öncelikle cumhuriyetimizin 90. yılını huzurlarınızda bir kez daha kutlar, cumhuriyeti bir gecede tek başına kuran ulu önder mustafa kemal atatürk için salih'le bir dakikalık takke duruşuna geçerim...
''cennet annelerin ayakları altındadır.'' (nesâî, cihad, 6) diye ne de güzel buyurmuş peygamber efendimiz. annelik müessesesi öylesine kutsal ki; bebeğini hiçbir karşılık beklemeden dokuz ay karnında taşımak, yavrusu bir gün olsun aç yatmasın diye günlerce aç kalabilmek, kendisi soğuktan donsa çocuğu üşümesin diye sıkı sıkı giydirmek gibi fedakarlıkları beraberinde getiriyor. gelin görün ki her pazartesi sabahı andımızı okurken ilkesinin büyüklerini saymak olduğunu vurgulayan talebeler büyüdüklerinde yük olmasın diye kendilerini dokuz ay karnında taşıyan yaşlı analarını acımasızca huzur evlerine tıkıyorlar...
bu sabah elimi yüzümü yıkamak için tuvalete gittiğim sırada salih'in televizyon karşısında vibratör gibi titrediğini gördüm. elektrik akımına kapıldığını düşündüğüm için hemen koşarak kafasına takkemle vurup yere düşürdüm. neye uğradığını şaşıran salih 99 luk tespihi takkesinin altından çıkarıp bi hışımla yüzüme savurdu. tam seni ölümden kurtardım ulan nankör kedi diyecekken televizyonda azer bülbül'ün zordayım aney klibini görünce salih'in meğerse titreyerek rahmetli azer bülbül'ün taklidini yaptığını anladım. yaşanan bu tatsız olayı unutmak için abdest alıp iki rekat namaz kıldıktan sonra muhterem fethullah gülen hocaefendi'nin hediyesi olan takkelerimizi başımıza takıp; hem karnımızı doyururuz, hem de mübarek cumhuriyet bayramında af buyurun memelerine ya da g.tüne falan türk bayrağı çizenler varsa müdahale ederiz diye sahile indik.
sahil boyunca zikir çekerek yürürken, dayanamayıp belediyenin koyduğu spor aletlerinde spor yapan mature bayanlara katıldık ve göz temasından kaçınarak sporumuzu yapmaya başladık. spor yaparken bir yandan da göğüs dekolteli bluzuyla koşu yapan kadınlara laf ve türban atmayı ihmal etmedik. sporun ardından çocuk parkına gidip birbirimizi salıncakta salladık, beşer altışar çocukla birlikte aynı tahterevalliye binip, kaydıraklardan kaydık.
son olarak tüm paramızla balık ekmek alıp sahildeki gariban kedilere dağıttık, çöp tenekesinin kenarına oturup hep birlikte güzel bir ziyafet çektik. tüm kedilerle birlikte ''hamdolsun başbakanımıza bugün de doyduk.'' dedikten sonra haftaya yine aynı çöp tenekesinin yanında buluşmak üzere vedalaşıp salih'le evimize doğru yürümeye koyulduk... çocuklar gibi şendik bugün, neşemizi kaçıracak hiçbir şey yoktu sanki...
evimizin bulunduğu sokağa girerken mahallenin tüm o biçim şey bayanlarını, ak partili nur yüzlü teyzelerini, godoş abilerinin camdan dışarı bakmasına izin verdikleri bacılarını camda görünce kavga falan vardır diye elimi gül suyu tabancama götürüp etrafa kaplan bakışları attım. efsane ak partili halime teyzeyi de camda görünce mahallenin tüm kadınlarının neden camda olduğunu sormak için apartmanın önüne gittik...
salih: Esselamu Aleykum Ve Rahmetullahi Ve Berekatuhu Ve Mağfiretuhu Ebeden Ve Daimen halime teyze.
etu: selamün aleyküm halime teyze, cumhuriyet bayramın mübarek olsun. öküz trene bakıyormuş gibi nereye bakıyorsunuz böyle ?
halime teyze: ve aleyküm selam. şuradaki elektrik direğini görüyor musun ?
salih: halime teyze yaşına hürmeten ses etmiyorum ama ayıp oluyor...
etu: halime teyze gerçekten senin gibi gerçek bir ak partiliye yakışmıyor böyle sözler.
halime teyze: tamam be hiç şakaya gelmiyorsunuz siz de... mahallemize yeni taşınan kadın spastik oğlunu balkona çıkarmış bir şeyler söyletmeye çalışıyor. ona bakıyoruz.
yüzümü saat 12 yönünde çevirdiğimde başımdan takkem, elimden tespihim düştü. salih'in yüzüne baktığımda gözlerinde aslan görmüş minik fare korkusunu gördüm... deniz seki'yi aratmayan göğüs dekoltesi, göğsündeki memet ali alabora dövmesi, chp amblemiyle aynı renkteki saçlarıyla o biçim bir bayan; saçlarını geriye doğru taradığı 7-8 yaşlarındaki spastik oğlunu balkona çıkartmıştı ve zorla bir şeyler okutmaya çalışıyordu...
o biçim anne: sus sus sus!!! sakın konuşma bir de! atatürk'ün kemikleri sızlıyor senin yüzünden! seni balkondan aşağı sallandırayım da gör sen şimdi!
takva filminde toplu zikir sahnesinin hemen ardından sevişme sahnesi çıktığı zamanki gibi büyük bir şoka girmiştim. annesi evladını, michael jackson'ın balkon skandalındaki gibi balkondan aşağıya sarkıtıp sallıyordu... çocuğun yüzü harika çocuk gibi bembeyaz kesilmişti. her an düştü düşecek derken çocuk kadının ellerinden yıldız gibi kaydı. yüce allah tarafından zatıma ihsan edilen hızlı reflekslerimin devreye girmesi sonucu ike shorunmu gibi atlayıp çocuğu havada tuttum...
etu: ulan dişi iblis yazık değil mi el kadar çocuğa ? tutamasaydım evlat katili olarak hüküm giyerdin.. ah ulan keşke çocuğun canı ortada olmasaydı da mapuslara düşüp, tuvalette hacet giderdiğin sırada şişlenseydin...
o biçim anne: ya tmm sağol sen de uzatma bee. git şuradan cumhuriyet düşmanı yobaz! siz de evinize girin pis türbanlılar!
zıt kutuplar çatışınca ortalığın karışması an meselesi olmuştu. ak partili nur yüzlü bayanlarla, o biçim kadınların birbirlerine girmesi kaçınılmazdı. ak partili olmayan o biçim bayanlardan biri ilk sütyeni atınca ak partili bacılarımdan biri karşı tarafa başörtüsü fırlattı ve kavga başladı. taraflar birbirine girer girmez hemen salih'le bim markete sığınıp bi paket çekirdek ve bir şişe le cola'yı alıp kavgayı izlemeye koyulduk. zalim anneye atıfta bulunmak amacıyla ''zalimler için yaşasın cehennem!'' demeyi de ihmal etmedik. ak partili teyze ve genç kızlarımız başlarındaki türbanların vermiş olduğu avantajla haftada bir manikür pedikür yaptırıp, saçlarına fön çektiren kokoş ve kokonaları evire çevire bir güzel dövdüler... hele halime teyze spastik oğlunu balkona çıkarıp zorla andımızı okutması yetmeyip; bir de ceza olarak balkondan sallandıran vicdansız anneyi bastonuyla bir güzel patakladı...
kavganın ardından olay mahaline başkomiser engin dalga ve ekibi teşrif ettiler. kendisi imam hatip'ten arkadaşım olmasına rağmen ifade falan vermek zorunda kalmamak için bim'deki kolilerden birinin içine saklandım. kavgaya karışan, şahit olan kim varsa toplayıp merkeze götürdüler...
polis arabaları gider gitmez bim'den çıkıp, camdan hâlâ olayları izlemekte olan bacılara içeriye girsinler diye bağırdıktan sonra bu yorucu günü sona erdirmek için evimize girdik. pijamalarımı giyip, salih'e nesquikli sütünü verdikten sonra recep tayyip erdoğan'ın çerçeveli resmine bakarak marmaray için bir kez daha kendisine dua ettim... akşam namazını kılmak için abdestimi alırken ise gözyaşlarıma daha fazla hakim olamadım. ağlıyordum ak partili olmayan ebeveyni tarafından zulüm gören ufacık çocuklara... ağlıyordum hâlâ ak partili olamamış insanlara...
Alnımı secdeye vurdum ağladım
Bu aciz canımı hakka adadım
Dünya yalan imiş er geç anladım
Islandı seccadem gözyaşlarımla...
Rukûm Mevla'yadır secdem Mevla'ya
Artık hevesim yok fani dünyaya
Secdede ağladım ben doya doya
Islandı seccadem gözyaşlarımla...
vatanperver ve düzeyli harika bir insandır. annedir o. çiçektir. 8 kadınla evlenen ve 5'ini sikmeyi unutan şakirtlere en güzel cevabı vermiştir. eli öpülesi, ayağı yalanasıdır. tabi anlayana !!!!!!!!
normal bir annedir. vahim olan spastizmi beyin özrü sanan aptalların olmasıdır. ayrıca bu gerizekalılar hamdolsun başbakanımıza diyerek müslümanlıkla uzaktan yakından alakaları olmadığını gösterir. çünkü onların dinsiz diye nitelendirdikleri insan bile şükrün sadece ve sadece allah a yapılabileceğini bilir. bunlar ise alanen şirk koşup bir de kendilerini müslüman sanarlar.