amerikan filmlerinden fırlamış hissi uyandıran insan. kahve içmede bir keyf sürme ya da kendine gelme amacı varken elinde koştura koştura içilen kahveden ne anlaşılır bilemem.
dejenerasyon ornegi olan insandir. turkiye'de kahve mi icilir lan? senin deden, (ki deden varsa mutlaka koyludur), tarlasinda kahve mi icerdi? kahve bize avrupadan, son 20 yilda gelmis amerikan icecegidir. icmeyelim. biz mis gibi, bin yillik turk icecekleri olan cay, kola ve sprite icelim. starbucks'tan da elimizde salgam suyuyla cikalim...
türkiye'de direk 'ne oldumcu' denir. büyük ihtimal magazin dergilerinden, hollywood filmlerinden gördüğü karelere özenmiştir. artist artist dolaşır pazarda...
ama onlarla aradaki farkın ne olduğunu bilmeden kazıklanıyordur çünkü starbucks türkiye de pahalıdır. bir kahveye yedi-sekiz lira verirsiniz, ve bu yüzden 'vay be kahveye o kadar para verebilen şahsiyet' olarak görülürsünüz. ama yurtdışında öyle değildir. amerika* da üç-dört dolara, ingiltere * de üç pounda aldığınız kahve, herkesin elindedir zaten. ortada fiyakalık bi durum yoktur.
oralardaki sıradan kahve fiyatları, türkiye'de oluyor on lira gibi absürt rakamlar...onların eline geçen paraya göre üçün beşin hesabı yok tabi...ama bizim kredili öğrenci gider, kapitalizmin ağına düşer...sokaklarda elindeki o bardakla dolaşır. bahanesi de hazır, yeni moda olmuş şimdi bu, ortada kalmışlar için: ' pahalı ama adamlar yapıyor der'
ha diyorsan ki, ben kahveye yirmi lira bile veririm ziyanı yok. zaten acelem de var oturacak vaktim yok, gittiğim yerde tüketirim. ayıpsın. sana sözüm yok.
sabahı hard coffe ve bir adet biskuvi ile açarak kendini amerikalı, şirket yöneticisi ( reklam yada arge biriminde çalışır) havası vermeye çalışan insandır.