- blok ülkeleri üzerinden yapılan plansız destekleme alımları,
- o dönem dünya ticaretine hakim olan dolar, mark ve yene karşılık rublenin zayıf kalışı,
- gereksiz büyük bütçeli askeri yatırımlar,
- blok ve arap ülkelerine yapılan askeri satışlardaki inanılmaz ticaret zararları,
- afganistan işgalinde sovyetler birliğini oluşturan lobi gücü yüksek olan bir çok devletin desteğini çekmesi,
- tarım üretimindeki sert düşüşler,
- blok ülkelerine verilen büyük meblağlı kredilerin geri ödenmemesi,
- sosyo-ekonomik uyanışın getirdiği toplumsal hareketler.
sovyetler birliği yıkılmamıştır, (collapse anlamında), içeriden dışa doğru parçalanmıştır (imploded). önce sosyalizmin becerilememsi süreci başlamıştır. ekonomik olara 80lerde biter zaten sosyalizm. sürekli devrimin dışına çıkan yönetim reform yapmaz. düşünce özgürlüğü de baltalanınca, bildiğin tam faşzim başlar. sosyalizm ortadan kaybolduktan çok sonra da devlet yıkılır.
ekonomik yozlaşma: 1980 yılı itibari ile ekonomik büyüme yüzde sıfırdı.
askeri harcamalar: gsmh nın 15-25%i kadardı oysa aynı tarihlerde amerikada bu rakam 5-7%, arasında değişiyordu. yani çok fazla tüfek ama çok az süt vardı.
politik yozlaşma: parti yöneticileri hayatlarından fazlası ile memnundular. en çok ihtiyaç duyulduğunda reform yapmadılar.
ideolojik yozlaşma: herşeyi kontrol edicez diye, bireysel fikri girişim engellenmiş ve bunun yerine tehditler ve eski şeflerin özlü sözleri almıştır. (buna zaten faşizm de denir)
milliyetçilik: toplumun 50%si rus değildi. ekonomk sorunlar ortaya çıktıkça rus olamayanlar birliğin parçalanması için çaba gösterdiler. yöneticiler de silahları tutup onlara çevirmeyi uygun buldular bu da daha fazla memnunniyetsizliklere neden oldu. bu fasit daire de en sonunda ayrılığa kadar gitti.
Mihail Gorbaçov'un 1985'te SSCB'de liderliğe getirilmesi ve Sovyetlerin mevcut yönetim anlayışını değiştirmeye yönelmesi en büyük nedendir kanımca. zira kendileri komünist iktidarı demokratik uygulamalarla halka yaklaştırmayı amaçlamıştır ki buda hazin son demektir.
sovyetler birliği, duvarın yıkılması sonrasında dağılırken aslında kabuktan ibaretti. taştan binalardı, içi boş ve ıssız. dağılan, stalinin inşa ettiği imparatorluktu, ne sovyetti, ne lenin.
leninin hastalığı ve suikast sonrası neredeyse iş göremez hali, sovyetler birliği komünist partisinde amansız liderlik savaşına yol açtı.
stalin güçlü liderdi. parti münasebetleri sağlamdı. bu önemliydi. troçki olsun bukharin olsun, stalinin nasıl bir bolşevik olduğunu, aslında bolşevik olmadığını iyi biliyorlardı. bu iki liderde -troçki-bukharin, lenin daha sağken sallantılı kişiliklerdi. troçki siyasete menşevik saflarda katılmıştır. bukharin lenine muhalefet etmesine karşı ona hem teorik olarak biat etmiş, pratikte desteklemiştir.
stalin parti başkanı olduğu anda aslında kararlıydı tasfiyeye. uygun koşulları bekliyordu. leninin önderliğindeki merkez komitesi üyelerinin çoğunun karısını, ailesini rehin almıştır. itaat eden yaşamıştı.
en önemli rakipleri olan troçki ve bukharin genelde bu rezalete göz yummuşlardı. buharini 1929 da tutuklattırır. geçmiş başarılarına binaen bırakılır. ama artık ölüm takiptedir. 1939 da kurşuna dizilir.
troçkiyi öldürmeye cesaret edemez. önce partiden tasfiye eder, sonra sürer ve nihayet meksikada tertiple yok ettirir.
1936-38 duruşmaları sovyet ruhuna son darbedir. idamlar sürgünler.
2. muazzam savaş, her şeye rağmen kendini koruyabilmiş, direnebilmiş kızıl ordu kurmaylarının becerisi ve sovyet rus halkının akıl akılmaz fedakarlıkları pahasına kazanılmıştı.
32 yıllık iktidarını yatağında terkederken stalin, sovyet ruhunun çoktan terkettiği boş, ruhsuz bir imparatorluk bırakmıştır. koca alman faşizmine canı pahasına direnen rus halkı, imparatorluk çökerken kılını kıpırdatmamıştır.
ama herşeye rağmen leninin ülkesi, yeltsin maskarasının eline düşmeyi haketmemişti. leninden miras sadece mumyasıdır.