Din konusunda ne kadar baskı yaparsanız özellikle taşra da o kadar sahip çıkılır değerlerine.
Türkiye de seküler bir iktidar döneminde ateist oranı yüzde 1 iken 20 senelik islami iktidarda deist ateist oranı yüzde 10 oranına çıktı.
Bir 10 sene daha devam etse gençler de yüzde 50'ye yaklaşır.
2000 yılında yapılan araştırmada Rusya da dinsizim diyenlerin oranı yüzde 15 Di. 20 geçti şimdi yüzde 25 i bulmuştur. Bu oran Türkiye de bile rahat yüzde 15 felan.
Ruslar, ağır ortodokstur. Petro'dan önce ortodoks kiliseleri baskındı rusya'da. Petro, sekülerleşme getirdi biraz rusya'ya batıyı yakalamak için.
Katoliklere yobaz derler fakat ortodokslar daha yobazdırlar. Mezhepleri bana göre katolik mezhebinden daha ağırdır.
Rusya dediğimiz ülke zaten altın orda'nın ardılıdır. Putin de bunu söylüyor. Devlet düzenini ve ordu düzenini hep türklerden almışlardır. Rus kültüründe türk kültürüne ait şeyler de vardır. Sonuçta 9. Yüzyıldan 16. Yüzyıla kadar, bunları türkler yönetti.
Ruslar, sscb zamanı bile milliyetçi idiler. Ruslar şu an bile çok milliyetçidirler ve militaristtirler. Rusların solcuları bile devlete bağlıdırlar ve millidirler.. Orta asya ülkelerine ve doğu avrupaya rusçayı dikte ettiler. Hepsi de tıkır tıkır rusça konuşuyor şimdi.. Sosyalizm adı altında rus emperyalizmini yaydılar işte. Gerçi, bolşevik ihtilalinden önce, orta asya türkleri ve rusya'daki türkler, rus hakimiyeti altındaydılar..
Salavat yulayev, başkurtların lideridir. Özgürlük için mücadele etmiştir.. 17. Yüzyılda..
Abılay han da kazakların lideridir, onlar da ruslara karşı mücadele vermiştirler..
Rusların orta asyada ilerlemesine en çok katkı sağlayanlar ise, slav kozaklarıdırlar. Bunlar aynen türkler gibi çok iyi at binen ve kılıç kullanan slav-türk karışımı bir kavimdir.. Sanırım türkleri, adam akıllı hakimiyet altında tutabilen tek millet, ruslar..
Doğu türkistan için mücadele eden yiğit de budur,
(bkz: osman batur)
sovyet tarihini statik olarak görmeyin. sadece sovyetler açısından da değil. tüm doğu avrupa ülkelerinde sosyalizm ve devlet ilişkisi farklılıklar gösterdi. rusya'da din karşıtlığı öyle 1922'den 1991'e dek aralıksız sürmüyor. stalin dönemi çok katı bir din karşıtlığı söz konusu. hep söylerim sosyalizmin başına gelmiş en berbat şey diye. tam bir vandal. dünyanın en büyük ortodoks kiliselerinden -ki bir sanat harikasıdır- birini yıktırdı moskova'da. mesela o kilisenin yerine benzeri tekrar inşa edildi fakat aslı gibi olamaz muhakkak. onun fotoğrafını moskova'da bizzat çekmiştim. neyse. ama kruşçev'in meşhur komünist parti 20. kongresinde başlattığı de-stalinization ile bu din karşıtlığının dozu sscb'de azaltılır. mesela romanya'da devlet ve ortodoks kilise işbirliği içindedir. çavuşesku din adamları ile gayet iyi anlaşabildi. ama devletin resmi kilisesi için durum söz konusu. yoksa çavuşu deviren süreci timişoara'daki ortodoks olmayan macar kilisesi önündeki rejim karşıtı eylemler başlattı. bugün o kilise hala faaliyette. benim de o kilise önünde bir fotoğrafım vardır öhöm. neyse, titocu yugoslavya dinin en serbest olduğu sosyalizmlerden biridir. zaten tito da 1948'de komintern'den atılınca sosyalizmin farklı yolları tezinde kaldı. bu da etnik çeşitliliğin yüksek olduğu ülkede ademi merkeziyetçiliğin güçlü tutulması ile el ele gitti. unutmayalım ki tito'nun yardımcılarından biri müslüman türk idi. tito'nun bu tavrına özyönetimli sosyalizm denir. mesela bugün kosova'da bırakın camiyi mescidi, elinizi sallasanız tekke ve dergaha çarpar. 'sırbistan'da durum tersi ama. belgrad'da da tam bir sırp barbarlığı söz konusu) mesela prizren'de ben bir halveti tekkesini ziyaret etmiştim. bulgaristan'da durum en karmaşık olanlardan biri. ben de konuya tam hakim değilim ama azınlıklar bağlamında din üzerinde baskı türkler üzerinde çok katı olmuştu. 1984'de isimleri zorla değiştirdiler, sünneti yasakladılar, cenaze namazlarını kaldırdılar vs. gerçi orada da rejim ilk yıllarında azınlıklara önemli özgürlükler tanımıştı. 1951 gibi durum zorlaşıyor. şu da var orada bir azınlık sorunu söz konusu. yoksa ortodoks kilisesi ile ilişki ne düzeydeydi, şimdi aklıma pek bir şey gelmiyor. tabii dogu almanya ve bulgaristan'ın sscb'nin en sadık müttefiki olduklarını unutmamakta fayda var. arnavutluk'ta enver hoca balkanlarda maovuluğun temsilcisi olarak en katı din karşıtı tutumlardan birini sergiledi. polonya'da başta dini baskılamayı çok istediler ama olmadı. sonuçta katolikliğin çok güçlü olduğu bir yer. orada bir çeşit negotiaton söz konusu oluyor. bu din meselesi ile ilgili çarpıcı bir şey duvarın yıkılmasından sonra almanyaların bilreşmesi ile ilgili. biliyorsunuz, batı almanya'da katoliklik yoğundu. lutherizm burada doğmuş olsa da almanya'da tarih boyu katoliklik baskın kalmıştır. doğu almanya ise zaten protestanlığın daha fazla yogunlukta olduğu bir bölgeydi üstüne bir de sovyetlerin almanyaları ayırma çabasıyla bu protestanlık daha çok öne çıkarıldı. her neyse. almanyalar birleşince çok enteresan bir şey oldu ve almanya'da blut und boden devrinden bu yana ilk kez protestanlık katoliklikten nüfus olarak daha fazla çıktı. ama korkulan olmadı. kısa zaman içinde katoliklik tekrar baskın geldi. ilginçtir o.