Söz vermek kalbi en rahat ettiren şey.
Bir kere bir konuda söz verdin mi kalp huzura eriyor, önündeki duvar açılıyor, etfafta kol kanat geziyor melekler, sadakat gelip yanından ayrılmıyor, güven eşlik ediyor 5 çaylarına. Söz vermek öyle büyük ki dünyanın tamamını kaplıyor.
Söz verince parlıyor güneş. Havada güzel bir koku dolaşıyor. Giydiğin elbiseye bir kelebek konuyor. Öyle bir şey ki bu söz vermek kelimelerine bile hareket getiriyor. Susmak istemiyorsun.
sonra kara bir bulut gelip catiyor insanla güneşi arasına...çaresiz kalıyor göz göre göre. ezici bir zayıflık/acizlik/ümitsizlik beliriyor gözlerde.
üzerinden onlarca insan geçmiş gibi, tecavuze ugramışlığın lanetliliği/beter ruh hali oturuyor yüreğine...eziliyorsun böcek misali her verilen sözü yerine getiremediğin anlarda.elinde olmayan sebeplerin elinde olanlarda yaptığı tahribatın sızısı seni kavuruyor ziyadesiyle.
ve verilen sözün sahibi de "soz versen de unutursun" dedi mi. işte varlığı zerrelere ayrılıyor insanın. "gelme ulan bana" demiş gibi çınlıyor kulaklar.
ezilidim yine ayakların altında bir buğday tanesiyle yürüyen karınca misali, sözümü unuttuğumu sandığından dolayı...
elini kavrayan o elin herzaman orda olmayacağının güvensizliği ile geçmişte eline sıcaklığını bırakıp gidenlerin deneyimlerine dayanarak yine de bu kez farklı umudunu barındıran cümledir.
güvensizlik ile inanma ihtiyacının birbirine karıştığı umudu ifade eden bir cümle.
verdiği sözü önemsemeyen ve kolayca unutanlar için pek önemli değildir. ancak sözünü unutmamasına rağmen tutamayan, tutma şansı bulamayan insanlar için yıkıcı ve acıdır. aslında sözün muhatabı sözünü unutup önemsemeyenlerdir ancak sözüne önem verenlerde etkilidir.
söz verilen kişinin, söz veren kişi açısından umursamamak durumunda ve iki taraf içerisindeki samimiyetsizlik durumundaki söz söylemi, lakin bu kişilerden en uygun zamanda uzaklaşılması gerekir söz vermenin ne demek olduğunu bilmeyen kişiler arasında her zaman bir anlaşmazlık yaşanması da barizdir.
