soul

    20.
  1. Neredeyse her ingilizce şarkının içinde geçen kelime.
    4 ...
  2. 4.
  3. gospel ve blues etkileşimli müzik türüdür. 1950lerin sonunda özellikle memphis ve detriot şehirlerinde gelişmiştir. funk ve disco müziğine de ilham vermiştir.
    klasik gitar, bass, vokal üçlüsünü klavye ve fransız kornosu takip eder.

    (bkz: aretha franklin)*
    (bkz: ray charles)*
    2 ...
  4. 18.
  5. Gece gece salya sümük ağlattı. Mükemmel bir film.
    1 ...
  6. 9.
  7. müziğin en metafizik formudur; bu tarzın dışında kalanlar bildiğin sandalyedir, masadır.
    2 ...
  8. 8.
  9. Yankee amcaların icra ettiği müzik. Bu amcalar genelde siyahi ve orta yaş civarındadırlar. Al Green ve Otis Redding nam salmış olanlarıdır. Hele Al Green amcamızın "How can you mend a broken heart" adlı türküsü vardır ki, insanın yüreğini cezbeder, melodileri kulağınızdan kalbinize doğru akıp gider.
    1 ...
  10. 1.
  11. ingilizcede ruh , tin , can, öz, temel anlamına gelen kelime
    1 ...
  12. 13.
  13. Ankara'da Olgunlar Sokak'ta bulunan bir pub. Zaman zaman kokteylleri indirime girer, dadindan yenmez. Yemekleri okuzdoyuran kivaminda olmakla birlikte tuborgun eksikligi hissedilir gonullerde.
    3 ...
  14. 15.
  15. soul, gospel (kilise müziği) ve r&b sentezi bir müzik tarzıdır. james brown ile anılsa da çoğu zaman ben al green' i daha çok severim.
    1 ...
  16. 23.
  17. 2020 yapımı, ölüm, yaşam, varoluş gibi insanı düşüncelere sevk eden sorulara çok da derine inmeden, biraz duygusal biraz komedi diliyle değinen keyifli bir pixar filmi. Seslendirmede Tina Fey ve Jamie Foxx başrol karakterlerine hayat veriyor.
    Genel hatlarıyla beni önceki pixar yapımları kadar etkilemese de güzel ve akılda kalıcıydı. Bununla beraber tamamen büyüklere yönelik olduğunu düşünüyorum.
    1 ...
  18. 7.
  19. sohbeti keyif veren , samimi , içten yazar.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük