yorgun ve bıkkın yazar modelidir. ülkeyi kendisi kurmuş kadar yorgundur hatta. her yeni nesil yazar alımından sonra 'buraların eski tadı yok-kalmadı' moduna girer. eh bir de açılan başlıklar ota boka yaramaz olunca eline koz geçmiş olur, hemen açar uludağ sözlük ten soğuma nedenleri ni ve döşenir. aslında herhangi bir olumsuzluk yeterlidir doldurmak için o başlığı. manita mı * vermedi, hemen döşe, yemek mi kötüydü, ver bir toplu ayar, lerzan mutlu ya mı kızdın, geçir anasını satıyım... işte böyle...
laik, çağdaş, demokratik, atatürkçü gençlikten nasibini almamışların yazdıklarını gördükten sonra pusuya yatmaya gerek yoktur, direk soğursunuz, ne sözlüğün eski havası vardır, ne de sözlükteki eski dostluklar..
sözlükte katıksız faşizim isteyen yazarlardır bunlar. kendilerinden başka kimse atatürkçü olamaz, laiklik kesinlikle kendi anladıkları gibi yorumlanmalıdır, bir tek kendileri çağdaştır * , bir de hem demokrasiden bahsedip hem de farklı fikirlere karşı soğurum soğumam su kaynatırım şeklinde şeyler söylerler yani demokratik yanlarının ne kadar güçlü olduğunu gösterirler.
tabi bu çeşit yazarlardan ilk başta kurtulması gayet zor oluyor. nicklerinin öğrenilmesi zaman alıyor. ilk önce nick öğrenilir sonra entryleri baştan sondan ve ortadan okunur hee yine aynı şeyi yazmış denilir ve geçilir. uludağ sözlükten soğuma nedenleri başlığına bakılmaz bile.
apatmanlardaki, daha çok da asker kökenli, emekli olmuş, yönetici amcalara benzetiyorum ben bunları. herşeyin kendi kafalarındaki formata uygun olmasını isterler. ama olamıyor işte, olamaz da, olmasın da zaten.
insan beyni neyi görmeye hazırlanmışsa onu görür. algıda seçicilik diyorlar buna. pusuya yatan arkadaşlar da, buluyorlar görüyorlar da zaten soğutacak şeyleri. bu da bir seçim tabi. ben güzellikleri görmeyi tercih ederim kendi adıma.
