cok bilincsizdir.10 ytl 5 euro eder, biz almanya´dayiz, en baba kahvenin yarim kilosu burada hem de tchibo, eduscho falan 4,30 dur(biz gecenlerde fransa´ya gittik, adamlar leclerc´de bir brezilya markali kahve getirmisler, kilosu- yarim kilosu da diil- 2,5 euro´ydu, ama o bir istisnaydi, ama anlayin yani-. türkiye´deki bu fiyat olayina zaten oldum olasi hayranimdir. valla size söyle söyliim, ben 12 senedir falan almanya´da yasiyorum.burada okudum, evlendim,yerlestim, bütün avrupa´yi gezdim.
su almanya´da, fransa´da, italya´da zaten hayatta olmaz(benim bildigim hicbir italyan, al capone´da dahil,tutup bir kahveye 5 euro para vermez, kardesim), ispanya´da( madrid gibi harikulade bir sehir- ki belki de paris´ten güzeldir,kac yildir "avrupa´nin en ucuz baskenti secilir yapilan anketlerde), hadi eliter isvicre´de bile hic kimse kahveyi 5 euro´ya satmaz. ben köln de holiday inn hotelinin ren nehrine bakan kahvalti salonunda kahve ictim 2euro 80 sent´ti. bütün trenler de kahve- hem de kocaman 600cl kahve- 1,80´dir. simdi isi biraz büyütelim, dünyanin en aristokrat sehri paris´e gidelim....paris´te kac yerde kahve 5 euro´dur acaba. ben harbiden bak saka falan diil, place du concorde ´da (ritz otelinin oldugu yer) kahve icmistim, o da öyle 3 euro tutmustu.
neymis o öyle yaw 5 euro´ya kahve...
ben size o isin daha acayibini söyleyeyim. benim esimin havaalanin da (bodrum) karni acikti, oarada da hamburger yapan bir adam varmis, "bana illa da bir hamburger al, acliktan ölüyorum" dedi, ben de gittim aldim, ve o hamburger´e 7 euro para verdim, geldim oturdugumuz yerde hanima hamburger´i takdim ettim, fiyatini ögrenince beti benzi atti, hem 7 euro´dan olduk, hem de hanimla "7 euro´ya da hamburger mi alinir-sen istedin karnin ac kalmasin diye aldim?" seklinde kavga ettik...bu türkiye´de neye nasil fiyat koyacaklarini bilmiyorlar azizim. millet de simartiyor demek ki...
ne kadar zengin olursan ol, gidip 10 ytl´ye kahve almayacaksin, bunu prensip yapacaksin, o türden "bilincli pahalandirma" pesinde kosanlara cesaret vermeyeceksin. gercekten söylüyorum, hepinizin evinde internet var, girin bakin almanya´daki restaurant´larin fiyat listelerine 5´i gec 4 euro´ya bile kahve bulamazsin, cok feci elestirirler adami "hemserim sen n´apiyorsun yaw, market de yarim kilosu 4 euro olan seyin iki gramini sen nasil 5 euro´ya satarsin" diye adami bir de sorguya cekerler. valla gazetelere haber olur o is burada- surda surda bi kahveyi 5 euro´ya satiyorlarmis diye....
150 tl ye seni rahat rahat konuşturabiliyorken 700 tl ve daha fazlasını verip cep telefonu alan, bir tişörte 50 ytl den fazla bayılan, evine dev gibi plazma tv kurduran, ev sayısı birken üçe beşe yükselten, belirli aralıklarla üst model araba alıp eskisiyle değiştiren, burger king te bir menüye servet bayılan,herhangi bir bar ortamına girdimi 200 milyondan aşşağısıyla geceyi bitiremeyen insanlarımızla aynı fiili gerçekleştiren kişidir.kınanması söz konusu bile değildir.harcamak için elinde parası varsa kahve için ayırdığı on milyonla gidip tonlarca üçü bir arada da alabilir,starbuckstan kahve de satın alabilir.hem belki ayda yılda bir girip kahve alıyordur ha dostlar? kişinin parasını harcadığı herhangi bir şey için, onu katagorize etmeye, etiketlemeye, yaftalamaya ne hacet? nerden geliyor bu kinin sebebi? hadi ekonomik durum bazen şans, bazen de çok çalışılarak düzelebilen bir şeydir. ya bu kazançlarla ya da kazanılmadan elde edilen ( baba parası )paralarla neyi seçmemiz gerektiğinin bir listesi var mıdır? üstelik starbuckstan 10 ytl ye kahve alan kşinin ne seçimini ne de eğer size zarar vermiyorsa kazancını sorgulamak mümkündür.üzerinde hak iddia etmediğiniz şeyler için kişileri yargılamak kimsenin haddine değildir.raybaniniz gözünüzde aypodunuz kulağınızda starbucks kahveniz elinizde minikupırınız kıçınızın altında olduğu günler diliyerek yazıma burda son veriyorum sevgili yazar insanları..*
o 10 TL aslında kahveye verilmez o 10 TL bir instagram fotoğrafıdır, o 10 TL biz de starbucksta oturuyoruz demektir telefonda görüşülen kişiye, o 10 TL kahvenin içilemeyen sonuna doğru bir kitap çıkarıp öbür eliyle de kahveye sarılmaktır.
insanları ve eğlence mekanlarını kendi kafasında kurup ona göre yorumlayan ve aklı sıra sosyolojik tesbit yapan ancak ve ancak bir usser söylemi olabilecek sözdür bu. bu salağa göre sanki pahalı olan ayıpmış gibi. alt tarafı bir kahve ise neden insanlar buna bir ortalama üzeri fiyat versinler di mi?
oysa ki, mc donlad's da böyledir. audi de böyledir. neden audi alır bir insan? neden 100.000$ vererek bir araba satın alır 3000$'a satın alabilecekken?. nedeni kalite farkıdır. ya da kaliteliymiş gibi bize sunulan pazarlama başarı parçacıkları.
siz istediğiniz kadar emperyalizm deyin, batı hayranlığı deyin, ne derseniz deyin. özenme deyin. dünyanın tüm kentlerinde kahve içilebilecek yerler vardır ve bunların sunduğu menu ve fiyatlar birbirlerinden çok farklıdır.
giden için zaten problem yok. o eğlencesine baksın.
gitmeyen de gitmesin. ne sebeple olursa olsun. ister para. ister başka duygular. kendi bilir.
ama gitmeyenin gidene laf atılması gayet saçma ve anlamsız. lan sana ne kahvehane mi açtın?
zamanında benimde şiddetle desteklediğim fakat zamanla farkı anladığım olaydır.
herhangi bir cafede bit kadar nescafeye ki üçübir aradaya su katıp yapıyor bir çoğu beş lira vermektense starbuks a gidip adam gibi bir kaveyi koskocaman bardakta daha düzgün bir ortamda içmek gayette mantıklıdır efendim tabi burda kave sevmekte önemli.
genede işin bokunu çıkarıp hergün gitmek yalnışdır varsın arada birde kendimizin efendisi olalım yahu o kadar lüks kimseyi bozmaz.