bu katliamın önemi yakın avrupa tarihinde 2.dünya savaşında hitler'in yaptığı katliamları aratmaması ve o günden buyana 1 gecede yapılmış en büyük katliamlardan biri olmasıdır.
günlerden yarın olacak, üzerinden 10 koca yıl geçmiş olacak
bir toprağın kana doyduğu gün hatırlanacak
10 bin kişinin canlarının teslim alındığı o kara gün
boşnakların plan-program dahilinde nasıl da katledildiği anlatılacak
yine gözyaşları akacak, zambakların boynu bükülecek, mavi kararacak
yüzümüzü ısrarla batıya dönmeye çalıştığımız bugünlerde
batının elbirliğiyle giriştiği bu katliamı öbürsü gün unutacağız hemen
çünkü artık tarih nostalji için var, ders almak için değil...
bugün senin için ağıtlar yakıp gözyaşı dökenlere aldanma sakın
onlar dün senin kanın akıtılırken yüzlerini çevirmişlerdi.
sakın...
"onlar ki, müminleri bırakıp kafirleri dost ediniyorlar; onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? oysa izzet ve şeref, tamamıyla allah'a aittir." (nisa suresi 139. ayet meali)
srebrenitza yaklaşık 8 bin boşnağın katledildiği yer. hem bir yer adı hemde 2. dünya savaşından sonraki en büyük katliamın adı.
bosna da savaş devam ederken bu bölgeye gelen hollandalı birleşmiş milletler güçleri yerli halka yani müslüman boşnaklara, bu bölgenin artık güvenli bölge olduğunu ve tüm silahların toplanması gerektiğini söyleyerek bölgeyi silahsızlandırıyorlar. hollandalıların hemen ardından bu bölgeyi işgal eden sırplar herkesi katlederek öldürüyorlar. 7 yaşında bir çocuk da var içlerinde... ve biz dahil tüm dünya bu olaya böyle aval aval baka kalıyor. avrupa nın 'göbeğinde' 1995 yılında gerçekleşen bu katliamın bugün anma törenini ve bulunan yeni toplu mezarlarda ki kişilerin cenaze törenini izleyenler bir parçada olsa suçluluk duymuşlardır sanırım...
srebrenitza binlerce kalp dolusu acının olduğu bir yerdir.
türkiye nin daha iyi anlaması, yakın durması, hakikatli ilişkiler kurması -halklar ve hükümetler düzeyinde- gereken sarayova yani saraybosna nın sınırları içindedir.
kalbimize vuran bir soy acısının adıdır.
bosna mayko, srebrenitza sestro...
ocak ayında saraybosna'ya gezmeye gittiğimde orada karşılaştığım insanlarla sohbet ederken "keşke imkanım olsaydı da srebrenica'ya gidebilseydim" dediğimde istisnasız herkes bana meczupmuşum gibi bakmıştı.
yaşlı teyzenin bir tanesi "neden oraya gitmek istiyorsun ki oğlum, orası turistik bir yer deği kil" demişti. ben de "biliyorum teyzecim, zaten amacım gezmek değil acınıza ortak olmak ve yaşadığınız zulme ben de şahit olmak istiyorum" dediğimde çok şaşırmış, derin düşüncelere dalmıştı.
o teyzenin ruh halini, surat ifadesini gördükten sonra katliamın ne denli acımasız boyutlarda olduğunu daha iyi anladım.
keşke imkanım olsaydı da gidebilseydim, fakat olmadı.
ama (bkz: başçarşı)'da yer alan (bkz: sebil)'den su içenler için "buradan su içen, günün birinde tekrar saraybosna'ya geri gelir" sözüne inanarak yolumun yeniden oralara düşeceğine inanıyorum.
işte o zaman srebrenica'ya gideceğim ve yaşanan insanlık dramını yerinde göreceğim.
silahsız ve savunmasız insanların katledildiği yerleşim birimi.
Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum. Çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik. Çünkü hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı’nın gözü önünde; Batı medeniyeti adına." * https://galeri.uludagsozluk.com/r/1477000/+
Bilge Kral Alija izzetbegoviç'in dediği gibi:
Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır!
1800'lü yıllarda, ardımızdaki eşe dosta bir mektupta adres bırakarak Osmanlı'ya göçmüştük. 1995 yılında, katliam sırasında sadece bu mektuptaki adrese tutunarak bosna'dan 30 dostumuz evimize sığınmıştır. Br ailenin erkek çocuğu bir hafta sonra gelecekti. Gazeteci tanıdıklarından kardeşlerinin orada katledildiğini öğrendiler.
Türkçe öğrenip işe girdiler. Buraya aşık oldular. Hayata tutunmaya çalıştılar. Ama beş sene sonra memleket özlemi ve cenazelere sahip çıkma isteği ile geri döndüler.
Üzerinden 22 sene geçmesine karşın acımız tazedir. Kin ve nefretten uzak; unutma, unutturma.
11 temmuz 1995 yılında Avrupa'nın göbeğinde, yine Avrupa ve Bm'in gözü önünde ve denetiminde soykırımın yaşandığı yerdir. Birleşmiş Milletlerin alnındaki kara lekedir.
bu entrymde #37177277 bundan tam 1 yıl önce, "geldi mi yine 11 temmuz?" diye sormuşum. yeniden okudum. yeniden ağladım. inanamadım; geldi mi sahiden 11 temmuz? sahiden de geçmiş mi bir yıl, hayır, 23 yıl? hayatımın 23 yılı, katliamın 23 yılı, 23 yıl çok yıl oğlum, çok lan... srebrenitsa'da öldürülen o insanlar 23 yıldır doğan hiçbir güneşi görmemiş, 23 yıldır toprak altındalar, kemikleri kalmıştır sadece demi? bak erkekler göstererek ağlamaz, ben ağlıyorum mesela saat 4'te, korkunç şekilde can vermiş masumlar için, ülkem için, insanlık için, kimse görmüyor. bosnalı olmak ne kötü oğlum, acıların hiç bitmiyor. bazen anavatana gidip yürüyorsun sokaklarda, "bir zamanlar burada insanlar öldü" diye düşünüyorsun.. canın yanıyor, akıl sağlığını koruyamıyorsun düşündükçe. anlatsan kime anlatacaksın. söylesen kime söyleyeceksin. ben bile yıllar geçtikçe bir şeyler söyleyemez, anlatamaz olmuşum, insanlar ne anlasın. herkes unutmuş, sadece geriye bir avuç insanın hatıralarındaki acılar kalmış. bana sadece dino merlin'den 'sarajevo' şarkısını dinleyerek yanmak kalmış. kim ne anlasın? 23 yıl önce çocukları küçük mermilerle vurdular demi lan?