"biz henüz özgür olmadık" diyen, çeşitli sivil toplum örgütlerine (stö) mensup, eli öpülesi, önünde eğinilesi bir tavrın, bir duruşun sahipleri olan başörtülü kadınlar bir imza kampanyası açtı. "kürtlerin ve ötekileştirilenlerin kendilerini bu ülkenin asli unsuru hissetmesi için gereken hukuki ve psikolojik ortam oluşturulmadan, acımasızca işlenen cinayetlerin gerçek sorumlularına ulaşılmadan, 301 davalarını bitirecek düzenleme yapılmadan" biz özgür olamayız denilen, genç sivillerin elinin değdiği belli olan metin şöyle:
"biz henüz özgür olmadık..."
"üniversite kapısı sert bir şekilde yüzümüze kapatıldığı
günden bu yana yaşadığımız acılar bize bir şey öğretti: gerçek sorunumuz insanların hayatlarına, görünüşlerine, sözlerine, düşüncelerine müdahale edebilme hakkını kendinde gören yasakçı zihniyettir.
başını örttüğü için ayrımcılığa uğrayan kadınlar olarak tüm samimiyetimizle açıklıyoruz ki; üniversitelere başımızı örterek girmekle mutlu olmayacağız. ta ki:
» kürtlerin ve ötekileştirilenlerin kendilerini bu ülkenin asli unsuru hissetmesi için gereken hukuki ve psikolojik ortam oluşturulmadan,
» acımasızca işlenen cinayetlerin gerçek sorumlularına ulaşılmadan,
» 301 davalarını bitirecek düzenleme yapılmadan,
» azınlık vakıflarının üzerinde pişkince oturanların rahatı bozulmadan,
» alevilerin ibadetini kültürel aktivite, ibadet evlerini de kültür merkezi olarak görmekte ısrar etmekten vazgeçilmeden,
» üniversitelerden sudan sebeplerle atılan arkadaşlarımız geri dönmeden,
» yasakçı zihniyet bize ne zaman, nerelerde ve nasıl örtüneceğimizi dayatmaktan vazgeçmeden,
» üniversitelerin bilimsel özgürlüğünün önündeki en büyük engel yök kaldırılmadan...
kısacası;
12 eylül darbe anayasasını esamesi okunmayacak şekilde ortadan kaldırıp yeni, sivil bir anayasaya yapılmadan mutlu olamayacağız.
birimizin diğerimiz için tehlike olduğu korkusunu yayıp bizi birbirimize düşürerek bu adaletsiz düzenini devam ettiren yasakçı zihniyet tamamen ortadan kalkmadan hiç bir özgürlük tam özgürlük değildir.
özgürlüklerin kısıtlanmasının ne demek olduğunu bilen insanlar olarak, bundan sonra da her türlü ayrımcılığın, hak ihlalinin, baskının, dayatmanın karşısında olacağız.
unutulmamalı ki;
"gökler ve yer adaletle ayakta durur." (hz. muhammed)"
herkesin kendine demokrat, kendine özgürlükçü ve kendine laik olduğu ülkemizde; empati nedir, demokratlık nedir, özgürlükçü duruş nedir sorularına kapak olacak bir yanıt;
bu açıklamanın okullarda ders olarak okutulduğu günler gelecek. rahatsız genç sivillere selam olsun.