tanıdığınızı sandığınız insanı aslında hiç tanımadığınız ve belki de ölene asla tanıyamayacağınızı göz önüne seren,
finale kadar bir merak izlettiren ve yüz bilmem kaç dakikalık bekleyişin hakkını veren hollanda yapımı bir filmdir.
daha çok hollywood versiyonu olan the vanishing bilinir bu filme oranla. aynı yönetmen nedendir bilinmez kendi filminin bir de hollywood versiyonunu çekmiştir.
spoorloos iyidir iyi!
bittikten sonra bile hala parçaların birleşmeye devam ettiği film.. kan, ürkütücü sesler, korkunç katillerin olmadığı, ama tam anlmıyla gerim gerim geren bir film. bencilim bu aralar, az kişi biliyor bu filmi diye düşünüyorum, öyle de olsun bana kalsın güzelliği*
etkisinden uzun süre çıkılamayan 1988 yapımı avrupa filmi. 3000 üzeri film izlemiş bir film gurmesi olarak, haneke ve hitchcock tadı aldığım, beni en çok etkileyen 10 filmden biri arasında sayabileceğim eserlerden biridir.
kader nedir, hayatın ne kadarını kontrol edebiliriz, hakikat, merak, kaos, saf kötülük gibi kavramlar üzerine sorular soran, hikayesinin detaycı ve gerçekçi anlatım tarzıyla seyirciye tokat gibi çarpan filmlerden biridir. jumpscare ile dolu bir korku filmi ya da uzun diyaloglarla dolu bir felsefe filmi beklemeyin, iyi işlenmiş sosyopati temali bir roman uyarlaması diyebiliriz.