dünyanın ve yurdumun bir gerçeğidir bu görüşme.hayatın zor yanlarından birisi, bir devrin kapanıp yeni bir mesleki alana doğru yayılmaktır.*
mesele şu: bir okula gideceksin, teorik bilgilerini başına taç yapıp ileride pratiğe dökeceksin.ve bunun içinde staj adı altında bir alıştırma, diğer tabirle * gibi bir şey yapacaksın ki esas meseleye apansız yakalanmayasın.eh, tabi nacizane biz de bir okulun sondan bir önceki yaz döneminde staj yapmaya karar verdik bir çok körpe ve azimli genç gibi.verdik ama yumurtayı da bekldik anasını satayım.son anda çaldık birkaç kapı ama olmadı.neyse ki torpilsiz bir taşın yerinden kıpırdamadığı memleketimizde biz de birkaç bağlantı yakaladık.ve başladık müzakerelere.ama ne trafik lan öyle, kağıtlar, imzalar, konuşmalar, nasihatlar...sanırsın koç holding bünyesine yönetici olucaksın.ama değil, normal bir gümrük müşavirliğinde ofis ortamında takılacaksın, hepsi bu bilader.
altında çalışacağım * adamla adaş çıktık anasını satim.üstüne yetmedi, aynı bölümdaş çıktık.**ilk telefonda konuştuk, anlaştık, ya da anlaştığımızı sandık, herneyse.finallerdi, okuldu bitti en sonunda ve adamın altında çalışacağım yeri görmeye gittim.alalade bir teras, 3- 5 masa, 2 bilgisayar gibi demirbaşlar ve 3 adet ne rütbede olduklarını çözemediğim insan.ilk göze çarpanlar bunlardı.oturduk, hoş beş derken adam benim saçlara doğru çakma bir bakış attı ve taşşaklarının arasından baka bir halde 'yalnız şöle bir sorun var, saçların! "hayır öldürün lan beni, yaşatmayın yani.yeterin bea, ne bu böyle!tabi o an bunları söylemedim.değil ya, söyleyemedim işte. *nereye söylüyorsun, zaten zor bela bulmuşun.neyse tabi suratımda yavşakça bir göt olmuşluğun izleriyle "nasıl yani?ben hallettik sanıyordum bu konuyu"diyebilmişim o an sadece, şoktan sonra anlattılar.herifin yüzüne puştça bir ifade yayıldı, anladım o an bir ibnelik olduğunu işin içinde.ben de eski yavşak moduna tekrar geçtim ve gülümseyerek "valla ben saç kestiremem, 3- 5 hafta beraberiz hepsi" deyince herif bana kısa bir mesleki mesaj öğeleri içeren ve ak sakallı dedelerin nasihatlarını içeren sempozyum düzenledi.ben de he dedim geçtim.herif patron edasıyla "neyse, bu seferlik böyle olsun"dedi.gavata bak hele, öyle tabi.2 gün fotokopi işleri genel müdürü olacam, üstünede saçlarımı kestiricem.*
birkaç soru sordular sonra, şu nedir, nerelisin, ingilizcen de var demek... *
elime dosyalarımı aldım, çıktım caddeye.kendimle konuşarak gidiyorum çok sonra farkettim bunu millet bana tip tip bakınca. **nasıl bir yolda gittiğimi ve neler olacağını tahmin etmemeyi isteyerek yol aldım.telefonum bozuktu, tamirci aramaya başl...*