erzurum.
dün abartmıyorum son 10 yılın en korkunç soğuğuydu.
kombi 80'de çalışıyor.
ayaklarımın altında elektrikli soba.
başımda bere.
kalın mont, iki kazak, içlik.
yinede titriyorum.
ürktüm resmen.
kar yağış konusunda her ne kadar tahtını kaptırsada soğuk konusunda tahtını koruyor erzurum.
5 senesini erzurum'da geçirmiş, -20,30 ları görmüş biri olarak ankara'nın soğuğunu anlatanlara "olm biz o soğuğu kulağımıza damlatırız" diyerek gülüp geçiyordum. 6-7 yıl önce ilk defa kışın istanbul'dan ankara'ya gitmiştim, gece 10 gibi ankara'ya vardım. arabada kalorifer açık olduğundan dışarıda nasıl bir hava olduğunu tam olarak anlayamıyordum ama ankara'nın meşhur! soğuğunu duymuştum. sezonluk montumu giyip adres sormak üzere arabadan indim -tık-
.
.
.
.
aradan geçen zamanı farkında değildim, neler olmuştu? arabaya tekrar ne zaman binmiştim? hiçbir şey hatırlamıyordum. donarak mavi ekran veren beynim çözüldüğünde neler olduğunu anlamaya çalışarak bir süre daha bilinçsizce sürdüm.
o gün ne olmuştu, arabadan indiğimde gördüğüm ışık, hissettiğim duygu neydi hala tam olarak hatırlamam..
bizim için test ö ve ü harflerinin telaffuzudur. dışarıdasın, soğuğu hissediyorsun. büfe diyemediğin an hemen sıcak bir yere gir, donmaya başlamışsın demektir. b harfinden sonra ü'yü getiremiyorsun. b-b-b-b-bffeee gibi bir şey çıkıyor ağzından.*