1948 yılı birlemiş milletler sözleşmesindeki tam tanımı şöyledir:
ulusal, etnik, ırksal, ya da dinsel bir grubu toptan ya da onun bir bölümünü yok etmek niyetiyle; grubun üyelerinin öldürülmesi, fizik ya da akıl bütünlüğünün ağır biçimde zedenmesi, grubun fiziksel varlığının tümü ile ya da bir bölümü ile yok edilmesi sonucunu verecek yaşam koşulları içinde tutulması, grup içinde doğumları engelleyecek önlemler alınması, bir grup çocukların başka gruba zorla geçirilmesi eylemlerinden herhangi birine başvurması.
latince: kesmek, öldürmek anlamına gelir. ırksal, dinsel, siyasal ya da etnik bir grubun bilerek ve sistemli biçimde yok edilmesidir. ilk kez nazilerin 1933-1945 arasında giriştiği toplu kırımları tanımlayan hukuki bir kavram olarak ortaya atılmıştır. tarihte pek çok soykırım yaşanmas olmasına karşın, 2. dünya savaşı sonrasına değin uluslar topluluğun halkların kitlesel kırımı olaylarını ele almasını olanaklı kılacak bir yasal çerçeve oluşturulması yoluna gidilmemişti. nürnberg' de savaş suçlularının yargılandığı başka davalarda ortaya çıkan gerçeklerin etkisiyle 1946'da birleşmiş milletler genel kurulu soykırımın, uluslar arası hukuka göre uygar dünyanın mahkum ettiği bir suç olduğunu, bu suçu işleyenlerin ve başkalarını bu suça teşvik edenlerin cezalandırılması gerektiğini belirten bir karar aldı. genel kurul'un 1948'de onayladığı ve türkiye'nin de 23 mart 1950'de imzalayarak taraf olduğu soykırım suçunun önlenmesine ve cezalandırılmasına ilişkin sözleşme 1951'de yürürlüğe girdi. sözleşme ister barış, ister savaş koşullarında gerçekleştirilmiş olsun soykırımı suç sayar.
not: gizli bakınızlarla verilmiş yazılar alıntıdır.
Türk Ceza Yasası'nın 76. maddesinde düzenlenen uluslararası bir suç:
Bir plânın icrası suretiyle, millî, etnik, ırkî veya dinî bir grubun tamamen veya kısmen yokedilmesi maksadıyla, bu grup¬ların üyele¬rine karşı aşağıdaki fiillerden birinin işlen¬mesi, soy¬kırım su¬çunu oluş¬turur:
a) Kasten öldürme.
b) Kişilerin bedensel veya ruhsal bütünlükle¬rine ağır zarar verme.
c) Grubun, tamamen veya kısmen yokedilmesi sonucunu doğuracak koşullarda yaşamaya zorlan¬ması.
d) Grup içinde doğumlara engel olmaya yöne¬lik tedbirlerin alın¬ması.
e) Gruba ait çocukların bir başka gruba zorla nakledilmesi.