kitap okumayan ve savunduğu düşünceleri kendisinin değil, toplumun yönlendirdiği türk insanı' nın (bkz: söz meclisten dışarı) gerçekleştirdiği eylem. insanı, geniş düşünce ve özgünlüğe sahip olmadan, neyi savunduğunu bilmeden, toplumun yönlendirdiği robot haline getiren çaresizliğin dışa vurumu. yalnızlığın ve kültürsüzlüğün biricik kamuflajı.
her tür kendini bilme yolu, yürüyenine anlatılmaz bir güzellik, izahı olmayan tuhaf bir çekicilik katarmış. belki artan farkındalık kişinin başının etrafına görünmez ama hissedilir bir hale konduruyordur. bilgelik kırıntılarının insan cildine etkilerini inceleyen bir lab kurmayı hayal etmiş midir kimyasalların da sentetik olanlarını sevenler bilemem, amma her tür güzelliği algıya bağlayan doğu felsefeleri işi çözmüş gibi görünüyorlar.
doğuda güzellik her şekilde 'iç'e bağlanır, ve karşındakinin algısıyla sınırlanır. iki ucunun da güzel olması gereken değnektir güzellik. bakılan da güzel olacak, bakan da. gelir-geçer modalardan etkilenmez. söylemeye mahal yok ki; pek zordur. çünkü içe dönmek, kör kuyuya bakmaktır çoğunluk. ya baktığın yerde bir şey görmezsin, ya da gördüklerini tanımakta güçlük çekersin. işte o zaman byo'nun* tespitte sakınca görmediği "özüne inmeden pozuna yatmak" gibi bir yol seçebilirsin.
her kuramı yemiş yutmuş, ancak insana güvenini yitirmiş bezgin feylesof tarzı en trendy olanıdır bu yolun. insanı hem derinlikten kurtarır, hem de quote'larla kısa cümleler kurarak anlama sorumluluğunu karşıya yüklemek gibi pratik yöntemler içerir.
bunalma işini ne kadar abartırsan, bilginin ağırlığı altında o kadar ezilmiş görünürsün; iyidir. üstelik tuhaf bir biçimde arz-talep dengesini de sağlar bu yöntem. Senin bu pozlarına hasta olacaklar seni hiç zorlamayacaktır da.
ampirik yöntemle tarafımca denenmiştir. bu pozla edindiğim birbirinden leziz aşıklarımın keyfini sürüyorum ben: konuşmuyoruz, gözgöze cahil eziyeti ediyoruz birbirimize msn ve pm aracılığıyla. ama benimkisi sadece tembellikten. işi birkaç adım öteye götürebilmişler var aramızda gençlik ateşiyle yananlardan. onlar sevişebiliyorlar da. (uluorta yerde sessiz çığlık atabilen muhteşem suskunlar var, onları marine ettik bekletiyoruz)