Türkiye laik bir ülke. Anayasada yönetim şekilimizde laiklik geçiyor. Siyasetin toplumun en temel olgusu olan dinden bağımsız ilerlemesi yasalarla korunuyor.
Böyle bir ülkede spor seyircisi ve bizatihi sporun siyasete malzeme olması tam bir cahillik ve militarist fanatikliktir.
tribünler spor müsabakaları izlemek içindir. aynı heyecanı paylaşan insanları bir arada tutar.
bir budist ile omuz omuza gol sevinci yaşanır; koyu faşişt bir abi ile mağlubiyet için ağlanır. o tribünlerde sporun ortak duygusunu mikro düşüncelere bölemezsiniz. Bu sporun ruhuna aykırıdır.
izmir-kafkas-mehter-10.yıl-çeçen-intifada-sosyalist ent.-vb marşların stadyumlarda ne işi var?
Yerli ve milli diye icat edilmeye çalışılan siyasi düşünce için süper ligde osmanlıspor diye bir takımım ne işi var?
Devlet stat yapıyor açılışta başbakan yuhalanıyor. Eurolig dörtlü finalinde salon laik kesimin propaganda müziğine dönüştürülen izmir marşı söyleniyor. Bir grup tribünde tayyip erdoğan pankartı açarken, bir grup gezi direnişi tezahüratı yapıyor. 3 temmuz bile siyasetin işe dahil olması ile mağduriyete dönüştü...
Spor ortak bir başarı ve heyecandır. Orada bizi bir araya getiren şey aynı takıma gönül vermektir. Ben vodafone parkta takımımı desteklerken; aynı renklere gönül verdiğim o mekanda ki insanların siyasi tercihini neden takayım ki?
atatürk, türkiye'de siyasetüstü bir kişiliktir. isminin anılması, resminin asılması siyasete girmez güzel kardeşim.
ikincisi, ülkemizde futbolcular, oynadıkları futbol haricinde her şeyleri ile gündem oluyorlar. oynadıkları futbola bakıyorsun, gerek milli maç, gerek klüp maçı. futbol kalitesi yerlerde. elbette taraftarın dikkatinin başka yere kayması doğal.
son olarak, tartışmaların fitili izmir marşı ile ateşlendiği için, izmir marşı üzerinden konuşacağım. gel kardeşim, seninle bu marşın sözlerini bir okuyalım önce
izmir'in dağlarında çiçekler açar.
Altın güneş orda sırmalar saçar.
Bozulmuş düşmanlar yel gibi kaçar.
Yaşa Mustafa Kemal Paşa,yaşa;
Adın yazılacak mücevher taşa.
izmir'in dağlarında oturdum kaldım
Şehit olanları deftere yazdım.
Öksüz yavruları bağrıma bastım.
Kader böyle imiş ey garip ana
Kanım feda olsun güzel vatana
Türk oğluyum ben ölmek isterim.
Toprak diken olsa yatağım yerim.
Allahından utansın dönenler geri
Yaşa Mustafa Kemal Paşa,yaşa
Adın yazılacak mücevher taşa
bu sözlerin tam olarak neresinde siyaset olduğunu gösterebilir misin bana ? hangi sözlerin seni siyasi yönden kışkırttığını söyleyebilir misin ?
bozulmuş düşmanların yel gibi kaçması mı, şehitlerin isimlerinin yazılması mı, öksüzlerin bağra basılması mı, türkoğlu olmak mı, sözünden geri dönmek mi, yoksa mücevher taşlara adı yazılası mustafa kemal paşa mı rahatsız etti ?
Spordan önce, şehit cenazelerinde, taziyelerinde, avaz avaz siyaset yapılmasına karşı çıkıp, organize olunmalıdır.
Önce bu gibi, sükunetin, ağırbaşlılığın, tarafsızlığın korunması gereken yerleri siyasetten temizleyelim, gerisi çorap söküğü gelir, merak etmeyin.
işe, olayın ortasından başlanmaz efendiler!
siyasetçilerin ne kadar boş olduğunu gösterir. ilgi alanlarında yetersiz kalan insanın başka mecralar yelken açmasının en bariz örneğidir.düşünen siyaset(böyle bir dergi vardı) olsa her maydonuzu siyasete katmayacaklardır.
Sporun siyasete alet olduğu falan yok. insanın olduğu yerde bunların olması olağan ve iyi benim gözümde.
Boş beleş taraftarlar mı istiyorsunuz anlamıyorum.
Muhalif sesler duyunca spor soyosoto olot oloyor demeyi bırakırsanız ciddiye alınırsınız.
"eurolig dörtlü finalinde salon laik kesimin propaganda müziğine dönüştürülen izmir marşı söyleniyor. "
Önce şurayı netleştirelim. izmir marşına Türkiye'de laik kesimin propaganda müziği demek sanki türkiye laik değil de biz getirmeye çalışıyoruz gibi bir şey. Herkes kafasına şunu iyi soksun, türkiye laik bir ülke. izmir marşı bir siyasi görüş belirtmez, tıpkı laikliğin ve atatürk'ün belirtmediği gibi.
kutuplaşmanın geldiği noktayı gösterir. son referandumda liselerde bile çocuklar birbirleriyle kavga ettiler. düşünün 15- 16 yaşındaki çocuklar birbilerinden nefret ediyorlar. bu durumun müsebbibi ortalığı geren, sürekli yüksek perdeden konuşan siyasetçilerdir.
sadece spor değil ,
siyasetin buzlu sularına giren
her şeyimiz , hayatımızın her alanı boğulmaya mahkumdu.
nihayetinde varılan noktada da boğuldu zaten.
siyasete bulaşan ;
-eğitim
-devlet daireleri
-tsk
-polis
-diyanet
-üniversiteler....
her birinin cenaze namazını kıldık farkındaysanız.
toplumsal hayata baktığınızda ,
aşk , tatil , mezuniyet konuşması gereken
18lik gençlerimiz bile siyaset konuşuyor.
ülkeyi nasıl kurtarırız biliyor musunuz?
her alanı , kendi mâbedine kilitleyerek.
fransız devrimindeki gibi..
dini camiye , siyaseti meclise , partileri binalarına kilitlemedikçe
kurtuluşu göremiyorum.