şaibeli maçların hepsini not alıyorum, sezon sonuna büyük hazırlığım var.
allah ömür verir de o zamana sağ çıkarsak, dümen maçların hepsini dakikası dakikasına analiz edip, mevcut puan durumları ve lige etkisi, takımların ligdeki pozisyonları ve oyuncuların istikrar grafiğine göre biraz komplo ama komplodan da öte gerçekçi bir yaklaşımla hummalı bir çalışma ortaya koyup, bu çalışmamı ve içeriğini de savcılığa suç duyurusu şeklinde bildireceğim.
bu benim vatandaş olarak en doğal hakkım. kimse kusura bakmasın ama birileri götüne giren şemsiyeyi çıkaramazken, birileri bedavadan milyon eurolar götüremez insanların gözünün içine baka baka.
şimdiden ipucu mahiyetinde birkaç maddeyle çalışmamın içeriğinden bahsedeyim;
1a) deniz çoban maçtan sonra neden hakemliği bıraktı?
1b) 90+5'te rizespor'a verilen şaibeli penaltı hangi planın bir parçasıydı?
1c) hakem deniz çoban'a maçın berabere bitirilmesi emri kimden/kimlerden geldi?
2a) 90+4'te çalınan şaibeli penaltı sonucunda sağlanan beraberlik senaryosu kimler tarafından tezgahlandı?
2b) cüneyt çakır'ın bu maça atanma sebebi, cüneyt çakır'ı bitirme operasyonunun bir parçası mıdır?
2c) bu maçın berabere bitmesi hangi siyasi çatışmaların ve oyunların bir tezahürü?
müsabakadan önceki gidişata göre tahmin ettiğim sonuç: (bkz: #30028308)
3a) 17 ekim tarihinde oynanan bursaspor - antalyaspor müsabakasında neden tribünler boştu ve saha kabul edilemez şekilde kötüydü? bu maça özel olarak tezgahlanan bir savsaklama mıydı?
3b) antalyaspor'un bursaspor'u evinde mağlup ettikten sonra beşiktaş'tan 5 gol yiyerek "yeni açılan stadında" rezil olmasının arka planı.
3c) kasımpaşa'nın evinde bursaspor'a mağlup olduktan sonra, beşiktaş maçına oyuncuları özel olarak hazırlamasının ardında yatan sebep.
4a) hangi siyasi birtakım sebeplerden dolayı eskişehirspor küme düşürülecek?
4b) ankaragücü'ne uygulanan doldur boşalt metodu, eskişehirspor'a da mı uygulanıyor?
4c) camiada patlak veren ayrışmalar.
---
şimdilik çalışmamın göze çarpan başlangıç aşaması budur. çalışmam bittikten sonra allah izin verirse bunu bir dosya halinde savcılığa teslim edip, gerekli tahkikatın yapılması hususunda başvuruda bulunacağım.
göreceğiz bakalım, bir sivil, sade bir vatandaş taşları yerinden oynatabilecek mi...
herif piknik tüpü soluya soluya iyice kafayı yedi amk dedirtmiştir. lan sikik ya 20 yap madem ya 22. 21 takım yapıp her hafta birini bay çektirmek nedir, spor toto 3. lig kırmızı grup fikstürü mü lan bu?
2. haftada trabzonspor'un fenerbahçe'yi, bursaspor'un galatasaray'ı ve ibb'nin beşiktaş'ı yendiği, yani 3 büyüklerin 3'ünün birden kaybettiği lig.
peki bu en son ne zaman olmuş? 1980-1981 sezonunda. tam 30 yıl önce boluspor fenerbahçe'yi, adana demirspor galatasaray'ı ve trabzonspor beşiktaş'ı yenmiş, 3 büyüklerin 3'ü de kaybetmiş.
organizasyonla birlikte takımlar da rezil halde.
4. yıldızı takma yarışına giren fenerbahçe ve galatasaray. ikisi de rezil top oynuyor. ikisinin de başında 3. sınıf hocalar var. normalde bu ikisi de şampiyon olamaz, olmaması lazım. beşiktaş ya da trabzon şampiyon olur bu sene, ama fb ve gs olamaz. neden? çünkü bu sene çok boktan bir sezon olacak, bu boktan sezonda bu ikisinden biri 4. yıldızı takmamalı, 4. yıldız mücadelesi bir sonraki sezona saklanmalı ve boktan geçecek bir başka sezonda da heyecan yaratılmalıdır.
takımları bir kenara bırakırsak, bu rezil organizasyonu daha da rezil yapan bir uygulama var bu sene.
passolig.
tribünler bomboş.
5000-6000 seyirciye oynayan iddialı takımlar, ne heyecan verebilirler?
şahsen bir bursasporlu olarak ben bu sezon kombine falan almadım. mecburen pasolig aldım, o da daha postanede duruyor, gidip almaya tenezzül etmedim. düşünün yarın beşiktaş maçı var ama canım hiç stada gitmek istemiyor.
aynı şekilde bir eskişehir taraftarı, sivas taraftarı, trabzon taraftarı da aynı duygular içindedir.
seyircisiz, taraftarsız bir futbol.
ne güzel?
bunlar hep akp dönemi yenilikleri işte.
köşe yazarsız gazete, muahlifsiz memleket, taraftarsız futbol...
başındaki öznesi ne olursa olsun, ne kalitesi ne güvenilirliği hiç değişmeyecek lig.
önceleri yok olm o kadar da değil derken, bir yandan acabalar yaşıyordum bu şike muhabbetleri ile ilgili. ben bursaspor taraftarıyım, ama kendi takımım da bu şikenin içine girse ben karşısındayım arkadaş. alın teri ile ruh ile mücadele edilsin istiyorum. ben profgesyonel değilim ki, yarın başka bir takım taraftarı olabileyim? dürüst oynansın istiyor futbol denen oyun.
ismi isterse barcelona olsun takımın. yönetici isterse jose olsun farkmaz. yapanı "men edeceksin". italya'da olduğu gibi. juventus örneğindeki gibi.
tadım tuzum kalmadı yemin ediyorum. ne lig başlasın diye bir heyecan kaldı ne de bursasporum bu sene ne yapacak sorusu geliyor aklıma. zaten senaryosu belli olan bir lig için digiturk'e para ödüyormuşum. şampiyonu lig başlamadan evvelinde belirleniyormuş zaten. ne diye takip edeyim ki? nerde kaldı maçların heyecanı?
futbol adına beni bu duygu ve düşüncelere itenlerin hepsinin ayrı ayrı ta amına koyayım.
