pastaneden çıkacak olan dünyalar güzeli bi kıza jest yapabilmek için yaptığın mükemmel zamanlamayla, kapıyı hanım kız için tutmaya çalışırken, kapının ağırlığıyla ayağının altındaki paspasın ıslak fayansın üzerinde kayması; kızın üzerine doğru american soldiersın ilk devirdiği saddam heykeli gibi uzanmak, yetmedi uzanırken sevimli yüz ifadesi oluşturmaya çalışarak "kayıyorum" diye bişeyler osurmak, kızın "hihihihhhi"(içinden: huhahaaaa salak yaaa) diye karşılık vermesi. mesela burası sözün bittiği yer, kayıyorum nedir lan öküz, artık hangi karizmayı kurtarabilirsin, derdin ne evlat he? geldi başına bi bok bari akışına bırak, zevk al olaydan, üstüne yığıl kızın, ehuehuehuee diye hayvan gibi anır, rezaletin dibine vur; hem pis pis de güldü cins karı, oh olurdu.
karşınızdakinin siz ne derseniz diyin ya da ne şekilde anlatırsanız anlatın sabit fikrinden öteye geçemeyeceğinizi ve ezberlediği doğrularla yoluna devam edeceğini bildiğiniz anlardır.
sözler ölümlerde anlamsızlaşır bir de ölümsüz sevdalarda. ölümlerde anlamsızlaşır çünkü ne söylerseniz söyleyin hiç ama hiçbir etki yaratmaz üstünüzde. ölümsüz sevdalarda anlamsızlaşır çünkü dile gelen aşk anlamsızlaşır aşkı ifade eden sözü kimse bulamaz buldum dese de söylediği hem sözünü hem aşkı anlamsızlaştırır.