sürekli çaylak olan yazar-şair bozuntusu. *
otorite karşısında afacan çocuk şımarıklığı sergileyen ve uslu gibi görünüp her haltı yiyen kişidir. ne yaptıysa haklı bir nedeni vardır kendince.
ege üniversitesi felsefe bölümü doktora öğrencisi olan aşmış kişilik. ihsan oktay anar'ın odasına sık sık girer artık. lan korkar adam onunla konuşmaya. tebrik ettiğim ve inşallah üniversite almanya işini de halleder dediğim yazar.
yol boyunca sohbet edebilme imkanı bulduğum, zirveye zamansal bir denklik sayesinde gelmiş, iyi ki gelmiş yazar, *bas gazayı çalabilen bir gitar üstadı, felsefi insan.
ankaraya geldiği, hatta sözleştiğimiz halde göremediğim yazar. odtü yollarını aşındırmakta ama ne için olduğunu anlayamadım. vardır bir bildiği deyip bir dahaki gelişini bekliyorum.
Yurttaki internet kafeden cıkmayan adamdı bir zamanlar, otlu peynirine ortak olduğum insan. her ne kadar sigara içmesem de sardığı tütünle sigara kokmuşluğum vardır. yazdığı her cümlenin altında ikinci bir anlam olduğuna inanmışımdır. Bu kadar çok insanla hoşbeş edip bu kadar yalın ve yalnız kalabilmesi de beni hayrete düşüren bir diğer noktadır.
''andrei tarkovski''nin gelecek ne bilimde ne edebiyatta,sanatta; gelecek umuttadır dediği filmdir. filmin zone adı verilen bölgeye girildiği anda renklenmesi oldukça etkileyicidir. kodak filmle çekilen ilk kopyası ortadan bir şekilde kaldırıldığı için ikinci kez çekilmiş, fakat bütçe sıkıntısı nedeniyle çekimler oldukça zorlu geçmiştir. tarkovski filmin çekim aşamasında iki kez kalp krizi geçirmiştir.
çok karamsar havada geçen, umuda doğru yolculuğu işleyen, izlendikten sonra "sinema" kavramını temelden değiştiren, "yönetmen ne iş yapar", "film nasıl çekilir" gibi sorulara cevab veren mükemmel film!