yediği 3 dilim su böreği,, üstüne ağzı tatlansın diye yediği kocaman pasta, kuru kuru gitmiyor diye üstüne içtiği 2 bardak light kola, yazık atılacak diye tabakta kalanların da yenilmesinin ardından suçu olmadığına inanan yurdum kadınlarının eylemidir spor salonuna gitmek. Yediklerinin ya da kendisinin suçu yoktur. "su içse yarıyordur". zayıflamak uğruna gittiği spor salonunda ilk ders tartılmaktır. çıkışta morali bozulacaktır, kan şekeri de düştüğü için baklavacıya koşacaktır.
Hoca: evet tartıya çıkın kilonuzu ölçelim.
+ çıkmasam?
Hoca: çıkın çıkın biz bizeyiz şunun şurasında!!!
Hoca: (iç ses: ohareyyyy bilsem tartı değil kantar derdim ) hımmmm 98 kilosunuz!
+ yok yaw iyi bakın evde 95 çıkıyorum. yanlış o tartı. heyecandan mütevellit gazdır o! regl dönemindeyim bir de su da topladı vücudum... valla 80-85 olsam iyi di mi hocam?
Hoca:!!!(error error)
spor yapmanın sadece kilo vermek için yapıldığını zanneden bazı vatandaşlara gün doğduran kadınlardır. spor yapmanın sağlık açısından ne yararlı bir şey olduğunu anlamak için biraz okumak, düşünmek yeterlidir. kardiyovasküler sisteme yaptığı destekten psikolojik sorunları çözebilmesine kadar geniş yelpazede yararları vardır. HDL dediğimiz iyi kolesterolün yükselmesini sadece egzersiz yaparak sağlayabiliriz mesela. ya da hastalıklardan korunmak için gerekli olan immün sistemimizi bile egzersizle geliştirebiliriz. spor salonuna düzenli giden kadın ya da erkek hem kimse ne yediklerinden bağımsız olarak da birçok yarar sağlayabilir. kimin ne yediğinden sorumlu olmayan insanlar bari yaptıkları spora karışmasınlar hatta kendileri de yapsınlar sadece kendi yararlarına.