bazi okullarda staj raporu yetmezmis gibi, bu salak defterin doldurulmasi dahasi kuruma imzalatilmasi istenir.
eger kurum sizi bir kisinin yanina vermediyse isiniz istir. soyle ki;
sene 2002, limon staj icin tpao'ya gider. ama sagolsun tpao'daki amcalari, su anki amirleri, stajyerlere "aaa sizin sayiniz 35in ustunde biz sizi birimlere dagitamayiz." derler. limon ve arkadaslari da "ee napcaz biz o zaman?" dediklerinde ise, bu amcalar "biz size seminer programi hazirladik 45 gun boyunca, sabah 9 - aksam 5 arasi onlara katilacaksiniz." derler. neyse limon, 45 gun sonra okuldaki derslerden farki olmayan bir staj tamamlar. staj defterine su gun, su anlatildi diye tek tek yazar. konularin aciklamalari da rapora yazar ardindan da okulda stajyerlerle ilgili hocaya gider; "hocam ben yazdim bi kontrol edermisiniz oyle teslim edicem." der. hoca da; "olmus olmasina da, imzalar eksik. tek bir kisinin yaninda staj yapsaydin rapora ve deftere o kisi imza atardi, simdi sana tum seminer verenler anlattiklari yerleri imzalasin." der ve karmasa baslar. limon, kuruma gider, tek tek seminer verenleri bulur, izne cikanlarin izinden donmesini bekler ama 2 hafta icinde de anlatilan tum seminerler icin imza alir. sonunda da staj raporu ve defteri imza defterine donmus olarak okula verir.
sadede gelirsek gunu gunune staj defterini ya da raporunu yazip, imza almakta yarar var. sonra ananiz agliyor.
genellikle stajın son günlerinde internetten bir iki copy- paste ile doldurulan bir boka yaramayan defter.
özenip büzenip yazmasanızda olur. onaylayan adamlar ''uf uf'' diyerek onayı basıyor çünkü.
genellikle stajın son gününe kadar doldurulmayan, özellikle son hafta doldurulma telaşına girilen defterler.
genelde şöyledir:
1. gün: fabrika hakkında bilgiler verildi. işte fabrika şu şu şu tarihte üretime başlamıştır, şu kadar işçi çalışmaktadır, bu kadar üretim yapmaktadır, fabrika önümüzdeki yıllarda kapasitesini arttırmayı hedef belirlemiştir, falan filan hede hüde hede hede...
2. gün: genel üretim hattı incelendi, genel üretim hattı şöyledir böyledir, hüde dede hedü düdü düdü, falan filan
3. ve 4. gün: gelen malzemelerin depolandığı stok alanı incelendi, stok alanı üretimin başlangıç noktası olup, şöyle şöyle hususlara dikkat edilerek, hergün kontrolden geçirilerek, falan filan, haşmen fişman hede hüdü
5. gün: üretim için malzemenin hazırlandığı ilk alan incelendi, burada stoktan gelen malzeme çeşitli kontrollerden geçirilerek şöyle, böyle, hede hüde dede, falan filan...
2.hafta: numune alma işlemi ve ar-ge lab. incelendi, ilk malzeme ve üretilen ürünlerden numune alınması şöyle böyle, hede hüde dede şeklinde olmakta, malzeme lab. ta ise şu şu deneyler, bu bu deneyler yapılmakta, deneylerle ilgili sonuçlar şekillerde çizilmiştir.
3.hafta: hede hüde biriminde geçti, düde düe hakkında bilgiler, şöyle...
4. hafta ve son gün: fabrikanın diğer birimleri şöyledir, böyledir ve son gün yöneticilerden son bilgiler alındı, defter imzalatıldı, karşılıklı teşekkürler edildi. fabrika hakkında kişisel görüşlerim şöyledir, böyledir, falandır filandır.
genellikle tüm defterler böyledir, ancak gerçek hiç de öyle değildir, işte gerçek:
1. gün: kimse ilgilenmedi, çay ocağına gidilip çay kahve içildi, diğer stajerlerle lak lak yapıldı
2. gün: yine kimse ilgilenmedi(çay ocağından sorumlu abi hariç)
3. gün: "bugün yönetim kurulu toplantısı var, ayak altında dolaşmayın denildi", bayan stajerlerle bir cafeye gidilip okey oynandı, lak lak edildi.
4. gün: yine çay ocağında geçti
5. gün: önceki gün "yarın cuma gelemseniz de olur " denildi, işimize geldi gitmedik
2. hafta: aylak aylak dolaşıldı, öylece çalışan işçilere bakıldı, bilgisayardan bol bol chat, msn, facebook olaylarına yapıldı
3. hafta: bir işçi "al bakalım şu poşeti de şurdan numune al da gel" dedi, numuneyi derste öğrendiğimiz şekilde ayrıntılara dikkat ederek alırken, işçi geldi "ulan 2 saatte numune mi alınır, bir şeyi beceremiyorsunuz, yürüyün çay ocağına ayak altında dolaşmayın" diye çıkıştı, sinirli olan stajer arkadaşın gururna dokundu, gitti yöneticiye şikayet etti, yönetici de "karışmayın lan işçilerin işine siz" diye bir fırça da ondan yenildi.
4. hafta: son hafta defter doldurma telaşına girildi, yöneticilerden döküman istendi, "şu beye gidin", "o hanıma gidin" diye diye bizi pinpon topuna çevirdiler, sonra eski stajerlerden bulunan bilgilerle, arık ucu yenmiş, sararmış föylerle yarım yamalak defter hazırlandı
son gün: güç bela defter dolduruldu, yetkili defteri imzalamadan evvel "böyle bedava imza atmam" diyerek, bir şey ima etti, hemen aramızda para toplandı baklava, börek alındı, yöneticilere dağıtıldı, sonra yetkili bir güzel okumadan her sayfanın altına imzasını attı, sekreterde mühürü vurdu, giderken sadece çaycı ile vedalaşıldı...
bir nevi sözlük. staj esnasında ne yaptığına dair ve olumlu bilgiler ile doldurduğumuz, yeri geldi salladığımız(tamam lan hepsini salladık), yeri geldi kitaptan defterden alıntılar yaptığımız sevimli a4 kağıtlarını içinde bulunduran antetli düz kağıt defter.
ayrıca:
staj bitimi için son düzlük koşulduğunda, anca aklına gelir staj defteri teletabilerin..
son ana bırakılan, yazacak birşey bulunamadığı için ordan burdan kopyalanan bilgilerle yapı kitabına dönen, bitse de kurtulsak dediğimiz, fotoğraf albümü tadındaki defter.*
kimsenin okumadığı ve bi sikime yaramayan, lüzumsuz, dostlar alışverişte görsün defteridir, ama doldurulmazsa da götünden kan alırlar, okul bitmez. en iyisi bi şekilde copy paste yapa yapa doldurmak ve psikolojik bi harp olan bu sabır testi defteri, ilgili kişiye (genelde asistan olur bu şahıslar) verip kurtulmak.
staja başlarken yapılacak en kolay işin bu defteri yazmak olduğu düşünülürken stajın ortalarına yaklaşıldığında asıl mühim olanın defteri yazmak olduğu anlaşılır ve bu süre boyunca her gece karabasan gibi üzerinize çöken staj defteri fobisi sizi yiyip bitirir ve en nihayetinde staj defterini vermek için tanınan son gecede sabahlara kadar uyunmayıp saçma sapan ayrıntılar doldurularak malum defter yazılır. geçmiş olsundur. **
insanın onca işinin arasında sinir sistemini yıkan defterdir. yazmaya vaktiniz olmaz ertelersiniz, yazmaya vaktiniz olur yorgunluktan kelimeleri toparlayamazsınız, öyleyse yarın dersiniz ve bakmışsınız ki aradan 4 ay geçmiş hala tek çizik atılmamış deftere. işte bunu yapan zeki yazar, oturur sabahtan akşama kadar o defteri sızlana sızlana doldurur.
staja başladığınız gün meraklısınızdır ve iş yapmaktan zevk alırsınız. derken 2. gün gelir ve sıkılırsınız. hergün aynı şeyleri yaparsınız ama staj defterine "bugün dün yaptıklarımın aynısını yaptım" yazamazsınız. sene sonunda hepsi birden doldurulur gecesi gündüze karışır kişinin. defter imzalanır, rahat bir nefes alınır, sınıf geçilir.
hala nasıl yapılacagını bilmediğim olay. her sabah bugun yazıcam diye baslıyorum gune ama bir turlu olmuyor.
yahu ne yazıcam bu deftere neyi nereye nasıl koyucam anlamıyorum.
yaz tatilini kabusa çeviren olay tamam staj bitti ne defter mefter bırakın bu işleri.