iğrenç, lanet, pislik bir 2009 sırp yapımı korku filmi.
korku filmi diye geçtiğine bakmayın. hababam sınıfı üç buçuk ile aynı korku derecesine sahip. ancak mideniz kuvvetli değilse izlemeyin bu filmi. hatta hiç izlemeyin. vakit kaybı efendim. bunun yerine gidin üç bölüm pokemon izleyin. en azından nostalji olur.
gecenin bu vakti okuduğum yorumlardan sonra merak edip izlediğim sırp filmi. keşke izlemeyeydik.
şimdi başta bu filmi çekenin, rejisörünün, oyuncusunun, senaristinin, figüranının, çekilen evi kiraya veren ev sahibinin, ayakta yorulanlara sandalye getiren elemanının, onları oraya taşıyan minibüsün şoförünün, senaryodaki imla hatalarını düzenleyen görevlinin, onların güvenliğini sağlayan bodyguardının, montajı yapan ekibinin, ışık şefinin, suflörünün,dublörünün, cast şirketi sorumlusunun, çaylak asistanlarının, kabloyu döşeyen elemanının, dekoru yerleştiren adamın, sanat yönetmeninin, set amirinin, süpervizörünün, kameramanının, makyajı yapan ibnenin, sesçisinin, müziğini yapan grubun, ışıkçısının, mumu tutan götverenlerin, en son sahnede çıkan kel yavşağın, elektrikçisinin, fotografçısının, o ülkenin kültür bakanının müsteşarının, prodüksiyon asistanlarının velhasıl kelam o filmde katkısı olan cümle orospuçocuğunun önce bi anasını sikiyim.
ulan bilinçaltını siktiklerim böyle film mi olur lan? ne anlattın burada? kim ne anladı? filmde oynayan figüran da olsa çocuk değil mi lan? o ufak kızı oynayan, sonra miloşun çocuğunu oynayan ya senin çocuğun olsa mna kodumunun yönetmeni? dikkat mi çektin lan nöronlarını siktiiminin ?
şimdi biri çıkıp oradan "ulan bak işte adam misyonunu gerçekleştirdi sana bile bu kadar yazı yazdırdı eheheh.." derse, diyenin de aklını sikiyim, çekersın sende ensest ya da hayvanları katarak bir şeyler çekersin sonra ona da sanat filmi derler dingil.
bu filmi merak eden varsa etmesin, gerçi bu kadar yazdık diye izlemek isteyebilirsiniz ama yok gerek yok. irreversible'ı izleyip iğrendiyseniz bunun yanına yaklaşmayın zira psikolojik altyapınızı çökertir mnakoyim.
hee bir unutmayalım sikerim böyle süpriz sonu orrrrrospu çocukları. sizi var ya boğaz köprüsüne götürüp orda sikmeli ki asya da avrupa da şahit olsun!
moderasyon bu entryi silmezseniz sevinirim zira bu güzel bir uyarıdır, içerideki küfürler filmin yanında aruz ölçüsünde divan eebiyatının en nadide eserlerinden biri sayılır.
bu filmi çeken, yazan ve bu filmde oynayan herkes hastalıklı, yardıma ihtiyacı olan insanlardır. yerim mesajını da eleştirisini de. çocuk oynuyor lan filmde çocuk.
yönetmeninin tek amacı, hastalıklı beynindeki, yaratıcı pornografik vahşet sahnelerini, kamerayla filme alıp bunu izleyiciye aktarmak olan bir film. ağır derecede pornografi ve şiddet içermekte.
açık konuşmak gerekirse, öyle izlediği filmden dolayı, midesi bulanan, psikolojisi bozulan ya da çok etkilenen bir izleyici değilim. tek amacı kan vahşet görüntüleri göstermek, ya da pornografinin dibine vurmak olan çok film seyrettim. bu filmden de herhangi bir şekilde etkilenmedim. ancak kabul etmek gerekir ki, bu film türünün en uç örneği.
başka hiç bir filmde görülemeyecek derecede ağır sahneler var. yeni doğmuş bebeğe, doğduğa an tecavüz etmek -ki buna bir de isim takmışlar "new born sex" diye-, babanın kendi oğluna tecavüz etmesi, bütün dişleri sökülmüş bir kadına oral sex yaptırmak, sex esnasında bir kadının kafasını kesmek gibi...
zaten film bu sahnelerden ibaret. daha önceden de belirttiğim gibi herhangi bir mesaj vermek ya da göndermede bulunmak amacıyla değil, bu görüntüleri göstermek amacıyla çekilmiş bir film. senaryo desen zaten yok, kamera çekimleri berbat, oyunculuklar yerlerde...
uzun lafın kısası, henüz izlememiş olanlar izlemesinler bu filmi. hele ki, izledikleri filmlerden etkileniyorlarsa hiç izlemesinler. eğlenceli değil, düşündürücü değil, korkutucu değil. sadece ve sadece, ruh hastası bir manyağın, kafasındaki hastalıklı fikirlerin, kameralar önünde vücut bulmuş hali.
uzak durun, zamanınızı daha iyi bir şey için harcayın.
bu tip filmler, sırp zulmüne uğrayan bosna hersekli müslüman kardeşlerimizin ne kadar büyük bir travmaya, vahşete maruz kaldıklarını anlamamızda yardımcı olmaktadır. sırplar, manyak bir millettir ve boyunlarına tasmayı takabilen tek millet türklerdir. filme gelince, sokayım bu filmde emeği geçen ışıkçısından yönetmenine.
flmi izlemedim. şayet dendiği gibi kadın kafasının kesilmesi ve bunu yaparken de sikilmesi durumu varsa , bu "yarın öbür gün normalleşecek , fetiştir bu ohoo neler neler normalleşti" diyerek meşrulaştırılacak bi sahne değildir. onu baştan söyliyeyim.
bi şeyin normal olması demek onun etik olduğunu zaten göstermez bu bir. ikincisi normal demek normlara uygun demektir. o normlar da yaşadığın çevre , koşullar vs. ile şekillenir.
ben 4 yıldır yurtdışında yalnız yaşıyorum. şimdi benim normalim eve istediğim saatte gelip istediğim saatte gitmek. ne aileye hesap veriyorum ne de yurt müdürüne. ama türkiyeye tatillerde döndüğümde paşalar gibi , akşam evime dönerim annemleri arar nerde olduğumu haber veririm. kaldı ki yurtdışında yaşamama rağmen de , ipim salınmış gibi gece saat 4te eve girdiğim olmuyor. 4 yılda 5-6 kere olmuştur o da ev partisidir bilmem nedir.
evet belki normlar zamana mekana ve koşullara göre değişir. belki bazı çevrelerde , misal taylandda 14 15lik kızları sikmek , hem de avrupalılar için , gayet normaldir. belki değil , kesinlikle bütün avrupayı uzak doğulu kadın fetişi ele geçirmiştir. avrupada yaşayanlar bunu onaylayacaklardır.
ve evet cinsellik hususu tabu olmaktan çıkmıştır. eskiden de insanlar sikişirdi. neticede sikişmek dediği bi am bi sik 2 meme ve 4 bacakla yapılır. bu ezelden beri böyleydi. olayın aslı bu değiştiremezsin. e o zaman ne aşıldı zamanla birlikte ?
yunanlılar da yapıyolarmış antik zamanlarda orgyler , bizde hala sıra gecesi adı altında sabi sübyanları toplayıp oynatırlar bilmem ne yaparlar..
evet ne aşıldı peki zamanla ?
sadece bizim tahammül limitimiz arttı. yapılan aynı sadece verilen tepkiler değişti.
yoksa bi kadının kafasının kesilmesi sikmeyi bi kenara bırak , bundan 1.000 sene sonra bile normalleşmeyecektir. bi bebeği sikmek asla ve asla etik olmayacaktır. bunlar her daim suç , yapanları her daim hasta olarak kalacaktır..
sadece belki toplum o kadar duyarsız olacaktır ki artık , parayı veren her türlü fantaziyi yapabildiği gibi , yeterli parayı verirse belki de evet , bi kadını öldürmenizi bile hoşgörecektir..
ama siz her zaman böyle şeyler yaptığınız için hasta olarak kalacaksınızdır. toplum sizin giblerle dolacak olsa da , siz o zamanki normlara göre "normal" kalacak olsanız da..
o yüzden bu alfred kinsey'cilik oynamaları bırakıp , öldürmekle fantazi arasındaki sınırı iyi çizmek lazım.. zira her insanın içinde toplum kurallarını ve tüm öğretilenleri siktir etmeye meyilli potansiyel bi hayvan vardır ve herkes bi kaç mg. madde ile aklının almayacağı şeyler yapmaya uygundur ama bunu meşrulaştırmak ve "amaaaan bi gün bunlar da normal olacak" deyip mazur göstermeye çalışmak ,sizin içinizde aslında asla ortalığa çıkmaması gereken potansiyelin çoktan ortalığa dökülmüş olduğunun kanıtıdır..
filmi duydum. hakkında yazılanları okudum. izleyip izlememe konusunda kararsızım. izlemeden yorum yapmak da doğru değil ama, merak ettiğim bir şey var.
acaba bu film bu midenin kaldırmayacağı iğrençlikte sahneleri sapıklık olsun diye mi çekip insanlara gösteriyor, yoksa dünyada gerçekten bu filmde gösterilen şeylerin yapıldığına mı işaret çekmek istiyor?!!
ekşi sözlük'te filmle ilgili yazılan onca şeyi okuyunca ilgimi çekti ve bu gece indirip sabah da izledim.
bir kere abartıldığı kadar değil. iğrençliklerinden söz edilen sahneler genelde çok kısa tutulmuş. uzun olanlarda ise ortalama bir korku filmindeki iç çekilmesi hissi ortaya çıkıyor. fazlası değil.
filmleri anlatılan öykü için izleyen biri olarak senaryonun boşluğu canımı sıktı. sonuna kadar "lan bir şey anlatmak istiyorlar mı acaba" düşünceleri ile izledim ama yok.
sinemayı yalnızca görsellik olarak algılayan birileri çekmiş filmi. "ne kadar tepki çekecek sahne çekersek o kadar iyi" demiş ve sağlıklı bir usun ucundan geçmeyecek kadar iğrençleşmişler.
--spoylır var--
dişleri çekilmiş kadına zorla oral yaptırmak ve bu şekilde onu boğarak öldürmek... en sakat bölümü buydu bence.
son bölümdeki babanın oğula, adamın yengesine tecavüzü geliyorum demişti. yani kurbanların suratları örtülüyken de onların kim olduğu belliydi. benim anlamadığım nokta ergen bir kızı becermeye bile yanaşmayan herifin ondan çok daha küçük bir oğlanı arkasından parçalayacak kadar nasıl uyuşturucu içinde yüzdüğüdür. gerçi o sırada içeri giren, demir boruyla kendi vajinasını parçalayan doktor kadın bu sorunun da bir çeşit yanıtı oldu. nasıl bir uyuşturucudur arkadaş bu!
filmin son sahnesinde intihar eden baba-anne-oğul üçlüsünün odalarına giren üçlü ve "yönetmen"in isteğiyle onlara girmeye hazırlanan lâvuk filmin komedi gibi bitmesini sağlamıştır. ölene kadar mokokonun bile kesmediğini, öldükten sonra da mokoko cinsler...
--spoylır bitti--
sözün özü: sanat yapacağım diye kasan gerzekleri göstermektedir bu film. bu tipler özellikle üniversitelerin radyo-tv-sinema/sinema-tv bölümlerinde çok bulunurlar. bu film izletilip "al sana sinema" denmeli. boktan bir film. her yönüyle boktan.
mideniz kalkar diye "izlemeyin" demeyeceğim ama izlerken sıkılacağınızı garanti edebilirim.
