bildiğin "üçü bir arada" kahvesini janjanlı bardakta pipetle höpürdeterek içmeden, çevreden geçen insanlara "pis fakirler" bakışı atmadan, bacak bacak üstüne atıp sandalyeye yayılmadan, önemli bir iş adamı edasıyla önündeki laptopına yahut gazetene göz atmadan hiç starbucks elemanı olunur mu yahu? valla ayıp. insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur bu.
starbucks'ta yüksek yoğunlukla kahve tüketildiği, çeşit çeşit un-şeker-krema falan içeren yiyeceklerin bulunduğunu ve bunların herkesin bildiği kahve, herkesin bildiği şeker ve un olduğunu, bununla beraber orada oturan ve kahvesini içen vatandaşın biraz önce senin benim gibi sokakta yürüyen, o kaldırımdan geçen, boynuzu ve kuyruğu olmayan insanlar olduklarını da kabul edecek olursak, starbuck'ta oturan, biraz soluklanmaya ya da arkadaşlarıyla laflamaya uğrayan kişiden belli bir jargonun kalıplarını beklemeye kodlanmış zekaların hangi amaca hizmeten bir dizi uyulması gereken kurallar zinciri, şekil ve adab listesi oluşturduğunu anlamak zordur. bu zeka kahve ya da böğürtlenli pasta görmemiş midir acaba da starbucks'ta oturup bu nesneleri tüketenler gözünde büyümekte ya da küçülmekte ya da tuhaflaşmaktadır, ya da cebindeki para o kadar sıfıra sağdan yaklaşmakta mıdır ki ulaşılamayan ciğer hep mundar edilmeye mahkumdur akıl sır erdirilemez.