ülkemizin yalnız insanlarıdır , hukuk fakültesini bitiren bu genç insanlar çok geçmeden türk hukuk sisteminin gerçek yüzüyle karşılaşırlar, fakülte yıllarında sözleşmede irade hürriyeti, pozitif hukukta mülkiyetin felsefesi, devletin hukuki kudretinin sınırları üzerine kafa yormuş çalışmış bu genç insanlar, bu dönemde icracı memurlara ne kadar bahşiş verileceğini , dünyanın en çakal müvekkilleriyle nasıl iletişim kurulacağını öğrenirler , yazılacak şey çoktur sayfalaraca yazılabilir lakin yazarın elleri üşümektedir.
Stajyer avukat 3 kuruşa beli kırılan kendi hakları yasalarla kısıtlanmış olan fakülteden yeni mezun olmuş icracı memurlar tarafından yemlik olarak görülen kafası karmakarışık hukuk sisteminde varlığı yokluğu pek belli olmayan bir garip insan yavrusudur
kendisi ne avukattır ne de öğrencidir.ilk günlerinde kuş gibidir icra memurları stajyerin gözü açılana kadar onu parmağında oynatır..stajyer 3-4 ay sonra kıvama gelir ve düzene uymaya başlar.
öğrencilikten kurtulamamış kendini saç baş dağınık salaş pandıaras kotlarla adliyelere atan hööö!! diye kalakalan 1 yıl süren bir hikayenin yargı ayağının amele insanıdır. tabi bu arada " keşke şu zarf kenarlarına aromalı birşeyler katsalar da böyle kuru kuru olmasa " diye de iç geçiren bir garip insan yavrusudur .
hukuk fakultesinden mezun olan kisinin sonra baroya kayit icin 6 ayi adliyede 6 ayida avukat yaninda olmak uzere toplam 1 sene boyunca tasimasi gereken eziklik yaratan sifat... sen git kol gibi 1000 tane kitabi hatim et *,herkesin haftada 20 saat dersi varken senin 40 saate yakin dersin olsun, sonra mezun ol, 1 sene boyunca da ne isle istigal ettigini soranlara "stajyer avukatim ben... gibi ezik bir cevap ver, karsi tarafinda agzindan "ne guzel" sesi cikarken kicindan kahkaha sesleri yukselsin... bu adliye staji denen meret zaten buyuk yalandir, amelelik sirf, baklava borekle gitmeden 6 ayi geciriyorsun... ama bir staj eziyet, pardon egitim merkezi denen bir toplama kampi vardirki... aman aman allah dusmanimin basina vermesin... bir cok avukatin su anda ki asiri asabiyetlerinin sebebi orasidir.
hukuk mezunu sayısının artmasına rağmen son zamanalarda nedense pek rastlamadığımız avukat adayı. ya işe ihtiyaçları yok ya da hemen istihadma ediliyorlar.
kanuni düzenlemeler gereği ücret vb. gibi herhangi bir sosyal hakkı veya sigorta gibi sosyal bir güvencesi bulunmayan, bununla birlikte öğrenci sayılmayan ve dolayısıyla öğrencilik dönemindeki haklarından da yararlanamayan, hakim/savcı stajyerleri gibi maaş - ödenek almaları konusunda bir hüküm bulunmayan; stajlarının ilk 6 ayında adliyelerde, ikinci 6 ayında da avukat yanında çalışmalarına rağmen ülkemiz kanunlarında kendine yer edinmiş çırak tanımına uyan kişilere tanınmış kadar olsa bile sosyal hak ve güvenceleri de bulunmayan; tüm bunlara rağmen ve bununla birlikte stajın ilk 6 ayında duruşmalara, keşiflere, soruşturmalara, karar görüşmelerine, yazılmalarında hazır bulunması icap eden; devam zorunluluğu çerçevesinde adliyede hazır bulunan; ikinci 6 ayında yanında staj yaptığı avukatın gözetimi ve denetimi altında, sulh hukuk, sulh ceza ve icra tetkik merciilerinde duruşmalara girebilen, icra müdürlüklerindeki işleri yürütebilen kişilerdir.
keza bunlardan dolayıdır ki bazı kötüniyetli kişilerce "ucuz iş gücü" olarak görülebilmekte, iki arada bir derede bir statüde bulunmaktadır.
küçük dağları ben yarattım havasından sıyrılmak için henüz yeterli zamanı geçirmemiş kimselerden bazılarının dahil olduğu sınıf.
Staj yapmak için bulundukları adliyelerde iş yükünden ezilen memurlar tarafından hoyratça kullanılan, geçici hizmetçi gözüyle bakılan bütün bunlara rağmen mesleklerini öğrenmeye çalışan güzelim insan.
Okul kredisini mesleğe başlayınca rahat rahat öderim diyerek iplemeyen fakat ücretsiz staj döneminin kendisine verdiği dersle hakim-savcılık sınavına tutunan kimsedir.
hukuk camiasının en zavallısı en horlananı en bağra basılası üyesidir. an gelir mübaşir dahi ona fırça atabilir, sorduğu-söylediği şeylere sinek vızıltısı muamelesi yapabilir. gerçi mübaşirler ayrı bir dosya olup bu tavrı avukatlara dahi sergileyebilirler ama "avukat"tan bahsediyorsak mübaşir bu üslubunun karşılığını alır. ama stajyer avukat bu karşılığı da veremez zira inkar da etsek mübaşir işin perde arkasını stajyer avukattan iyi bilir ve bu gariban stajyer de bu farkı hissettiğinden ona yaranma psikolojisine girer ki işi görülsün, çalıştığı yerden bir aferin kapabilsin.
"çalıştığı yer" ise ayrı bir konudur tabii. 3 kuruşa 10 kuruşluk iş yaptırmaya çalışan zihniyetin elindeyse ki pek muhtemeldir, meslekten soğumaması için hiçbir sebep kalmamış demektir.
bu süreyi hakkaten staj olarak görürse acayip ekmeğini yiyecek avukattır.
satırlarımda çirkinleşip, adalet ve vicdan yaralarcasına, fazlasıyla profesyonel olarak önerilerimi dile getiricem. avukatlığa, adaletin yılmaz bekçiliği olarak bakan arkadaşlar ayrılsın derhal. "paranın amına koymak istiyorum" diyen gebeşler, yanaşın yanıma.
iyi bir avukat, kanunları ezbere bilen, muhakeme ve mukayese yeteneği iyi olan zatı şahanelerden çıkmaz sadece.
"iyi bir avukat olmak istiyorsan", müvekkilinden para istemeyi bileceksin. istemekle kalmayıp çatır çatır almayı bileceksin. unutma, müvekkilin senin en büyük düşmanındır. o yüzden staj süresince, kurt avukatın yanında görüşmelere katıl. para nasıl istenir, ne zaman ne kadar talep edilir bunları öğren.
"iyi bir avukat", müvekkilini asla rahatlatmaz. her zaman tedirgin halde tutar. garanti veren avukat gerizekalı avukattır. cezanın üst sınırı 3 ay yatmaksa, her zaman müvekkilini o 3 ay tehtidiyle yaşat. hem para tahsilatın rahat olur hem de olası bir terslikte "bu risk her zaman vardı. temyizde döndürmeyi umuyorum" diyebil.
kendine bir tutum belirle bu süre boyunca. müvekkille nasıl konuşulur, duruşma esnasında ses tonun nasıl olmalıdır. bu dönemde etkileyici, karizmatik bir avukat hayat kurtarır benden söylemesi.
kalem işlerinden sıkılma. kalemde azar yediğinde küsüp köşene çekilme. avukatlıkta iş kalemde biter. müvekkil karar yazdırmak için seni sıkıştırır, işini yaptıramadığın kalemde yazılacak kararın gününü sen değil o küstüğün memur belirler. yeri geldiğinde yutkunmayı öğren, alttan almayı, hatun memura "abla sen saçını mı kestirdin demeyi" sonra yoz bir mübaşire olmadık dosyayı çıkartmak için yakasında gördüğün ankaragücü rozetinden hareketle "baba gecekonduda tayfasıyla mı izliyorsun maçları?" diyebilmeyi. para, hediyeler, rakı masaları çoğu kapıyı açar. ama bazen çenenle bağlamak zorunda kalacaksın çünkü.
süreç önemlidir. o bir sene sana çok şey katar ya da senden çok şey götürür.