bu eksiklikten bahseden ezikler, acaba bu eksikliği gidermek için neden kendileri birşeyler yapmazlar merak ediyorum.
bu kadar karışık düşüncenin bir arada olduğu platformda...
örnek vermek gerekirse...
savaş olmasın diyenlere pkk li..
başörtüsü özgürlükdür diyene, şeriatcı..
önsevişmenin güzelliğini savunana, sapık...
ak partiye oy veren insana, gerizekalı...
denilen bir yerde, kaliteyi nasıl belirleyecez?
sen yaz kardeşim, çok eksi oy alıyorsan, emin ol ki, insanların duymayı hazmedemediği şeyleri yazıyorsun demektir, yaz, kimse okumaz ise, bir gün arkadaşlarına gösterirsin bak ben bunları yazdım, diye. yüz yüze olduğunuz için çok güzel yazmışsın derler.
aslında eksiklik bu başlık altında yazı yazanların kendini çok da kaliteli görmeleri nedeni ile ortaya çıkmaktadır, dur bi şikayet edeyim ne de olsa kaliteliyim, herkes gebeş, herkes gudubet.haklısın, sensin. *
sozlukte iyi kotu emegini ve vaktini paylasan yazarlarin tek kalemde harcandigi basliktir.
"2-3 celebrity ruhu taşıyan yazar"* kendi baslarina yazip okuyamayacaklarina gore -ki bu paylasimin yani sozlugun mantigina ters duser, o zaman sozluk degil muhabbet olur- sozlugun bir sekilde kitlelere yayilmasi gerekliliginin getirdigi goreceli kalite algisi sonucu ortaya cikmistir.
posta gazetesinde yazmak zorunda olan mehmet barlas pozisyonunda olan yazarlar er geç ya yazma isini lagaguya tahvil eder öylesine yazarlar yahut sözlüğe yazmazlar. kaliteli yazar kıtlıgı oldugu içinde okunmaz sadece öylesine bakilir ve sag kosedeki capraza basilir ve sayfa kapanir.
bazilari ise bunu gizemli yazar takilarak protesto eder ve japon tipi greve gider.
şimdi bu entryde tanim nerde diye soracak olursaniz, işlet saksıyı hatta biraz ıkın derim anladiniz mi tanim nerde?
herneyse sözün özü; öp babanin elini afferim.
edit: demek ki siz hiyarliğa bayiliyorsunuz, eh siz kasindiniz amigolar.
kalite, en basit tanımıyla standartların üzerinde özellikler göstermektir. peki uludağ sözlüğün standartı nedir? ya da var mıdır böyle bir satndart, bir ortalama?
uludağ sözlükte genellikle spor karşılaşmaları, mini etekler, memu uçları ve siyasi olaylar hakkında başlık açılıyor. yani herkesin gündelik yaşamının bir parçası olan konular. fakat bu başlıklar o kadar çok açılıyor, bu başlıkların altına girilen entryler öylesine birbirini tekrarlıyor ki belli bir süre uludag sozluğu takip ettikten sonra düşünme sisteminiz ve dolayısıyla konuşma şekliniz bozuluyor. mesela bir bana gelip abicim gördün mü çarşıda fillerle zebralar çakışıyor, bu arada benim götte shakira dese eşşek gibi şaşırmama rağmen yok artık lebron james der kalırım. mini etekli kız gördüğümde de şuna bi tıklasamda baksam içinde neler var şeklinde düşüncelere kapılmıyor değilim.
tabi yazıda ne anafikir kaldı, ne sosyolojik tespit, ne de basur memesi. madem kaliteli yazar eksikliğimiz var standart başlıkları, s.kindir bakınızları ve en önemlisi slip don giymeyi aşmalıyız.
giderilmesi için herkesin emek vermesi gereken eksikliktir...
Kalite her geçen gün daha da aşina olduğumuz bir kavram oluyor şeker arkadaşlar. Ancak, toplumda kalite denince ilk akla gelen belli standartlara uyan, güzel, gelişmiş, gibi sıfatların ötesidir, "kalite".
Kalite, kısaca, beklentileri aşmak demektir. Bu tanımıyla da insanlığın, sürekli gelişmenin bir ifadesini içerir. Dinamik bir kavramdır. Çünkü, insanların beklentileri her karşılandığında yükselme eğilimi gösterir. bu da pek şık bir durum değildir gerçi
Bir kaç sene önce "kaliteli " olarak nitelendirilen bir şey bugün "sıradan", yarın ise "kabul edilemez"olarak nitelendiriliyor. Dolayısıyla, kalite sunabilmek için her zaman kendini aşabilme yeteneğine kavuşmak gerekiyor. Kalıcı başarı ve sürdürülebilir bir iş sahibi olabilmek için öncelikle "yönetim kalitemizi" artırmalıyız.tabi yönetim kalitemiz artsın geri kalan eşraf yan gelip yatsın manasını çıkaranlar ilk durakta insin lütfen.
Kalite kavramının tarihi çok eskilere dayanır. Hammurabi varya onun kanunlarından birisinde şu ifade kullanılıyor: "Her kim bir bina inşa eder, ve bu bina yıkılır da altında insanlar ölürse, o kişinin de başı kesile!"; Fenikeliler ise yöneticilerine şu hakkı verirlermiş "işini iyi yapmayan işçinin eli kesile!", Anadolu kültüründe önemli bir yer tutan Ahilik de ise kalitesiz iş yapanlara meslektaşları özdenetim uygulayarak "Pabucunu dama asarlarmış" * Bu o dükkandan belli bir müddet için alış veriş yapılmayacağı anlamına gelirmiş.
Eskiden insanların canına mal olan kalitesizlik, bugün bir çok güzel sitenin/oluşumun/emeğin heder olup gitmesine yol açıyor.
o yüzden teklifim, kalitesiz bulduğumuz yazarın elin keselim...**
kaliteli diye adlandırılan yazarların sözlük atmosferi içerisinde bir hacmi olmamasından yakınılan laftır. bana göre çok kaliteli olan, bir diğer çok bilmiş bünyeye kalitesiz gelebileceğinden * ve 31 cm. lik oskar heykelcikleri ile ödüllenen kaliteli yazarımız elimizde bulunmadığından dolayıdır ki;
(bkz: gotunuzden element uydurmayın)
boktan bilmem kaç mart falan spor filan spor maçı başlıklı yazılara 300-400 entry girilirse kaliteli yazı yazabilecek kapasitedeki yazarlar kaçar, sözlük kahvehaneye döner..
surekli yazar alımının acık olması sonucu olusan hadisedir. herkes istedigi her an girebilir,fake hesap alabilmektedir. bu da yazarların ciddiyetsiz tavırda oldugunu gostermektedir.