stalker

entry196 galeri40 video3
    71.
  1. --spoiler--
    yazar*:

    müzede sergilenen antik bir çömleği düşünün. zamanında yiyecek artıklarını saklamak için kullanılıyordu. ama şimdi evrensel hayranlığın bir nesnesi. herkes oh' larla ah' larla onu izliyor. ve aslında antik olmadığı anlaşılıyor. dalgacı biri onu arkeologlara yutturmuş. sadece eğlence için. görüldüğü üzere tuhaf hayranlık yok oluyor. şu çok bilenler!
    --spoiler--

    her ne kadar üzerine sayısız teoriler üretilmiş ve simgesel anlamlar yüklenmiş olmasına rağmen, film hakkında fazla söze gerek kalmıyor sanırım. ayrıca bölgedeki çölü andıran kumluk arazi, evet nietzsche' nin çölüdür.
    2 ...
  2. 70.
  3. her saniyesi kasvet kokan bunaltıcı film.
    1 ...
  4. 69.
  5. filmi izledikten sonra sözlüklerde film hakkında yazılanları okudum. iyi ki filmi izledikten sonra okumuşum, yoksa katiyyen izleme zahmetine katlanmazdım... film hakkında söylenecek çok şey var tamam, dopdolu bir film ama "mükemmel","kusursuz", "hayatımı değiştirdi" gibi yorumlar nedense bana çok yapmacık geliyor... bir kere filmin çok ağır olduğunu düşünenlere katılmıyorum, aksine yönetmen lokma lokma vermiş vereceğini, insanın boğazına tıkmıyor. sahnelere çok fazla takılıp ne demek istediğini anlamaya çalışmak nafile, çünkü anlatmak istediği şeylerin üzerine öyle uzun uzun bastırmış ki, kalan ayrıntıları tamamen izleyicinin çağrışımlarını tetiklemek için serpiştirmiş gibi...

    kirli ve renksiz medeniyetten uzaklaşıp bölgenin sınırına geldiklerinde görüntü renklenir, kullandıkları araçtan inerler... alabildiğine yeşil bir manzaranın içinde yıkık dökük bir kaç elektrik direğini ve harabe olmuş bir arabayı hemen gözümüze sokar yönetmen... doğanın, "bölge" de medeniyete karşı kazandığı zaferi görürüz burada, tren raylarının arasından boy boy otlar yükselmiştir... aynı zaferi tamamen yıkılmış bir binanın geride kalan zemininden akan suyun altında kalan harabe eşyaları ağır ağır zihnimize işlerken de görüntüler; bozuk paralar, isa figürleri, mekanik aletler, bir otomatik tüfek, dikenli tel, takvim yaprağı vs..vs.. hepsi doğada gömülüp kalmıştır ve umud oradadır, "bölge"de... insanlığın gidişatını gösterir bize, "bölgenin kuralları" aslında "doğanın kuralları"dır -yazar bir otu çekiştirdiğinde stalker kızar ve yerden aldığı demir çubuğu fırlatır yazara, ondan bölgeye saygı duymasını ister- ve insanoğlu kibirli yaşamsal çelişkilerini ve saçma bilimsel icadlarını bir yana bırakıp varoluşunu doğada aramadığı sürece onlar için bir gelecek yoktur... bu yüzden umud, günümüz medeniyetinin barınamadığı ve kurallarının geçersiz kaldığı "bölgede"...

    stalker şöyle der; "izin ver planlanan her şey gerçekleşsin. inanmalarına izin ver. ve tutkularına gülmelerine izin ver. çünkü onların tutku dediği, gerçekte duygusal bir enerji değil, ruhları ve dış dünya arasında bir sürtüşmedir... ve en önemlisi, kendilerine inanmalarına izin ver. izin ver çocuklar gibi çaresiz olsunlar. çünkü güçsüzlük muhteşem bir şeydir ve güç, hiçbir şey... insan doğduğunda güçsüz ve uysaldır, öldüğünde ise katı ve duyarsız... bir ağaç büyürken hassas ve esnektir, ama kuruduğunda ve sertleştiğinde ölür.sertlik ve güç, ölümün refakatçısıdırlar... uysallık ve güçsüzlük, varlığın ve canlılığın dışa vurumlarıdır... çünkü katılaşan hiçbir zaman kazanmaz..." bu monologda tarkovski kendi dileğini dile getiriyor filmin ortasında...

    fakat sanatı ve bilimi yadsımıyor tarkovski, yolculuk boyunca en önden hep onlar ilerliyorlar; tek istediği sadece "bölge" ye karşı daha duyarlı olmaları... zira iki yolcu da tehlikeli durumlarla karşılaştıkları halde başlarına kötü bir şey gelmiyor. fakat bir zaman ikisi de bölgeye ve stalker a zarar vermeye niyetleniyorlar...

    dolu dolu film, fena değil... daha iyi de olabilirdi... daha iyisi yapılabilir...

    söylenecek daha çok şey var ama zaten ekşisözlük de uzun uzun yazmışlar... hatta ısrarla aynı şeyleri yazmışlar, merak eden ordan okusun...

    bir de daha filmi izlememişken bu yazıyı okuyorsanız, allah da sizi davul etsin başka sözüm yok...
    4 ...
  6. 68.
  7. Kendi yaptığı grafik motorunu* kullanan,radyasyondan koşarak kaçabileceğiniz nadir oyunlardandır.

    (bkz: radyasyondan kosarak kacmak)
    2 ...
  8. 67.
  9. of of of... her sanatın tek bir filmde can bulması, bitmek bilmeyen simgesel anlatımlar ve felsefi çıkarımlar, hipnotik ve dokunaklı sahneler, tarkovski dehası ve sinema. of of of...
    4 ...
  10. 66.
  11. facebook'tan beni silmesine anlam veremediğim....
    2 ...
  12. 65.
  13. çok eskiden izlediğim bir korku komedi ağırlıklı bir filmimsi şey. ne film dir ne değildir... izlememenizi tavsiye ederim.
    1 ...
  14. 64.
  15. "Zayıflık harika bir şeydir, güç hiçbir şey. Bir insan yeni doğduğunda zayıf ve esnektir, öldüğü zaman ise sert, kaskatı ve duygusuzdur. Bir ağaç büyürken zayıf, esnek ve tazedir. Kuru ve sert hâle geldiğinde ölür. Sertlik ve güç ölümün arkadaşlarıdır. Esneklik ve zayıflık ise varoluş tazeliğinin ifadeleridir." * (Filmde Stalker'in ifadeleri) *
    5 ...
  16. 63.
  17. mini zirveye geç katılmasına rağmen sohbetiyle, cana yakınlığıyla, kalitesiyle benim nezdimde sanki saatler boyu konuşmuşuz izlenimi bırakan sözlük yazarıdır.
    2 ...
  18. 62.
  19. stalker, yazar, profesör...hepsinde biraz tarkovsky, biraz sen, biraz ben, biraz da bizim bakkal feridun abi...bir iz sürülüyor. neyin? gerçeğin? gerçek ne? tarifi ne? umudunu tamamen kaybetmeyi başarabilmişsen dostum belki -boşver şirinler'i- stalker'ı da görebilirsin. biraz da şansın varsa, stalker seni bölgeye de götürebilir.

    şimdi hiç mavra filan yapmadan şunu demek lazım ki; bu film gerçekten bambaşka bir şey. dibe dalınan, okudukça öğrenilen, öğrendikçe daha bir hayran olunan bir şaheser. sahnedeki her bir nesnenin, renklerin, sessizliğin başka anlamları var gibi geliyor. ancak entelden çok entelci olmamak da lazım bi yerde. nihayetinde öğreniyoruz ki siyah köpek sette dolanırken pat diye girivermiş sahneye ve tarkovsky beğenince köpekle devam etmiş. abartmadan izini sürerken tarkovsky'nin bu yüksek sanatının, oturduğum yerden şapka çıkarıyorum ona. şapkanın yerine şort giyip, oksijen tüpünü takıyorum. teferruatlarda, detaylarda boğulalım biraz. dibe dalalım. gel gel su harika. harbiyeli. valla. en'vereyim istersen, boyu bilmem.

    -benim izlediğim versiyonda çeviri jale ve devrim dirlikyapan'ındı, ki devrim dirlikyapan ismi edip cansever'den ötürü oldukça tanıdık geldi, kendisi de şair imiş aynı zamanda.

    -dvd içindeki röportajlar, görüntüler, resimler ayrı ayrı leziz. bunlardan birinde, müzisyen Eduard artemyev'le yapılan röportajda, kendisi tarkovsky'e sıfırdan bir müzik besteleyebileceğini söylüyor. tarkosvsky'nin yanıtı şöyle: "sinema henüz çok genç bir sanat, yüzyıllık. kökleri yok. derinliği verebilmek, dünya sanatıyla bağını kurabilmek için eski ustaların eserleri gerekli." Eduard artemyev de 'hasbinallah taktı beethoven'a mozart'a herifçioğlu, halbiisem bi dinlese, bi şans verse bak, her şey nasıl da güzel olacağıdı'diye iç geçirerek arşiv çalışmasına dalıyor.

    -ve işte birkaç diyalog, söz, suskunluk filan falan:

    stalker'ın zevcesi:(...)cezaevine gidersin yakalanırsan!
    stalker: Tanrım! benim için her yer cezaevi zaten!

    ...

    yazar: sevgilim dünyamız çok sıkıcı. bu nedenle telepati ya da hayaller ya da uçan tabaklar da yok(...)dünya kesin kanunlarla yönetiliyor ve çok sıkıcı(...) bir ufo için hiç umutlanma, bu çok ilginç olurdu.
    kadın: bermuda şeytan üçgeni'ne ne diyeceksin, onu da mı reddeceksin?
    yazar: edeceğim. b.ş.ü diye bir şey yok. sadece abc üçgeni var. a kenarı b kenarı ve c kenarından oluşan. bu ne sıkıcı bir iddia. ortaçağ'da yaşamak ilginçti. her evin kendi ruhu, her kilisenin de kendi tanrısı vardı. insanlar gençti. şimdi her 4 kişiden biri yaşlı. çok sıkıcı meleğim!
    kadın: fakat sen demiştin ki bölge üst bir uygarlığın ürünüdür?
    yazar: yine de sıkıcı olmalı. tüm bu kanunlar, üçgenler, ruhu olmayan evler..tanrısızlık, bu kesin. çünkü tanrı da bir üçgense, ne düşüneceğimi bilemiyorum .

    ...

    profesör: ne hakkında yazıyorsunuz?
    yazar: okurlar hakkında.
    prof: açıkçası hakkında yazılacak bir başkası yok.
    yazar: en azından biri hiçlik hakkında yazmalı. siz nesiniz ? bir kimyacı?
    prof: daha çok bir fizikçi.
    yazar: bu da sıkıcı olmalı. gerçeği aramak. o saklanıyor ve sen aramayı sürdürüyorsun.

    ...

    yazar: insan eziyet çektiği için, sorunlu olduğu için yazar. diğerlerine ve kendine bir değeri olduğunu ispatlamak ihtiyacındadır. peki dahi olduğuma eminsem? niçin yazıyorum o zaman? ne halt etmek için? şunun için varolduğumuzu söyleyebilirim (prof. araya girer sonra, yazar devam eder) tüm bu teknoloji, tüm bu yakıp kavuran ocaklar, tekerlekler ve diğer boklar daha az çalışmak ve daha çok yemek için tasarlanmış. bunlar sadece desteklerimiz ve yapay uzuvlarımız. insanlık sanat eseri yaratmak için vardır. diğer uğraşlardan farklı olarak bu bencil ve çıkarcı bir uğraş değil. muhteşem yanılsamalar...mutlak doğrunun imgeleri!

    ...

    yeter yetişir.

    çernobil daha o zamandan patlamış sanki. her yerde sızıntı var. ah radyasyon, sen adamı öldürürsün. beynini kemirirsin. her yan balçık. her yan çamur. her yan leş. her tarafta tütün toplayıcılarının ölü bedenleri. her seste bir kuraklık. herkeste bir suskunluk. işte tam da o anda bir yeşillik filizleniyor. umut diyorlar. umut aptallıktır dostum, umut aptallıktır. dostum dostum güzel dostum umut aptallıktır. lan oğlum umut diyorum aptallıktır diyorum.

    umutlanıyorum.

    beethoven girer.
    8 ...
  20. 61.
  21. holywood sığlığı ve şapşallığının yüzüne atılmış bir tokat ki hep şaklayacak. raylarda ilerleyen manuel vagon sahnesindeki sound-track bugüne kadar ses ve görüntü arasındaki ilişkinin en güzel işlendiği film.
    3 ...
  22. 60.
  23. dvd'si çok özensizce hazırlanmış film. dvd'nin türkçe altyazı / dublaj seçeneklerini film oynarken değiştiremiyorsunuz ve son derece dandik ekstralar var. tarkovski'nin hayatı sırf metin şeklinde, üstelik de ingilizce verilmiş! yahu, en azından 10 dakikalık bir tarkovski'nin hayatı belgeseli yapmak çok mu zor? gerçi film yapım tarihi itibariyle ekstralara çok müsait olmayabilir ama sinema tarihinin böyle büyük bir filminin dvd'si hazırlanırken biraz daha yaratıcı olunabilirdi. örneğin varsa kamera arkası görüntülerden konulabilirdi, tarkovski uzmanı olarak bilinen sinema yazarlarıyla film hakkında söyleşi yapılabilirdi.
    ama sadece film için bu dvd'nin her sinemaseverin arşivinde bulunmasının gereği kuşkusuz.
    1 ...
  24. 59.
  25. Sözünde duran yazardır. bana söz verip ortamın bi türlü müsayit olmamasında dolayı bana sarma alman tütünü sigarasından saramamıştır ama yolda ayaküstü de olsa sarıp içmemi sağlamıştır. *
    1 ...
  26. 58.
  27. bir başka zirvede buluşmak istediğim dost. ellerine sağlık kendisinin, yakında görsel ortamlarda parlarsa burada kimse suçlu değil.
    1 ...
  28. 57.
  29. tarkovsky nin muhteşem filmi. stalker '' iz sürücü'' hatta gaza gelip üzerine makale yazmışlığım vardır.
    1 ...
  30. 56.
  31. 2006'da yerleske net döneminden tanıdığım, zamanında edebiyat ve şiir üzerine lafladığım yazar..apartmanımızın yöneticisi, iyi bir kalemi vardı, güzel şiirler yazardı..burada tekrar karşılaştığımıza kendi adıma çok sevindim..
    1 ...
  32. 55.
  33. felsefe insani olmasi yetersiz olup kendisinin dil felsefesi yaptigini söylemek isterim , kendisinin 5 - 6 yil sonra adini bazi yerlerde gecirecginin düsünüyorum - üniversite bazinda - ... bunun haricinde sakin görünüslü , sessiz ancak düsünecegin aksine sicak kanli birisidir helaldir , yarica perdesiz gitar calar... Yillarca viyanada(!) piyano dersi almistir...
    1 ...
  34. 54.
  35. yamulmuyorsam 2007'de bursa hossobetler zirvesi'ne tanıştığım keyifli sohbetlerini dinlediğim * ara ara lafa karıştığım iyi bir yazar.
    1 ...
  36. 53.
  37. izledikten sonra, zone'a giderkenki sahnede çalan müzik ve atmosferi unutmak imkansızdır.

    http://www.imdb.com/title/tt0079944/
    2 ...
  38. 52.
  39. müzikleri bir harika olan bir başyapıt.
    1 ...
  40. 51.
  41. 50.
  42. nuri bilge ceylan'ın uzak filminde 'çakma entel' kişinin misafiri yanındayken kasına kasına izlediği, misafirinin gidişinin hemen akabinde porno filme döndüğü sahnede nuri bilge ceylan'ın büyük usta tarkovsky'nin o harika filmine saygı duruşunda bulunduğu filmidir.
    5 ...
  43. 49.
  44. karşıyaka gibi pırıl pırıl insanların yaşadığı bir semte daha da kalite katacak ayaklı kütüphane.
    2 ...
  45. 48.
  46. bu filmde stalker rolündeki Aleksandr Kaidanovsky 49 yaşında içki şişeleri arasında hayata gözlerini yummuştur. filmin sonundaki stalker'ın ruh halini tamamlayıcı bir son olmuş malesef.

    --spoiler--

    Stalker: The Zone wants to be respected. Otherwise it will punish.

    --spoiler--
    3 ...
  47. 47.
  48. ricamı kırmayıp beni sevindirmiş olan yazar. konu hakkında bilgi veriyim gamla ilgili sorularım olacak uygun bi vakiite...
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük