlemeye koyulur. büyücü uçmaya yeltenir fakat işler yolunda gitmez takıntılı büyücü yükselemeden yere çakılır. insanların yıllarca üzerinde çalıştığı kum büyücünün kanı ile kaplanır. insanlar büyücünün uçacağına o kadar inanmıştır ki ortalık müthiş bir sessizlikle kaplanır. ardından dio ufukta bir gökkuşağı'nın yükseldiğini bağırır.
    geride kalan kölelerin hisleri ise a light in the black şarkısında anlatılır.

    şarkının harika olmasında grup üyelerinin %100 ünü vermesinin önemi vardır özellikle dio'nun şarkıyı söylerken canını ortaya koyduğunu anlayabiliriz. mükemmel davullar mükemmel sololar mükemmel orkestra eşliği ve mükemmel dio çığlığı işte stargazer. hakkında entry değil kitap yazılması, belgesel çekilmesi gereken 8 dakikalık mükemmel bir seyahattir stargazer.
    1 ...
  14. 25.
  15. efsaneden de öte bir şarkıdır. vokalde dio nun, davulda cozy powell ın, solo gitarda ise blackmore un olması stargazer ın niçin efsaneden de öte olduğunu kanıtlıyordur sanırım.
    1 ...
  16. 24.
  17. Dio'nun tanrılığını ilan ettiği parçadır. holy diver, Last in line falan bile çocuk oyuncağı kalır bunun vokallerinin yanında.
    1 ...
  18. 23.
  19. Efsane Rainbow şarkısı. Kesik riffler ile atılmış harika gitar solosu barındırır içinde birde rahmetli sanki bu parçayı bir başka söylüyordu be.
    (bkz: Araba sürerken dinlenecek şarkılar)
    1 ...
  20. 22.
  21. Ronnie James Dio tanrılığını ilan ettiği parçalardan biridir. her babayiğit söylemez bu parçayı. sözleri ayrı güzeldir. türkçe tercümeli sözleri söyledir*
    high noon, oh i'd sell my soul for water ( tam öğle vaktinde, biraz su için ruhumu satardım )
    nine years' worth of breakin' my back (dokuz yılın bedeli belimi kırmam oldu)
    there's no sun in the shadow of the wizard ( büyücünün gölgesinde gün ışığı yok )
    see how he glides why he's lighter than air (bak nasıl süzüldüğüne neden havadan daha hafif olduğuna )
    oh i see his face (oh, onun yüzünü görüyorum )

    where is your star (yıldızın nerede)
    is it far, is it far, is it far ( uzakta mı, uzakta mı, uzakta mı )
    when do we leave (ne zaman gidiyoruz)
    i believe, yes, i believe (inanıyorum, evet, inanıyorum)

    in the heat and the rain (Sıcakta ve yağmurda)
    with whips and chains (kırbaçlar ve zincirlerle)
    to see him fly (onu uçarken görmek için)
    so many die (çok kişi öldü)
    we build a tower of stone (biz taştan bir kule yaptık)
    with our flesh and bone (et ve kemiğimizle)
    just to see him fly (sırf onu uçarken görmek için)
    but don't know why (ama neden bilmiyorum)
    now where do we go (şimdi, nereye gidiyoruz)

    hot wind moving fast across the desert ( yakıcı rüzgar hızla esiyor çölde)
    we feel that our time has arrived (zamanımızın dolduğunu hissediyoruz)
    the world spins while we put his dream together (biz onun düşünü gerçekleştirirken dünya dönmekte)
    a tower of stone to take him straight to the sky (onu doğrudan göklere çıkartacak bir taştan kule)
    oh i see his face ( onun yüzünü görüyorum)

    where is your star (yıldızın nerede)
    it is far, is it far, is it far (uzakta , uzakta mı, uzakta mı)
    when do we leave (ne zaman gidiyoruz)
    hey, i believe, i believe (hey, inanıyorum, inanıyorum)

    in the heat and the rain (Sıcakta ve yağmurda)
    with whips and chains (kırbaçlar ve zincirlerle)
    to see him fly (onu uçarken görmek için)
    so many die (çok kişi öldü)
    we built a tower of stone (bir kule inşa ettik)
    with our flesh and bone (et ve kemiğimizle)
    just to see him fly (sırf onu uçarken görmek için)
    but don't know why (ama neden bilmiyorum)
    now where do we go (şimdi, nereye gidiyoruz)

    all eyes see the figure of the wizard (bütün gözler büyücünün endamını seyrediyor)
    as he climbs to the top of the world (dünyanın tepesine tırmanırken)
    no sound as he falls instead of rising (yükselmek yerine düşerken hiç ses çıkmıyor)
    time standing still (zaman hala ayakta )
    then there's blood on the sand (sonra kumun üzerinde kan)
    oh i see his face (onun yüzünü görüyorum )

    where was your star (yıldızın neredeydi)
    was it far, was it far (uzakta mıydı, uzakta mıydı)
    when did we leave (ne zaman ayrıldık)
    we believed, we believed, we believed (biz inandık, biz inandık, biz inandık)

    in the heat and the rain (Sıcakta ve yağmurda)
    with whips and chains (kırbaçlar ve zincirlerle)
    to see him fly (onu uçarken görmek için)
    so many died (çok kişi öldü)
    we built a tower of stone (bir kule inşa ettik )
    with our flesh and bone (et ve kemiğimizle)
    to see him fly (onu uçarken görmek için)

    but why (ama neden)
    in all the rain (bu yağmurun içinde)
    with all the chains (bütün bu zincirlerle)
    did so many die (pek çok ölüm oldu )
    just to see him fly (onu sadece uçarken görmek için)
    look at my flesh and bone (etime ve kemiğime bak )
    now look, look, look, look (şimdi bak, bak, bak, bak)
    look at his tower of stone (onun taştan kulesine bak)
    i see a rainbow rising (bir gökkuşağının doğuşunu görüyorum)
    look there, on the horizon (şuraya bak, ufukta )
    and i'm coming home (ve eve geliyorum)
    i'm coming home, i'm coming home (eve geliyorum, eve geliyorum)

    time is standing still (zaman hala ayakta duruyor)
    he gave back my will (o bana irademi geri verdi)
    oh, oh, oh, oh
    going home (eve gidiyorum)
    i'm going home (ben eve gidiyorum)
    my eyes are bleeding (gözlerim kanıyor)
    and my heart is leaving here (ve kalbim terk ediyor burayı)
    We still hope, we still hope, oh (...)
    We still hope, we still hope, oh (...)

    take me back (beni geri götür)
    he gave me back my will (o bana irademi geri verdi)
    oh oh oh oh

    going home (eve gidiyorum)
    i'm going home (ben eve gidiyorum)

    my eyes are bleeding (gözlerim kanıyor)
    and my heart is leaving here (ve kalbim burayı terk ediyor)
    We still hope, we still hope, oh (...)
    We still hope, we still hope, oh (...)
    oh

    take me back, take me back (beni geri götür, beni geri götür)
    back to my home ( beni evime geri götür)
    3 ...
  22. 21.
  23. akılalmaz bir rainbow eseridir. dio yine yapacağını yapmıştır.
    2 ...
  24. 20.
  25. sanırım gelmiş geçmiş en büyük vokalistlerin bile yorumlamaktan büyük keyif aldığı rainbow şaheseridir. rock/metal müzik tarihinin temel yapı taşlarındandır tartışmasız.

    jorn lande ve james labrie de saygı ve denemelerini göstermişlerdi stargazer'ı coverlamak konusunda. (yüzlerce denemeyi de internette bulabilirsiniz sanırım) bir vokalisti gerçekten doyuracak bir şarkı. gitgide yükselen tonu sonlara doğru çığlık çığlığa bağırma isteği uyandırır.

    zannediyorum sesi çok güzel bir insan olsam ben de stargazer'ı coverlamak isterdim zamanı geldiğinde.

    bilmeyenler olabilir: orijinalini tabii ki de ronnie james dio seslendirmiştir.
    3 ...
  26. 19.
  27. insanı yaradana geri döndüren şarkı. rainbow' un dio ile ne kadar mükemmel olduğunu gösterir ayrıca dio dışında bir canlı varlığın bu şarkıyı söylemesi zordur. dream theater coverlamıştır, bu da james labrie' nin sesine laf edenlere küçük bir selamdır.
    4 ...
  28. 18.
  29. ronnie james dio memorial gala/tuska open air festival kapsamında çalınmıştır. vokaller nightwish'ten marco hietala' tarafından icra edilmiştir. gayet de güzel.
    2 ...
  30. 17.
  31. dio söyleyince şarkıdaki wizard'ın yerinde insana kendini hissettiren, dream theater yorumuyla "cover nedir, nasıl yapılır" dersleri veren şarkı.

    iki yorum arasında bariz farklar vardır. en başta solosu tabi. ondan sonra james labrie "belev" diyo mesela "believe" derken ya da "leave" değil de "lev" gibi. bir de "..his face" derken sesini inceltiyor falan çok hoş bir şey ortaya çıkıyor. özetle iki yorum da şahanedir, dinlemeli, dinletmelidir.
    3 ...
  32. 16.
  33. yerden göklere uçuran; tam gaz, süper gaz bir rainbow eseri. james dio vokalde, blackmore gitarda tek kelimeyle yardırmışlardır.
    3 ...
  34. 15.
  35. başyapıt niteliğindedir kesinlikle ama, bu başyapıttan bir yıl önce çıkmış bir başka başyapıt olan kashmir'den hafif esinlenmeleri barındırır sanki gitarın tonlarında ve şarkının temasında.
    (bkz: rainbow)
    4 ...
  36. 14.
  37. 13.
  38. black,death,doom metal'de dahil olmak üzere ağır müzük tarihinin en hastalıklı,mistik,depresif,leş,karanlık vs...melodisine sahip olan şarkısı.o yıllarda metal müziğe iki üç öğe bulup önce kendine sonra öncüsü olacağı tür'e maledip metal müziği kategori manyağı yapan gruplara inat hiç bir akımın öncüsü olmamıştır.zira sırf bu albüm dinlenip alınacak ilhamla yüzlerce albüm yapılabilirdi.adamı götten sikerten bir atmosferi viardır.tam ohh nihayet bitti ebemi siktiniz hacı diyecekken blackmore'ın hastalıklı riffleri kafanıza çekiç gibi iner ohh neyseki acısız oldu derken hemen akabinde dio'nun, all eyeeessssss demesi ile kalbinizden ölümcül darbeyi alırsınız.hülasa, bugün black,death,doom,thrash gibi ekstrem müziklerin babası quorthon,cronos,becerra,vanderhoof gibi gözüksede dedeleri; rhoads,tipton ve blackmore'dır.
    5 ...
  39. 12.
  40. 1976 tarihli rainbow rising adlı rainbow albümünün 5. şarkısıdır. başyapıt niteliğindedir.
    2 ...
  41. 11.
  42. o kadar heyecanla gittiğim over the rainbow konserinde joe lyn turner performansı ile under tha rainbow bile olmamamıştır.
    1 ...
  43. 10.
  44. yeni bir altıncı nesil yazar. * *
    1 ...
  45. 9.
  46. bir rainbow şaheseri, ayrıca trtde yayınlanan çıngırock programının fon müziği olarak kulaklara ziyafet vermektedir.
    2 ...
  47. 8.
  48. gelmiş geçiş en iyi parçalardan biridir bana göre. blackmore ve dio olunca işin içinde tabi. ayrıca dream theater muhteşem ötesi coverlamıştır, labrie harika vokalini tekrar tekrar yardıra yardıra göstermiştir. petrucci'nin soloyu harika yorumlaması başka bir olay tabi.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük