vücuduna çeki düzen vermektir.
tamam bu başlığın tanımı bu olabilir. fakat bazı kadınların farklı amaç için oraya gittiği çok aşikar. her kes bir değil tabi. bana kimse bu husus da masal anlatmasın, göz zevki için giden bile var yani.
lafı fazla uzatmadan konuyla ilgili başımdan geçen ibret verici bi olayı anlatmak isterim,
çok afadersiniz ama geçenlerde performans düşüklüğü yaşadığımdan dolayı bu salona gittim. yoksa kas'a masa ihtiyacım yok yani.
saklayacak değilim. bi sevişmede 12-13 fişek patlatan ben, nası söylesem bilemiyorum ama 3-5 fişekle pert olur hale geldim. evet sevişmelerim pek randumanlı gitmiyodu. söylemesi ayıp seviştikten sonra volkan konak gibi '' doyamadım, doyamadım '' deyip tekrar mala vurduğum günleri özlemiştim. hepsi mazi de kalmıştı. artık 3. küsküden sonra yatak da kim olursa olsun görmek dahi istemiyodum. tiskiniyordum onlardan. ( sarılıp uyuyacaklarmış. siktirsin gitsin koduklarım )
ve görüldüğü gibi parantez içindeki gaddar halimden kurtulmak için gri eşofmanı ve siyah atletimi giyip daldım salona. kız-erkek karma bi salondu burası. deniz manzaralı, kırmızı halılı mükemmel bi yer. girer girmez tüm kadınlar fısıldaşmaya başladı. '' şşttt şu yakışıklıya baksana,, valla çok fena biri,, yeni hoca bu galiba,, banane banane ilk ben gördüm o benim,, kaslara bak kaslara '' falan filan salon da bi uğultu oluştu.
ama ben bunları hiç siklemedim tabi.
evet arkadaşlar belki inanmıcaksınız ama en arkaya doğru yürümeye başladım. fakat bünyem onlara doğru yaklaşdıkça kimisi elindeki ağırlıkların altında kalıyor, kimisi koşu bandından düşüyor, kimisi dambılı ayağına falan düşürüyodu. çok salak bi salondu. dizlerini ovalayanlar, ağzı açık da kalanlar hepsi şaşırmıştı...
hefif bi tebessümle geçtim duvar köşesine ( tam köşeye )..
döndüm bunlara götümü ve diz çöküp 5 kiloluk dambılı kaldırmaya başladım.
1,2,3,4... daha 10 olmadan buram buram terledim. saçlarım titreye titreye duvara sürtüyordu. bildiğin zorlanıyodum amk. baya bi ham olduğum ıkınmamdan anlaşılıyodu. tam ıhhhhh 7, ıhhhhhhh 8 derken '' pardon bakar mısınız '' sesiyle irkildim. kafamı hafifçe geriye çevirdiğimde koşu bandında koşan mavi badili sarışın bi kadın gördüm.
bu laf üzerine karı koşu bandından küt yere düşmüştü. hemen çükümden dambılı çözüp kadının yanına gittim. arkadaşlar inanın centilmen bi erkek olarak elimi uzatıp;
- iyi misiniz hanfendi dedim. ( beni bilen bilir derim bunu )
karı ne dese beğenirsiniz ?
''manyak mısın sen ya '' dedi. ( sapıkmışım ben )
dellendim amk. '' bak hanfendi sakso hizasındasın akıllı olun'' dedim.
'' ne diyon sen be '' dedi. ayağa kalkmaya çalıştı . senteleyip tekrar düştü.
şaşırdım amk. birden gülmeye başladı karı. dedim amacın ne? neyin peşindesin sen ?
- ya aslında sen baya bi espiritüel erkeksin. sevişelim mi senle. vaktin var mı?
evet aynen böyle dedi. ( yazı da yalan olmasın espirütiel de demiş olabilir. ve ya espürütüel dedi, espiritiel de olabilir )
her neyse '' siktir git '' deyip tabanımla tekmeyi kodum buna. kim olsa aynını yapardı zate. öyle acımtırak yüz ifadesiyle oturduğu yerden baka kaldı. elini falan uzatıyo tutmamı bekliyodu. türk filmi gibi amk. tabi siklemedim. dödüm götümü ve gittim. önce hakaret et, sonra sevişelim mi de?
yok ya!
hülasa çıktım salondan arkadaşlar. erkek ve kadınların ayrı olduğu başka bi salona kayıt oldum. çok şükür bu aralar randumanımda baya iyi oldu. eski performansıma kavuştum diyebilirim.
çok afedersiniz merdivenlerden çıkarken sevişeceğim kızların götüne cimdik bile atıyorum.
manitalarına bu cimdik hareketini yapan tüm sevişgenler gibi neşeme kavuştum yani.
yaşasın spor amk!
sağlam kafa, haggetten sağlam vücut da bulunuyor. haggatten.
edit: merak eden olmuştur deyü editledim. 10 kiloluk dambıllara geçtim. yakında 15 olacak. naim süleymanoğlu'na yetişene kadar devam amk.
vücudu düzgün olsun isteyen kadındır. böyle olması iyidir. yani ben hep böyle olur diye bildim. hep öyle olmuyormuş. bunu öğrendiğimde aydınlanma yaşadım. şaka ettim. aydınlanma yaşamadım tabiki, üzüldüm sadece.
mağazada çalışıyorum. bizim müdür ehliyet kursuna gidiyor. ehliyet kursunda spor hocası olan bir adam varmış. kaslı, gayet fit ve yakışıklı biriymiş. müdür anlatıyor işte bugün şunları öğrendik, sınıfta bu da vardır diye.
bir gün ehliyet kursundan geldi ve müdür yardımcısı hemen atladı ve dedi ki,
mdr yrd: o spor hocası geldi mi bugün?
müdür: evet geldi o da.
mdr yrd: yaaa (iç geçiriyor) nasıl yakışıklı mı?
müdür: evet, yakışıklı bi adam.
mdr yrd: boyu uzun mu?
müdür: evet uzun boylu.
mdr yrd: yaaa(iç geçiriyor) ben de görmek istiyorum şöyle adamları. kaslı mı? haftaya seninle gelsem beni alırlar mı içeri?
müdür: bilmiyorum, sormak lazım.
mdr yrd: yaaaa inşallah alırlar. bayılıyorum böyle adamlara yaa. (söylerken eriyor)
gülüşmeler..
en önemli bilgi, müdür yardımcısı evli bir kadın ve 2 çocuğu var. maşallah ne güzel değil mi. bu kadın o spor salonuna da gidecek.
kuzin:spor salonuna yazıldım hem kilo vermem lazım hem de biraz sosyalleşmeye ihtiyacım var.
ben:peki iyiymiş.
ertesi hafta...
ben:nasıl gidiyo spor?
kuzin:valla heryerim ağrıyo ama 1 kilo veremedim.
ben:sosyalleşme ne oldu?
kuzin:kimsenin kimseyi gördüğü yok kulaklıkları takıp koşuyoruz falan..
ben:iyiymiş.
yok lan aynen olduğu gibi anlatıcam. uzun süredir kortizon kullanıyorum. malum bu ilaç kilo yapıyor, bir de tek aktivitem temizlik, son aksiyonum cam silmek olunca, üstüne orta yaş şeysi de eklenince kilo aldım. üşengeçliğinde etkisi var tabi. 3 bina ötede bir spor salonu açılınca şeytanın bacağını kırıp hopp diye yazıldım. iki yürüyüş bandında yürüdüm mü, iki de bisiklet çevirdim mi fazla kilolara, pazartesi başlayıp çarşamba bitirdiğim diyetlerime elveda diyecektim. bu kadar basitti.
ertesi gün üzerimde gri bir eşofman, kıytırıktan bi tişört salona gittim. anam anam ne göreyim, kadınların hepisi taytlı, dar bodyli, bol makyajlı hatunlardı. hiçbirinin spora ihtiyacı yoktu. biraz inceleyip ordaki kaslı abilerin kızlara bakışlarını görünce, bu salonların kadınlar tarafından sosyalleşme, ne bileyim adonisli bir beyle tanışma vasıtası olarak da kullanıldığını farkettim. hatta bu kızların salon sahibi tarafından ben gibi göbeklileri komplekse sokup, gaza getirmek için özellikle seçildiklerini bile düşündüm.
ilk günüm böyle şizoya bağlayarak, yorucu olmayan bir antremanla gayet güzel geçti. ohooo dedim olay buysa iş kolay.
2.gün yine hafif bir yürüme bandı, bisiklet filan derken ben ve göbeğim mutluyduk. hem yorulmuyordum, hem spor yapıyordum. ne kaa güzeldi. dönüşte binanın önünde oturan komşulara siz de gidin, valla hiç yorucu değil diye tavsiyelerde bulunup, ablama git kız valla hiçbişicik yok diye telefonlar bile ettim. bir memnuniyet, bir mutluluk değmeyin gitsin.
biliyordum ki hiçbir mutluluk sonsuza kadar sürmezdi.**
ve üçüncü günün ismi '' yüzlesme'' oldu. şans bu ya görev aşığı bir hocaya rastladım. dambıllarla çalışma, karın hareketleri, bisiklet, koşu bandı... derken canımı çıkarttı.
- bu hareketten 3*10 yapıcaksın.
+ piki.
- o dambılı ensene kadar getirip sonra kolunu 90 derece yukarı kaldırcaksın. yarım bırakıyosun görüyorum!!
+ tımam.
- iyice eğilip karın kaslarını çalıştırmalısın. eğil!
+ oldu.
hayır kaçayım, hareketlerin yarısını yapıp tüyeyim diyorum ama adam ensemde. bir nevi asker ocağındayım. yat-kalk, tüfekkk omza!
bu arada gözüm havalı kızlarda tabi. sinir şeyler hala gık demeden sporlarını yapıyor, bitince kafeteryada kaslı abilerle meyve sularını içip, tek yorgunluk belirtisi göstermeden salondan ayrılıyorlar.çok şükür bir ayımı böyle kıskançlık, bel ağrısı vs ile doldurdum.
artık kapının önünde bekleyen komşulara tavsiye yerine kafamla selam veriyorum.
- nası gidiyo spor yak bisigara?
+ iyi ya iyi. iyi akşamlar.
Spor yapmak, sağlıklı olmak ve fit görünmektir...
Bu kadardır...
Bu kadar basittir...
Öküz altında buzağı aramaya gerek yoktur...
Hele fesat olmaya hiiiç gerek yoktur!!!
