okulda teneffüs aralarında futbol oynuyordu, sonra tüm arkadaşlarıyla tuvalete gidip derse geç giriyordu ve öğretmeni arkadaşlarıyla kendi annesini çağırıyordu.
her zaman ki gibi rahat ve bir eli yağda öbürü balda karizmatik bir erkektim. fakat şimdi tabii ki eskiye nazaran daha rahat ve libidom yüksek olarak hayatımı sürüp gitmekteyim.
bohemian rhapsody: 25 yaşında kondüsyonu en az şimdiki kadar iyi günde 10 km koşabilen , okumaya daha çok zaman ayırabilen, saçlarım aynı gürlükte biriydim..
fırtına : üniversitede iibf maliye ikinci sınıfta öğrenciydi ama öğrencilik hayatının o günlerde büyük kısmı , bir çift güzel göz uğruna , ekonometri bölümünün anfisinde geçmekteydi .
gülbeşeker: 12 yaşında, çok sevdiği beykozda ki mahallesinden ayrılıp.. güneşlide bir site hayatına başlamıştı..
pek sevmiyodu bu siteyi ağaçlar yoktu ve olsada tırmanılcak ağaçlar değildi.. üzülüyodu acaba bir daha erik toplıyamıycakmıydı.. eteğini açıp arkadaşlarının dut ağacının dallarını sallamasını bekleyip o heyecanı yaşıyamıycakmıydı.. mahallenin girdili çıktılı taşlarında bacaklarını yara bere içinde bırakamıycaktı belki.. gecenin bir yarısına kadar eski bahçelerinde arkadaşlarıyla oturup, çekirdek çitleyip, korkunç hikayeler anlatamıycaktı hüznü bunaydı belkide.. çok sevdiği arkadaşından da ayrılmıştı en çok yaralayan buydu belkide..
aburcubur: 13 yaşındadır ve bi de hayta ikizi pantalassa vardır yanında.. okuldan eve evden dershaneye dershaneden eve mekik dokurlar o dönem üniversite sevdasıyla..ilginç bir çocuktur işletme okumak istemektedir bankacı olacaktır ama hayta ikizi öyle değildir.. dünya meselelerini sevmektedir zıt karakterli iki kardeştirler.. saçları iki yandan bağlı ve cilli kızlardır bunlar.. kendileri miniktir ama sırtlarına yüklenenler çok ağır.. ama abucubur şuan istediği mevkidedir dediğini yapmıştır.kardeşim diye söylemiyorum çok inektir kendisi lakin o hayta hala sürünmekte bir mühendislik fakiltesinde...
maksat muhabbet: 12 yaşında, sakalları çıkmamış bir çocuk. kendisi sınıftaki birine deliler gibi aşıktır. ayrıca, şimdiki halinden çok uzak, lakabı "baby face" dir. kızlar durmadan yanaklarını falan sıkar.
insan düşünüyorda, zaman neleri alıp götürüyor.
8 yaşındaydı. mahallenin en küçüğü olupta boyuna dayak yemekten kurtulup, yeni mahallesine taşınmış, orada mahallenin ileri gelenlerinden seçilip, varoş mahalleden geldiği için engin küfür kültürüyle insanların dilinde abi sıfatını almıştı. sınıf birincisi ve yaşıtı kızların gözdesi idi. lakin o orta sondaki ablalarına sulanırdı. zoru sever ulaşılmaza ulaşmaya çalışırdı herzaman. ki bu huyu yüzünden hiç bi boka ulaşamamıştır hala..aynı zamanda mahalle takım kaptanıydı (yalnız en iyi arkadaşı tarafından saltanatı devrilmiş, kaptanlığı elinden alınmıştı). canı sıkıldıkça ansiklopedi karıştırır, defalarca william wallace kimmiş neymiş ona bakardı.
12 yasinda ortaokula yeni baslamis, yatili okula alismaya calisan, lehcesi yuzunden bazen dalga gecilen, nasil ingilizce ogrenirim diye kara kara dusunen, yavuz bahadiroglunun tarihi romanlarini okuyup gaza gelen, evden ilk defa uzaklasmanin uzuntusuyle aglayan gozluklu bir elemandi cooldiver..teyzesinin kendine aldigi kaplan, aslan seklindeki kalemleriyle hava da atardi.
devrim: o dönemlerde erkekleri diliyle bezdirmek yerine güzelliğiyle süründürmek yolunu seçiyordu. saçlarını topluyor, çok güzel olacak bu kız diye yanağından makas alınarak seviliyordu. evden kaçıp atatürk heykeli'nin önünde bulunduğu gün geleceği hakkında ailesini fikir sahibi yaptı. fenerbahçe maçlarında görülen güzel küçük çocuk görüntülerinin vazgeçilmez kahramanıydı. entry sözcüğünü o zamanlarda bilmese de bir gün bundan haberdar olacağının bilincinde okumayı sökmüş ve okumaya başlamıştı.