evet efendim... bugün sabah fen lisesi müdüründen aldığımız bir görev sebebiyle starbucks taydık ben ve meslek lisesinden iki arkadaş oruç yiyen öğretmen çocuklarını tespit edip fotolarını çekecek ve yüce efendimiz fen lisesi müdürüne ulaştıracaktık. bu kutsal görevi layıkıyla tamamlamaya and içimiştik. neyse işte oturuyorduk starbucks ta dizüstülerimizi açıp sözlüğe falan baktık bir ara derken, kapının önüne bir fakir çocuğu yerleşip orada beklemeye başladı. elinde bir karton kasa bir şeyler satıyorum ayağına millete dileniyordu.
neyse biraz vakit geçti biz bir kaç öğretmen çocuğu görüp gizlice fotolarını çektik falan filan derken, fen lisesi müdürünün küçük oğlu kız arkadaşıyla birlikte kapının önünde belirdi. bu mendilci oğlanla bir şey konuştular falan sonra birden yumruk yumruğa birbirlerine girivermesinler mi? müdürün oğlunu kurtarmak için üçümüzde ayaklanıp dışarı çıktık ve piç mendilcinin üstüne atladık, ama o da ne... bu bizim öğrencimizdi meslek lisesinde okuyordu. çok tuhaf bir durumdu. mendilci ani bir harektle bizi üstünden attı ve ayağa kalkıp bıçağını çekti.
''sizi sivilde sikeceğime yemin etmişitm ulan, beni bir yıl sınıfta koydunuz amınoğulları''
çocuğun gözündeki nefret beni çok korkutmuştu itiraf etmeliyim. çok öfkeliydi, burnundan buhar çıkıyordu. biz hemen fen lisesi müdürünün oğlunun etrafını sarıp ona canlı kalkan olduk.
mendilci psikopat içimizden tarihçi hilmi beyi bıçaklayıverdi herkesin arka çatılamaya başlamıştı. zavallı hilmi beyin kalın bağırsağı dışarı çıkmıştı. çaktırmadan elimi cebime attım o esnada katil, ani bir harektle çakıyı bilgisayarcı ekmel beyin midesine kökledi. müdürün oğlu ve onun kız arkadaşı bir çığlıktır basıverdi. katil bıçağı ekmel beyin gövdesinden çıkarmaya çalışırken, biber gazımı çektim ve şişeyi pis mendilci katilin yüzüne boşalttım. hilmi bey çoktan ölümştü. ekmel bey in üstüne eğilip başını ellerimin arasına aldım ve ağlamaya başladım ''ambulansı arıyorlar hocam, sakin olun'' dedim hıçkırarak,
yüzüme bir gülüş attı. ah o gülüş... ben gidiciym gülüşü... beni mahvetti arkadaşlar. ekmel beyin üstüne kapanıp haykırdım ''dayan yiğidim!'' diye bağırdım, boğuk bir sesle ''beni bırak, zaten ölücüyüm yüce efendimizin oğlunu kurtar'' dedi. ve son nefesiyle kelime-i şehaded getirerek şehid oldu.
işte bu fedaraklık bizi biz yapan şeydir çocuklar, öğretmeni öğretmen yapan şey bu fedakarlıktır. bu yüzden hocalarınızın değerini bilin. onları bıçaklamayın onları kucaklayın, sivilde görünce onlarla savaşmayın, adi bir köpek gibi üzerlerine atlamayın, sevişin.