filmin en önemli 3 karakteri tarkovsky'nin birer yansıması gibidir. profesör yaşama karşı, hakikate karşı nötr bir duruş sergilerken, yazar bir umutsuluk içindedir ve tümüyle denemese de büyük bir karamsarlık içindedir. stalker* ise gerçek mutluluğu yaşadığı yerde değil bölge'de bulmuş olan bir insandır; insanlara yol gösterirken gerçeğin ne olduğunu merak etmez. umutsuzlara, zayıflara yol gösterir sadece. bu üç karakter de andrei tarkovsky'nin sanatçılığının ve insanlığının üç yönünü yansıtır ve bu yolculuk sırasında üçünü de üstü kapalı bir anlatımla betimler.
1979 sscb yapımı mükemmel bir tarkovski filmi. bilim kurguya farklı bir bakış açısı sunan bu yapımda şahsım adına en dikkat çekici sahne treleybüs ile bölge'ye giderlerken raylardan gelen sesin bir müddet sonra müziğe dönüşmesiydi. sahneler aşırı derecede durgundur 2 süper film birden tarzı seyirci profiline sahip kişilerin ikinci film olarak seyretmeleri önerilmemektedir. filmin kendi içerisinde bir felsefesi olup sanki hayatın sırrını kulağınıza fısıldıyormuşçasına mükemmel repliklere sahiptir. Sağlam kafayla seyrederseniz filmden alacağınız zevk katlanarak artacaktır.
s.t.a.l.k.e.r - shadow of chernobyl oyunu, çernobil faciasından kurtulan ve orada yaşayan insanların maceraları ile ilgili bir fps. oyun, mutasyon geçirmiş canlılarla, normal canlılar arasındaki hayat mücadelesini konu alıyor. detaylı grafikleriyle, benchmark için ideal oyunlardan biri.
fi tarihinde yazılmış bir girdi*si yüzünden üç gün evvel süresiz* çaylaklık cezası alan, iki gün sonra da hiçbir açıklama yapılmadan cezası kaldırılan yazardır. moderasyonun akla mantığa sığmaz uygulamalarından, sözlük formatının garipliğinden bıkıp usanmıştır. istense, benzer gerekçelerle her hafta yeni bir ceza alabilecek kadar da * tehlikeli girdisi vardır. piyango hangi tarihte vurursa artık...
yazmaya da niyeti kalmamıştır ya, bir avuç güzel insanın muhabbeti olmasa verdiği bunca emeği düşünmeden çekip gitmeyi düşünmektedir.
bir gün, saçlarımız ağardığında ve kendisi çok uzaklardan bir sigara sarımlık umutlar getirdiğinde, hani belki bi' ihtimal çocuklarımız ilkokul çağına geldiğinde karşılaşırsak, ya da kendisi o meçhul kasabaya yerleştiğinde yazacağım gönderilmemiş mektuplara yapıştırdığım pul, yalnızca özlemekle müsemma iken, saatleri "tatanga" ya kuracağım yazar.
çok karamsar havada geçen, umuda doğru yolculuğu işleyen, izlendikten sonra "sinema" kavramını temelden değiştiren, "yönetmen ne iş yapar", "film nasıl çekilir" gibi sorulara cevab veren mükemmel film!