belli bir plan dahilinde yapılan, toplu ve sistematik insan öldürme eylemi.
bazı ergen beyinli, entelektüel görünmeye çalışan, kıçım aydınlar; bazı sebeplerle öldürülmüş insanlarında soykırıma uğradığını her zaman iddia edecektir. inanmayalım.
Evet, dünyada değişmesi gereken çok şeyden biri de soykırımın tanımıdır.
Soykırımı bir insan topluluğunu ulusal, siyasi ya da dinsel bir takım sebeplerle yok etme eylemi olarak tanımlamaktan çıkarıp aynı nedenlerle ülkesini işgal etme, evini, ocağını, yerini yurdunu gasp etme, ambargo uygulama, yaşam alanlarını haksız yere daraltarak adeta bir açık cezaevine çevirme gibi tanımlamalarla genişletmeliyiz.
(bkz: ) israil soykırımın tanımını değiştirdi
Nazi soykırımı yaşamış ve tüm dünyadaki nüfusunun kendi iddiasına göre %60ını kaybetmiş bir milletin, dünyada bir tek Yahudinin saç teline zarar gelse hemen dünyayı Antisemitizm diyerek ayağa kaldıran israilin çocuk parkında oyun oynayan çocukların bedenlerini füzeyle parçalamasına verilen addır!
Dünyada Antisemitizm diye bir kavram varsa islamofobi diye bir kavramda vardır ve bunu israil devleti dünyanın gözünün içine baka baka her gün yapmaktadır.
iştahla Müslüman kanı dökmektedir. iştahla ülke işgal etmektedir. iştahla bebek katletmektedir. iştahla soykırım uygulamaktadır. Yazık ki BM başta olmak üzere gücü elinde bulunduran küresel aktörler de iştahla bu katliam ve işgal politikasına -soykırıma- destek vermektedir!
(bkz: )israil soykırımın tanımını değiştirdi
Soykırım dünyadaki en büyük insanlık ayıbı olmakla birlikte, dünyanın dört bir tarafında örnekleri olan acı bir hakikattir, bazı vakalarda yapanın yaptığının yanına kar kaldığı, fakat bazı durumlarda tarihin bedelini ağır ödettiği sistematik katliam yöntemidir. Tarihimizde en acı ve en büyük soykırımlar şöyledir;
ispanyol ve Amerikalıların Yerlilere Uyguladığı Soykırımdır; 1492 yılında Kristof Kolomb'un ayak bastığında nüfusu 8 milyon olan Arawaks yerlilerinin sayısı 22 yıl içerisinde 28 bine indi.
Norveçlilerin Tater Soykırımı; Norveçliler 1920-1930 yılları arasında çıkardıkları yasalarla Nordik irk‘ın ariliğini korumak için etnik grup Tater kızlarını zorla kısırlaştırdılar. Norveç toplumu ne kadar Tater'i kısırlaştırsa, o kadar kendi ırkını koruduğuna inanıyordu. Kısırlaştırma yoluyla ehlileştirilemeyen Taterler üzerinde insülin ve elektroşok yöntemleri uygulanıldı.
ingilizlerin Avustralyalı Yerlilere Uyguladığı Soykırım; günümüze kadar etkisi ve izleri devam eden bir soykırımdır.
ingiltere Krallığı 1788-1938 tarihleri arasında sömürge amacıyla gittikleri Avustralya'da yerleşik yerli halk olan Aborjinleri sistematik olarak yok ettiler.ingilizler aralarına salgın hastalık yaydığı bununla da yetinmeyip yemeklerine zehir katarak yok etmeye çalıştığı750 bin siyah derili aborjinden geriye sadece 31 bin kişi hayatta kaldı.
Almanların Batı Afrika'da Namibyalılara Uyguladığı Soykırım; Almanlar 1891 yılında hammadde ve işgücü ihtiyaçlarını karşılamak için Güney Batı Afrika'ya sömürge kurmak amacıyla çıktılar. Bölgedeki çok zengin altın ve zümrüt madenlerini ele geçirmenin yolunun yerel Herero ve Nama halklarını yok etmek olduğuna karar veren Almanlar harekete geçti. Bu karar üzerine adanın yerlileri Herero ve Namalar üzerine taarruz eden Alman askerleri yaşlı, kadın, çocuk dinlemeden herkesi katlettiler. Katliamdan kurtulanlar işkenceyle öldürüldü. Yaklaşık 132 bin yerliden geriye 15 bini hayatta kaldı.
Almanların Yahudi ve Çingenelere Uyguladığı Soykırım (ikinci Dünya harbi)
Almanlar 1933-45 yılları arasında Büyük Alman imparatorluğu'nu kurmak ve mükemmel Alman ırkini yaratmak hedefiyle diğer milletlerden veya etnik gruplardan 21 milyon insanı topluca kurşuna dizerek, toplama kamplarında fırınlarda yakarak, gaz odalarında zehirleyerek soykırıma uğrattılar. Alman yönetimi öncelikle kendilerinden olmadığına hüküm verdiği bütün ırkları tespit edip harflerle sınıflandırdı. izlenen bu yol doğrultusunda Çingenelerin yüzde 94'ü kısırlaştırdı. ikinci hedef grup olarak Yahudiler seçildi. Gerek Almanya gerekse de Almanların işgal ettiği diğer ülkelerde yasayan milyonlarca Yahudi sistematik bir biçimde vurularak, asılarak, yakılarak ve zehirlenerek öldürüldü.
Amerikalı ve ingilizlerin Almanlara Uyguladığı Soykırım: Amerikalılar ve ingilizler Almanların savaşı kaybetmelerinin ardından, Dresden kentine sığınan Alman göçmenlerin üzerine 3 gün süreyle havadan bomba yağdırdılar. Savunmasız insanların sığındığı Dresden kentine intikam amacıyla uygulanan bombardıman sırasında 3 bin 900 ton tahrip gücü yüksek bomba ve 200 bin napalm bombası atıldı. Bu yok etme harekatında çoğunluğu çocuk ve kadınların oluşturduğu 200 bin kişi öldü. Japonya'nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atılan atom bombaları sonucu 135 bin kişinin öldüğü gerçeği Dresden'e uygulanan soykırımın büyüklüğünü gözler önüne serdi.
Danimarkalıların Alman Mültecilere Uyguladığı Soykırım
ikinci Dünya Savası'nın bitiminde Sovyet Ordusu'nun Alman topraklarına doğru ilerlemesinden kaçan 250 bin Alman mülteci Danimarka'ya sığındı. Üçte birini 15 yaşından küçük çocukların oluşturduğu Almanlar tel örgülerle çevrili toplama kamplarına alındılar. Binlerce çocuk ve yetişkin tifüs, bağırsak iltihabı, ishal gibi hastalıklar sonucu yaşamlarını kaybettiler.
Rumların Kıbrıs'ta Türklere Uyguladığı Soykırım: ingilizler 1912-1974 döneminde Kıbrıs adası üzerindeki egemenliklerini sağlamak amacıyla Rumlar‘ın ENOSIS'i gerçekleştirmelerine göz yumup Türklere karşı saldırı başlattırdılar. 1912'de adada yasayan Rumlar Kıbrıs'ın 35 ayrı noktasında Türklere ait is-yerleri, camii ve evleri yakıp yıkmaya insanları katletmeye başladılar. 1952 yılında EOKA adli terör örgütü kuruldu. EOKA sistematik bir biçimde başlattığı saldırılarda 100 Türk'ü, 100 ingiliz vatandaşını öldürerek 30 Türk köyünü yaktı. 1963 yılında EOKA'cılar yeni bir etnik temizleme planını devreye soktular, bu saldırılarda 500 Türk öldürüldü, 130 Türk köyü yakıldı, 25 bin Türk evlerini terk etmek zorunda kaldı. Bu soykırım ve paralelindeki iç savaş dönemin başbakanı Bülent Ecevit'i kararıyla yapılan 1974 Kıbrıs barış harekatıyla son buldu. Harekatın neticesinde ada ikiye ayrıldı ve kıbrıs türklerinin yaşadığı bölüm kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti olarak ayrıldı.
Yunanlıların Batı Trakya'da Türklere karşı asimilasyon yoluyla uyguladığı Etnik ve Kültürel Soykırım; 1923 yılında Lozan'da imzalanan Türk ve Yunan azınlıkların karşılıklı mübadelesine ilişkin anlaşmanın ardından Yunan hükümeti Bati Trakya bölgesinde yasayan Türkler üzerinde sistemli olarak etnik ve kültürel soykırım başlattı. Bölgenin büyük bir bölümünü askeri bölge haline getirip sıkıyönetim ilan edildi. Köyler arasında geliş-gidişler izne bağlandı, Türk azınlığın pasaportlarına el konuldu. Türklerin hukuki, siyasi, kültürel ve dini haklarının kısıtlanması ibadetlerine izin verilmemesi gibi yoğun baskılar sonucu 400 bin Türk bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.
Bulgarların Türklere karşı uyguladıkları Etnik ve Kültürel Soykırım; 1970-89 yılları arasında Bulgar hükümeti Bulgarlaştırma adı altında ülkede yasayan 1,5 milyon Türk, Pomak ve Çingeneye karşı bir asimilasyon kampanyası başlattı. Ülkede yasayan 310 bin Türk'ün isimleri polis zoruyla Bulgar ve Hıristiyan isimleriyle değiştirildi. Türkçe eğitim veren okullar, üniversitedeki Türk filolojisi bölümleri, Türkçe gazeteler ve camiler devlet emriyle kapatıldı. Çocukların sünnet ettirilmesi yasaklandı. Çocuklar bu yasağa rağmen sünnet ettirilip ettirilmediğini kontrol edilmek için zorla sağlık merkezlerine gönderildi. Mezar taşlarının üzerindeki Türkçe isimler yüzünden mezarlar yıkıldı, talan edildi. Türklerin Türk motifli giysiler giymeleri yasaklandı. Bu baskılara dayanamayıp protesto gösterileri yapan Türklerin üzerine askeri birliklerce ateş acildi. 1.000 Türk Belene'deki toplama kampına gönderildi. Baskıların giderek artması sonucu 360 bin Türk zorunlu olarak Türkiye'ye göç etmek zorunda kaldı.
şu ana kadar tarihte soykırım girişimlerinde bulunulmuştur ama görüntü itibari ile başarılı olabilen yoktur, eğer almanlar yahudilere soykırım yapmayı başarabilselerdi bugün siz bize soykırım yaptınız diyebilecek bir dünya yahudi olmayacaktı dünyada.
Farklı etnik kökenden olan insanları tamamiyle yoketme yada nufuslarını azaltma çabasıdır. Günümüzde masum olan sivillere yönelik olanlarında bu tanım daha çok kullanılır ki doğrusuda bu olmalı zaten.
bir insanlık katliamı vahşettir. şu hayatta faşizmden iğrendiğim kadar hiçbir şeyden iğrenmişliğim yoktur. Soykırım: Belirli bir zümreyi; din, dil, ırk, yaş, cinsiyet gibi saçma etkenler sebebi ile yok etme güdümlü insanlık için utanç verici, esasen insanlık var olduğundan beri var olan ve bir türlü bitmeyecek olan hede. benim için, bir insanı kılık kıyafeti, siyasal görüşü gibi şeyler yüzünden dışlamak da soykırım kapsamındadır.
bir tek canlının kılına dahi zarar gelmeden de yapılır. Dünyada örneği var mı bilmiyorum ama bu kağıt üzerinde böyledir, böyle olabilir.
Birleşmiş milletlerin tanımı:
Grup üyelerini öldürmek;
Grup üyelerine ciddi fiziki veya zihinsel zarar vermek;
Grup üyelerini bilerek tamamen ya da kısmen fiziksel yok oluşa götürecek yaşam şartlarına tabi tutmak;
Gruptaki doğumları kasıtlı olarak engellemek
Grubun çocuklarını zorla başka bir gruba transfer etmek.
Bizimle ilgili olduğundan değinelim tartışmasız "Grup üyelerini bilerek tamamen ya da kısmen fiziksel yok oluşa götürecek yaşam şartlarına tabi tutmak;" madde 1915 olaylarının özetidir. Diğer maddeleri es geçerek söylüyorum bunu. Daha tartışılır, okunur edinir de bir ismini de koymak lazım.
dünyada örneği çok olan, yakın tarihte
sırplar'ın bosnalılar'a yaptığı
gözlerimizin önünden gitmeyen vahşettir.
(bkz: çocukları küçük kurşunla mı öldürürler?)
rafael lemkin tarafından türetilmiş bir kelimedir, ilginçtir ki tüm dünyanın diline girmiş bu kelimeyi ermeni olaylarını araştırdıkan sonra türetiyor. asıl ilginç olan ise lemkin in polonya lı yahudi olmasıdır.
imparatorlukların parçalanarak uluslara bölünmesi sürecinde halklar üzerinde denenen bir çeşit yok etme biçimi. uluslar ortaya çıktıktan sonra yapılan soykırımlar gerekçelendirilmiştir, bir kısım insanlar tarafından mantıklı ve haklı bulunarak savunulmuştur ancak soykırımın vicdanen hiçbir haklı gerekçesi olamaz, olmuyor.
Batı'daki neredeyse bütün devletlerin hiç aksatmadan her yüz yıl düzenli olarak insanlıık adı altında yaptıkları, ancak sıra Türkye'ye gelince bir kaç Osmanlı çetesinin ermeni çetelerine karşılık vermesini dünya kamuoyu tarafından türkiye'yi cani, barbar olarak göstermesini sağlayan ve bir soyu yok etme eylemine girişmek anlamına gelen kelime.
savaşın bir kuralı vardır.insanların elini ayagını bağlayıp gaz odalarında zehirleyip,sobalarda yakıp bir soyu yok etme eylemine soykırım diyorlar bunu da savaş adı altında yapıyorlar.savaş olması için iki tarafta kendini savunması gerekiyor.sonra da mahkemeler kurulup soykırım gören taraf suçlu bulunuyor nasıl bir adaletin var dünya sorusunu sorabiliyorum sadece ama cevap alamıyorum.şunun cevabı gayet açık ama kimin çamur killiyse o iyi çamur atıyor hatta biz toplanalım birlik olalım daha iyi atarız çamuru yapışır üstlerine çıkmaz diye düşünüyorlar.uyanın siz rüya görüyorsunuz kendi pisliginizde boguluyorsunuz eğilip bir paçalarınıza bakın öle toplanıp yapılmayan birşeyi birilerinin üstüne yıkması kolay olanı,siz kolay olanı yapıyorsunuz zor olan ise kendi paçalarınızdaki çamuru görmek eğilin bir bakın...
