bugün

SSCB yı iki kardeşin haritada yer bulma oyunu oynarken keşfedip, sosyal sosyal cemal beden eğitim olarak uydurdukları ülkedir.
sadece tişört üzerinde güzel duran ülkeydi. 'CCCP' logolu bir tişörtüm vardı, bünyemde güzel bir metafor yaratırdı.
zamanında bir ucunda sarısın ruslar,ukraynalılar bir yanında cekik ortaasya turklerinin,cinlilerin yasadıgı birlesmis komunist ulkesidir.
Lenin'in önderliğinde kurulan sosyalist devlettir.
(bkz: commonwealth)
sosyalist bir düzenin yeteri kadar gün görmüş tek modelidir.
içinde bulundurduğu türk ve müslüman insanlara yaptığı eziyetler ve baskılarıyla ünlü eski devlettir.
dünyanın en güzel ve kadın gibi kadınlarının olduğu coğrafyadır. memleketler birliğidir. (kimse alınmasın ama Türki coğrafya hariç !!)
daha ötesi yoktur. tecrübeyle sabittir.

ben zaten sonradan neden demir perde dendiğini anladım.
o kadar güzeller ki onların kaçmasını istemezsin !

edit: tamam bayanlar anladık siz de güzelsiniz. peki.
sosyalizmi yanlış uygulamış olan eski ülke. insanlara ''eşitlik'' adı altında her türlü baskı yapılmıştır.
stalin'den sonra gelen yöneticiler, stalinizm'i ne kadar çok eleştirseler de; stalinizm'i aynen uygulamaya devam etmişlerdir.

bu sonralardan öyle bir hal almıştır ki, sosyalist/komünist rejim iyiden iyiye insanları devletin piyonu robot bireyler haline getirmiştir.

eğer insanlar sovyetler birliği'nde mutlu olabilseydi, emin olun soğuk savaşı sscb kazanırdı. ama amerika'da yaşayan insanlar, sovyetler'de yaşayan insanlara oranla çok daha mutlu olduğundan ve rus halkının bunu fark etmesinden sonra sovyetler rejimi zayıflamaya başladı. ardından gorbaçov gelip ''eee sıkıldık bu işlerden'' deyip, kankası boris yeltsin ile sovyetleri tarihin derinliklerine gömdü.
kurtuluş savaşı sürecinde ciddi psikolojik yardımı olmuştur.

emperyalist devletleri korkutması, türkiye'nin yanında savaşa girebileceğini açıklaması bize büyük kazanç sağlamıştır. lozan antlaşmasının yapılamasında böyle bir etkisi vardır.
sanıldığının aksine yıkılması iyi değil kötü olmuştur yıkılmasıyla abd tek kutuplu dünya düzenine geçti ve ortadoğuda istediği gibi at koşturmaya başladı.
temiz çamaşırlar

Orta Asya’nın havasını tam sekiz aydır soluyorum. Anavatanım, atalarımın vatanı. Yuvamızı şenlendireceğini umduğumuz yavrumuzun kollarımıza gelmesine iki aydan daha kısa bir süre var. Onun bana yoldaş olmasını diliyorum. Elbette burada arkadaşlarım var. Türk, Kırgız,Özbek ve Rus. Hepsi de birbirinden sevimli, cana yakın. Hele ailelerinden uzak kaldıkları burada, Oş eyaletinde , üniversite öğrenimi gören kızlar yok mu!.. Onların sevgisi kalbimde bir başka. Ne de olsa hepimiz yuvalarımızdan ayrıyız.

O kadar fakir bir ülke ki... Teknolojinin bir çok imkanından faydalanamıyorlar. Çamaşır makinesinin ne olduğunu bilmiyorlar, bulaşık makinesi ise onlar için hayal ötesi.

Üniversitede okuyan kızların tuttukları ev bize çok yakındı. Sık sık görüşür, sohbet ederdik. Türkiye hakkında akla gelebilecek tüm soruları sorarlardı. Yine böyle günlerden birinde aceleyle kalkmak istediler. Oysa en az üç dört saat kalırlardı yanımda. Merak ettim sebebini, sordum. Hafta sonu olduğu için işlerinin yoğun olduğunu ve evin tüm çamaşırlarını yıkayacaklarını söylediler.

Onlara, çamaşırların yıkanması konusunda yardımcı olabileceğimi defalarca söylememe rağmen onlar bunu asla kabul etmiyorlardı. Kendileri bana her türlü konuda destek oluyorlardı; ama onlar beni yormamak için olsa gerek benden yardım almıyorlardı. Oysaki çamaşır için yardım edersem yorulmazdım. Şimdi asıl mesele onları buna razı edebilmekti. Çünkü defalarca anlattığım halde çamaşırı benim değil de makinenin yıkayacağına onları inandıramamıştım. Bir defa daha denemeye karar verdim. Kirli çamaşırlarını getirmeleri için onları en sonunda razı ettim.

Yaklaşık bir saat sonra tekrar geldiler. Ellerinde iki tane küçük poşet vardı. Belli ki çamaşırları getirmişlerdi. Hemen makinenin içine attık ve makineyi çalıştırdık. Bir ara mutfağa gitmiştim. Odaya döndüğümde kızları orada bulamadım. Etrafa bakınırken bir de ne göreyim! Oturmuşlar çamaşır makinesinin önüne, onun çamaşırları nasıl yıkadığına bakıyorlar. Ne kadar dil döktüysem de onları makinenin önünden kaldıramadım. Üç saat boyunca gözlerini bile kırpmadan seyrettiler makineyi.

Makine durduğunda şaşkın bir edayla yanıma geldiler. Ellerindeki tertemiz çamaşırların bu hâle nasıl geldiğini hâlâ anlayamamışlardı. Bundan böyle çamaşırlarını çekinmeden getireceklerini söylediler. Ama şu cümleleri beni orada saatlerce ağlatmaya yetti:
“Ablacığım, çamaşırları makine yıkasa bile senin yorulacağını sanıyorduk. Çünkü kendi kendine yıkayan bir makineyi önceden hiç görmemiştik. Bu sebeple de çok yorulmaman için kirli değil de temiz çamaşırlarımızı getirmiştik. Ama bundan sonra diğerlerini de getiririz”.

nesrin özdem

işte aydınlarımızın, sanatçılarımızın, şairlerimizin refahlığını öve öve bitiremediği sovyetler birliğinin geride bıraktıkları insanların hali. nerde refahlık, teknoloji, hayat standartı?
daha çok askeri yönüyle ön plana çıkan eski devlet.
bir zamanlar, isviçre'nin ardından, dünyanın en büyük ikinci saat üreticisiydi.
(bkz: sovyet saat endüstrisi)

daha fazla bilgi ve ufak bir koleksiyon için bakınız:
http://2209su.blogspot.com
halkları 20 milyon ölü pahasına dünyayı faşizme teslime etmemiştir. o 20 milyon insan hayatını feda etmeseydi tahminen alman eyaleti olurduk. ki inönü yönetimi fazlasıyla hevesliydi zaten buna.

be hey dürzü, sovyetlere dil uzatma sebebsiz.
sen anandan yine doğardın ama
baban kimdi bilemezdin şerefsiz**
özlenen devlet.
resmi olarak kendisini 'tüm halkların devleti' olarak tanımlamıştır.

böyle farazi konuşmayı hiç sevmiyorum; ancak bu bilgi'yi okuduğum akademik makaleyi ne yazık ki hatırlayamıyorum.

velhasıl, stalin köpeği bir yana gerçekten insanlık adına güzel bir söylem.
özlenilesidir.. ama umarsız bir özlemdir..
http://www.youtube.com/watch?v=QfvCUoqFzhk&feature=share
tam 32 yıl önce güney kore havayolları uçağını vurarak 249 kişinin ölümüne neden olmuş ülke.
gominist hayalidir.
yıkılışıyla lüksemburg gibi göt kadar ülkelerin kuruluşuna vesile olmuş birlik.
ulusların kendi devletlerini kurma hakları vardır diyerek pkk'yı destekleyen sözde sosyalistlerin ütopyası birlik. değişik ulusları silah zoruyla tek çatı altında topladığı ve insanlarıyla, inançlarıyla, yeraltı kaynaklarıyla bu ulusları moskova adına sömürdüğü, proleterya yerine gerçek anlamda politbüronun ihya edildiği emperyalist bir düzendir bu birlik. lenin ve stalin taraftarlarının amerikan emperyalizmine karşıtlık söylemlerinde hiçbir zaman sscb'nin kanlı sömürüsü yer almaz. bu da emperyal ikiyüzlülüğün saf beyinleri sömürmesinin en hafif sonuçlarındandır.
(bkz: stalin ile hitler in müttefik olması/#16804796)
(bkz: molotov ribbentrop paktı/#16804691)
bünyesinde "allahsizligi yayma kürsüsü baskanligi" gibi eksantrik makamlarin bulundugu devlet. valla ben demiyorum. (bkz: günes ne zaman dogacak) diyo.