birkaç yıl önceydi soğuk bir kış günü idi.baktım bir starbucks şubesinin önünden geçiyorum. dedim şurda bi kapuçino içeyim içim ısınır birazda dinlenmiş olurum diye düşündüm. kapıdan içeri girdim ve kasiyerin yanında küçük tabelada içeceklerin isimleri yazıyor. isimlerin hepsi bana yabancı hiçbirini tanımıyorum. bir tek"frapuccino" ismi bana hafif tanıdık geldi.belki kapuçino'nun akrabasıdır diyerek hafif kanım ısındı buna. ve sipariş vermeye karar verdim. hay ben kör talihimi sikeyim ve sınav başladı.. -bir frapuccino rica ediyorum. +lörosbi'li mi olsun? dagrşam' lı mı olsun? -eee şey dagrşam'lı olsun.hadi ver! +hetoröl'lümü olsun? faxdöten'limi olsun? (ya sabır! ya settar!) -hımm hetoröl'lü olsun.hadi ver! +despotil'mi koyalım içine? yoksa andoze'mi koyalım? ( dışarda olsak ben seni kanırta kanırta sikerdim amma ne yapalım toplum içindeyiz. ulan sorular hep iki şıklı amk. tek şıklı olsa,"he ondan"" deyip geçiştireceğim ama seçenekler hep iki şıklı ) -eehm andoze koyalım.hadi ver. +prefoje'mi katalım içine? yoksa ardövre'mi katalım? (hay senin ananı avradını gelmişini geçmişini! nereye düştüm lan ben! ) -eee şey proflüştrjebüt katalım.hadi ver! +isminiz neydi? (aha! dedim amk. bana kamera şakası yaptılar herhalde dedim. etrafta kamera arıyorum.) meğerse bardakların üstüne isim yazıyorlarmış normal prosedürleri böyleymiş. 7 tl. verip içeceğime kavuştum. tadı'da güzeldi kahvenin yalan yok...iyi oldu bu başlık. starbucks'ta yaşadığım bu anımı sizinle paylaşmış oldum...