ilk başlarda ezilmektir hanımlı beyli konuşmaktır. daha sonra el ense olur genellikle ama işin en kötü kısmı ve şu an uğraştıgım hadise (bkz: staj defteri)
fax çekmeyi sanat haline getirmekte üstüne yoktur satjyerlerin. bitsede gitsek havasındadırlar şafak sayarlar ve aynı otobüse ne kadar daha bineceğini hesaplamaya kadar psikolojik sorunlar yaratabilir.
genellikle fabrika da yapılan 30 iş günlük işe gidip gelme süreci. öğrenciye faydalı olduğu söylüyorlar. ( muallaktayız)
şimdi geçen sene 30 gün yaptım. bu 30 günün 3 haftasında beni ambarda görevlendirdiler. bu süreç boyunca 1800 adet yedek parçanın fotoğrafını çektim+ excele köprüledim bu fotoları. geberdik ama. neyse bu sene de aynı yere kısmet oldu. sordum ustaya yaptığımız işe yarıyor mu? diye... bizden sonra bi karışıklık olmuş ( beceriksizlikten) yaptığımız çalışmayı silmişler.
ben bunu duydum, bir güzel saydım, sevdim içimden...... ( belim bile ağrımıştı)
özet geçeyim: stajda bişeyler yaparsın faydalı oldum sanırsın... ama böyle sıkip atarlar adamı...
zorunlu değilse yapılması mantıksız eylem. o kadar gereksiz ki.. o kadar olur.
genelde hırslı kızlarımız yapar; "sen çok iyisin mezun ol seni alıcaz hemen" gazıyla çalıştırılır sonra da mezun olunca "hadi len" tepkisiyle karşılaşırlar.
not: meslek lisesi şu bu vs tarzı staj gerektiren işler hariçtir.
meslek ve sağlık liselerinde okuyan arkadaşlarımdan edindiğim izlenime göre bayağı zor birşey. yok sigorta poliçesi, yok raporu, yok günlüğü. yazık be.
dönemsel staj isimli bir şekli de olan, meslek için ön bilginin edinildiği deneme sürecidir. kapitalist üretim ilişkileriyle birlikte uzun dönemli, yaz dönemli olarak şekillere girmiş düşük ücretle ve güvencesiz işçi çalıştırmanın yollarından biri olmuştur.
herkesin fotokopi çekmeye taktığı olaydır. fotokopi çekmeden nasıl çektireceksin ayrı mesele ama çekmeye niyetli olanları da son kanun vurmuştur. zorunlu staj hariç hiç bir firma kabul etmiyor.*
tıp öğrencileri için parasız çalışmak. üstelik gece nöbetli filan. az buz değil tam gün çalış üstüne tüm gece çalış ertesi sabah dinleme filan yok haaa! yeinden mesahi. fıçı diyolar buna.
bir mütercim-tercümanlık öğrencisi için sıkıcı olabilecek hadise.
bir haber sitesi için günde bir çeviri yollamam gerekiyor, toplam 75 çeviride stajım bitiyor. lakin daha 40 çeviri oldu ve ben çok sıkıldım. haber bul, haberi çevir, haberi yolla. hayır elime iki kuruş para geçse bari...
staj için parasız işçi bulma yöntemi diyenleri saygıyla selamlıyorum.
yararlı olucağı sanılan bir çeşit eziyettir. birkaç gün iyi geçer mesela. sayıldığını zamanla kaynaşacağını düşünürsün.
- bir dakika bakarmısın x hanım
birkaç hafta sonra
- şey al şunları fotokopi çek.
farklı masalarda yemek yersin. sinirlendiklerinde kendini kum torbası gibi hissedersin.
ay saymana neden olur. "oh be 4 ay kaldı. 4 ay daha sabret kızım." 4 ay!!?
iyi yanıda vardır tabiki.
okulunu özlersin.
o "hadi bugün çok sıkıcı dersler var kaçalım lan", dediğin okulu...
başlarken cok bişey öğrenileceği hevesi ile başlanıp, ikinci gün sonunda bu ne amk bı cacık yapmıyorum dememe sebebiyet veren.. zorunlu değilse keyfi yapılması önerilmeyen, kimsenin sorumluğunu vermeyeceği sadece ayak işlernin yaptırılacağı, benim gibi torpille bulunduysa fotokopi bile çektirilmemesi sonucu ezıyete donusen, zımbırtı durum...
bu şeyin mesleğe hazırladığı iddia edilir ve bu yüzden yazın öğrencilerin eğitilmesi için x iş yerinde vakit öldürmeleri gerekmektedir.bu vakit fotokopi çekerek ayak işleri yaparak geçer.Kısaca stajyerlerin yedikleri şeye denir bu meret. ****
ogrencının zorunlu tatlı belasıdır. maksatının ısı ogretmek olmasına mutevellıt; ısın, aslında hakkaten ogrenılemeyecek garıp bısı oldugunun anlatıldıgı, ogrencı yaz toplama kampı tadındakı mekanlar butunene verılen addır.
daha ilk günden ömür çürütendir. lan daha ilk günümüzden bu kadar yüklenilir mi, şu ana kadar doğru dürüst kimseyi muayene etmemişiz, maketlerle uğraşmışız formalite anamnezler almışız. yok o değil, bu daha kolay diye pediatriden geçiş yaptık daha beter çıktı anasını satayım. başım ağrıyor lan.