ortada bir katliam olduğunu yıllar sonra kabul etmiş idi. gel gelelim soykırım-katliam sorumlusu olarak kimse suçlanmadı. duyan da biz kendi kendimizi katlettik sanar. sırplar elini kolunu sallaya sallaya katlettiler ve gittiler. kısacası avrupa sessiz kalmamıştır. destek vermiştir. natonun yardım kamplarına topladığı insanları sırplara teslim ettiğini bütün dünya biliyor. insanlar arkadaşlarını, ailelerini, akrabalarını, komşularını, hayatlarını kaybettiler. avrupanın ortasında. "medeni" avrupanın ortasında katledildiler. sessiz kalan avrupanın ortasında... tek dişli avrupanın.
avrupa katliama sessiz kalmamış, bm vasıtasıyla katliama adeta neden olmuştur.
Srebrenitsa, Bosna Hersekin doğusunda ve Sırbistan sınırına oldukça yakın bir şehirdir. Savaş başladığında uzunca bir süre sessiz kalan ve yaşanan katliamları izleyen BM sonrasında bölgeye gelmiştir. Tıpkı diğer kasabalarda olduğu gibi hiçbir silah ve askeri olmayan Srebrenitsada komutan Nasır Oruçun gönüllü sivillerden kurduğu direniş örgütü ile kahraman bir savunma gerçekleştirmiştir. Ancak uzun süren savaş şartları ve kasabanın kapasitesinin çok üzerinde nüfus artışı nedeniyle açlık, salgın hastalıklar ve kötü beslenmeden dolayı her gün çok sayıda insan ölmüştür. Sığınmacıların sayısındaki artış nedeniyle kapasitesini aşan kasaba yorgun düşmüş su ve yiyecek ihtiyacı hat safhaya ulaşmıştır. Öyle ki 20 bin kapasiteli kasaba 60 bin insanın yaşadığı bir açık hava cezaevine dönmüştür. Öyleki kentte sıkışıp kalan halkın yanı sıra direnmekte kararlı olan birliklere bile destek gönderilememiştir. işte kasaba bu şartlar altındayken BM tarafından güvenli bölge ilan edilmiştir. Ancak güvenli bölge olabilmenin bir bedeli vardır o da tamamen silahsızlanmaktır. Silahsızlandırılmaya karşı çıkan Bosna Hükümeti ise böyle bir durumda BM tarafından desteğin çekileceği tehdidi ile karşı karşıya bırakılmıştır. içerisinde bulundukları çaresizlik hiçbir desteğin ve yardımın ulaşmadığı kentteki insanları bir bakıma hain bir pusunun kollarına atmıştır.. Yetkililer, halkın halini göz önünde bulundurarak riskli olduğu tahmin edilse de silahsızlandırılmayı kabul ederek kasabalarının güvenliğini BM ye teslim etmiştir. Yetkililer BMnin taahhütlerine itimat etmek zorunda kalmıştır zira aksi halde kasaba hastalık ve açlıktan kırılıp yok olacaktır. Güvenli bölgede olmak, nefes alamayan şehre adeta bir soluk olacaktır Umulan budur. Ne var ki, BMnin görevlendirdiği Hollanda askerlerinin şehrin denetimini üstlenmesiyle beraber hiç tahmin edilmeyen şeyler yaşanmaya başlar. Açlık noktasındaki insanlara gönderilen yardımlar askerler tarafından keyfe keder bir muameleyle dağıtılır. Hollanda askerleri çentiklerle ahbaplığa başlar. Kadınlara dağıtım karşılığı ahlaksız tekliflerde bulunulur. Neticede kasabanın çok yakınında sınırı bulunan Sırbistandan gelen 10 bin, tam teçhizatlı Sırp askeri, silahsız şehre adeta rahatça elini kolunu sallayarak girmiş ve savunmasız, silahsız halkın üzerine hücum etmiştir. Bütün çırpınışlar, politik girişimler, direniş sonuçsuz kalmış; Sırplar 8 bini erkek olmak üzere tam 10 bin insanı acımasızca katletmişlerdir. Tam üç yıl boyunca destansı bir direniş sergilenen Srebrenitsada, bir ihanetin sonucu olarak soykırıma uğramıştır.
Avrupa'nın göbeğinde çağdaş dünya sessiz kaldı. Nerede insan hakları? Akan kan Müslüman'ın kanı olunca kimsenin umurunda bile olmuyor. Osmanlı gibi bir cihan devleti olsaydı. Kimse böyle zulümlere kalkışamazdı. Türk-islam Birliğinin kurulmasını canı gönülden istiyorum. Dünya barışı ve huzuru için bu şarttır. Bundan başka bir çözüm yolu da göremiyorum.
tek suçları Müslüman olmak olan, vatanı, dini uğruna şehit düşmüş tüm Bosnalı kardeşlerimizin, ağabeylerimizin, ablalarımızın ruhları şad olsun.